headerLogo2b-18pt-myriadpro

Cennet Seçimi

Tanrı’nın sonsuz vatanımız konusunda seçimi bize bırakmış olmasını inanılmaz buluyorum! Bizi oraya davet etti! Bunu anlamak için İncil’i çok fazla okumanıza gerek yok. Ama bunun üzerinde biraz düşünün, yaşamda seçebileceğimiz çok fazla şey yok. Havanın nasıl olacağını seçemeyiz. Ekonomiyi denetleyemeyiz. Büyük bir burun ya da mavi gözlerle ya da gür saçlarla doğmamızı sağlayamayız. İnsanların bize nasıl karşılık vereceğini bile seçemeyiz. Ama sonsuzluğu nerede geçirebileceğimizi seçebiliriz. Tanrı, en büyük seçimi bize bıraktı. En yaşamsal karar bize ait.

Tanrı’nın davetine nasıl karşılık vereceksiniz? O’nunla sonsuza dek yaşamanızı istemesine nasıl ne diyeceksiniz?

Emin olun ki ölüm ve sonsuzluk konusundaki en derin sorularınız, siz daha bunları sormadan yanıtlanmıştı. İlk günahınızı işlemeden önce, en büyük ihtiyacınız, yani günahla ilgili sorununuzu çözmek için Kurtarıcı’ya duyduğunuz ihtiyaç karşılanmıştır. Tanrı önceden plan yapar. İsa’nın Kurtarıcınız olmasını, ilk galaksiyi yerine oturtmadan ya da ilk zürafasını yapmadan planladı.

Tanrı’nın ölümden sonraki yaşantınız için gereken her türlü ayarlamayı yaptığını biliyor musunuz? Peki bunu yapmasının nedeni çok sevimli olmamız mı? Kesinlikle değil. Bunu kendi doğası ve arzusuna göre yaptı. Sonsuz vatanı olan cennette O’nunla olmanız için gerekli bütün koşulları hazırlamıştır. Öldükten sonra orada olmazsanız bu O’nun hatası değil, sizin hatanızdır. Kendisiyle kişisel bir ilişkiye sahip olmanız ve cenneti sonsuz vatanınız yapmak için 1.000 adım atılması gerekiyorsa, Tanrı bunların 999’unu çoktan gerçekleşmiştir. Sizin atmanız gereken sadece tek bir adımdır.

Hıristiyanlık

Hıristiyanlık, dünyada insanın günah sorununun derinliğini kabul eden ve buna tatmin edici ve yaşam değiştiren bir çözüm sağlayan tek inanç sistemidir. Tanrı karşında durumlarını düşünmeleri gerekenler sadece ‘çok kötü’ insanlar değildir. Hepimizin bunu düşünmesi gerekiyor çünkü hepimiz yanlış şeyler yaparak Tanrı’nın yetkisini reddettik. Dünyadaki hiçbir din insanın günah ve sonuçlarıyla ilgili sorununa bir çare sunmuyor. Diğer bütün dinler mensuplarına iyi olmaya çalışmalarını söylüyor. Kuşkusuz, iyi olmaya çalışmanın yanlış olan bir yanı yok. Ne var ki, bir kez iyi yerine kötü olanı yaptığımız zaman bunun bedelini ödeyemeyiz. Artık yetkin olan Tanrı’nın huzurunda duramayız. İşte Tanrı sizi ve beni, ilk günah işlediğimiz an böyle görüyordu. O ilk günahtan on yıl sonra, Tanrı’nın kendisiyle barışmak için sunduğu yolunu kabul etmediğimiz sürece, Tanrı’nın gözünde aynı görünüyoruz:

“Bakın, RAB'bin eli kurtaramayacak kadar kısa, kulağı duyamayacak kadar sağır değildir. Ama suçlarınız sizi Tanrınız'dan ayırdı. Günahlarınızdan ötürü O'nun yüzünü göremez, sesinizi işittiremez oldunuz.” (Yeşaya 59:1-2, Eski Antlaşma)

Tanrı’yla aramızdaki ayrılığı kapatmak için yapmaya çalıştığımız iyi işlere ne demeli? “Hepimiz murdar olanlara benzedik. Bütün doğru işlerimiz kirli âdet bezi gibi.” (Yeşaya 64:6, Eski Antlaşma)

Hıristiyanlık dünyanın başlıca dinleri arasında eşsizdir çünkü hiçbir zaman, kutsal ve yetkin Tanrı’nın huzurunda durabilecek kadar iyi olamayacağımızla ilgili, şok edici gerçeği açıklar. Ne bu yaşamda, ne de bir sonraki yaşamda cennette O’nun huzurunda. Bir kez yalan söylediğimizde, bir kez dedikodu yaptığımızda, bir kez şehvet duyduğumuzda, bir kez aldattığımızda, artık kusursuz olamayız. Peki ya bu günahlarımızı dengelemesi için iyi şeyler yapmak? Kusursuz olmadığımız zamanları dengelemek için kusursuzdan daha fazlası olamayız.

Başka dinler, cenneti ya da nirvanayı hak edecek kadar çok iyi şeyler yapabileceğimizi öğretiyor fakat sürekli hata yaptığımız gerçeğini göz ardı ediyorlar. Sanki içimizde bir makina var ve günah pompalıyor ve bu makinayı kapatamıyoruz. Sadece Hıristiyanlık insanın günahlı doğası hakkında gerçeği söylüyor. Önce bize kendimiz hakkındaki kötü haberi veriyor. Ama sonra Tanrı hakkındaki iyi haberi söylüyor. Hıristiyanlık günahlarımızın cezasının İsa’nın çarmıhtaki ölümü aracılığıyla ödendiğini ve bu ödemeyi kabul ederek ve O’na iman ederek bağışlanabileceğimizi söylüyor. Cennete gitmeyi hak etmek zorunda değiliz. Bu sizin için rahatlatıcı bir şey olmalı çünkü bizler içimizde cennete gitmeyi hak edemeyeceğimizi biliyoruz. Hak etmeyi ümit ediyoruz ama hak edemeyeceğimizi biliyoruz. İçimizde gerçekte nasıl olduğumuzla ilgili olarak bazı kişileri bir süre kandırabilsek de Tanrı’yı kandıramayız. Kendimizle ilgili en kötü şeyleri sır gibi saklayabiliriz ama Tanrı’dan sır saklayamayız. Ayrıca, cennetin üzerinde bir fiyat etiketi yoktur. Hak edilemez, satın alınamaz. Hak edemeyiz çünkü bizi seven Tanrı’nın armağanıdır. Hıristiyanlık’ta İsa’nın Tanrı’ya giden tek yol olduğunu öğreniyoruz çünkü ölümü ve dirilişinden gelen bağışlama olmadan kutsal Tanrı’nın huzurunda durmamıza olanak yoktur.

O’nun ölümden dirilişi mi?

İncil’i okuduğunuz zaman göreceğiniz gibi İsa üçüncü gün ölümden dirildi. Bu diriliş, ölümü bizim adımıza fethettiğinin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde kanıtlanmasıdır.

“Evet, Mesih herkes için öldü. Öyle ki, yaşayanlar artık kendileri için değil, kendileri uğruna ölüp dirilen Mesih için yaşasınlar.” (2. Korintliler 5:15, İncil)

Sizin imanınız da Tanrı'nın onurlandırdığı bir tür iman mı? Bu kime iman ettiğinize bağlıdır. İman, yüreğin Tanrı'ya yanıtıdır. Siz de O'na böyle yanıt verecek misiniz?

“Tanrım, bir günahkar olduğumu itiraf ediyorum. Bunun her zaman farkındaydım, sen de farkındaydın. Ancak bugün İsa'nın uğruna öldüğü bir günahkar olduğumu kabul ediyorum. İsa benim için öldü ve O'nun ölümünü benim günahlarımdan dolayı hak ettiğim ölüm olarak kabul ediyorum. O'nun acılarını benim hak ettiğim acılar olarak kabul ediyorum. Böylesine muhteşem bir Kurtarıcı için sana şükrediyorum, ve senden cennette sonsuz yaşam armağanını sevinçle kabul ediyorum. Günahlarımın bedelinin ödenmesini iki kez istemeyeceğin için sana minnettarım – ilk önce İsa, sonra da benim tarafımdan. Bir kez ödenmesi yeterliydi. Bir kez ödenmesi hep yeterli olacaktır. Bana İsa'ya yeni inanmaya başlayan birinin nasıl yaşaması gerektiğini İncil'den her gün göster.”