headerLogo2b-18pt-myriadpro

İsa, “Yol, Gerçek ve Yaşam Benim”, Dedi

Budizm, Hıristiyanlık, Hinduizm, İslam, Yahudilik vs. hepsinin aynı yere varan, farklı ama geçerli yollar sunmaları mümkün mü? Eğer böyle olsaydı hangi dinin ‘gerçek’ din olduğu konusunda tartışmaya gerek olmazdı. Bu gibi tartışmalar anlamsız olurdu. Belki de dini bu şekilde görmek dindar bağnazlığı azaltır ve farklı inançlardan insanlar arasında daha fazla işbirliğine götürebilir.

Diğer taraftan, ya bütün yollar aynı yere götürmüyorsa? İslam ve Budizm gibi gelenekler birbirlerinden büyük farklılıklara sahiptir. İnsan nasıl bu farklılıkların hesabını verip bütün yolların da aynı yere götürdüğünü düşünebilir? Eğer bütün yollar aynı yere götürmüyorsa her birimizin önemli bir sonuç doğuracak kararı verirken bilgi sahibi olmamız gerekir.

Din geleneklerinin iddialarını incelerken hoşgörü ve gerçekliği birbirine karıştırmamaya dikkat etmeliyiz. ‘Bütün yollar aynı yere gitmez’ demenin hoşgörüsüz olduğunu iddia etmek, meseleyi gözden kaçırmaktır. Önemli olan konu bu iddianın doğruluğu ya da yanlışlığıdır.

Önemli olan dine olan inancımızın derecesi değil, dinin içeriğidir (ilkeler). İçerik doğru mu? Ilkeler ilahi mi? İnsan samimi olabilir ama samimi bir şekilde yanılmış olabilir.

Bu kadar çok din varken insan nereden başlar? Belki bu noktada kendi deneyimimi önerebilirim. Hıristiyanlık inancıyla ilgili çalışmalarım sonucunda iddialarının doğru olduğu konusunda ikna oldum. Çok sevdiğim Katolik ailem arasında yetiştiğim halde, gözlemlerim nedeniyle inançlarını reddettim. Sonra gençlik yıllarımın sonlarına doğru büyük bir duygusal iniş çıkış yaşarken yakın bir arkadaşım bana bir Kuran verdi. Sıkıntılı yüreğime dokunacağını düşünerek verdi. Okudum ve üzerinde epey düşündüm. Nitekim, Kutsal Kitap’ı okumadan önce Kuran’ı okudum.

Yıllar sonra yaşam ve sonsuzlukla ilgili sorularıma tatmin edici yanıtlar verebileceklerini düşünerek sevdiklerime başvurdum. İlk olarak her bir akrabama cennete gideceklerini bilip bilmediklerini sordum. Hiçbirinin inançlarından ötürü nihai olarak gidecekleri yerin cennet olacağına ilişkin bir güvencesi yoktu. Ölümden sonraki yaşam hakkında benim bildiğimden daha fazlasını bilmiyorlardı! Onları utandırmak istemediğim için aklıma doğal olarak gelen sonraki soruyu sormadım: “Eğer hiçbir güvence vermiyorlarsa neden bu din etkinliklerinin içindesiniz?” Hem bu soruyu sormadım, hem de Tanrı’ya olan inançları hakkında başka hiçbir soru sormamaya karar verdim. Yıllar sonra Katolik inancın sadece Kutsal Kitap’a dayanmadığını öğrenecektim. Aynı derece Roma’daki elbiseli din önderlerinin söylediklerine dayanır! Katolik ilahiyatı ne derse desin papaları yanılmaz değildir! (aşağıdaki nota göz atın.)

Maalesef İncil hakkında inandıkları pek az şey, cennete gitmenin emin yolunu öğretmeye yetmiyor. Bunu, ancak İncil’i kendi başıma okuduğumda keşfettim.

Ben Kuran’ı okudum. Siz İncil’i okudunuz mu? İncil’deki ilk dört esinlenmiş yazıya Müjde deniyor çünkü her biri Tanrı’nın kendisini İsa Mesih’te insanlığın kurtuluşu için göstermesiyle ilgili iyi haberi anlatıyor. İncil’i okuyun ve Tanrı’nın cennete davetini işitin! Bu durumda buna Müjde dışında başka ne denilebilirdi ki?

Bu dört kısım Mesih’in sözleri ve yaptıklarıyla ilgili, ama yaşam öyküsünün günümüzde kullanılan anlamıyla yaşam öyküsü denemez çünkü çoğunlukla İsa’nın yaşamının son üç yılıyla ilgili. Ayrıca, ölümünden önceki haftaya ve sonra mezardan dirilişine oldukça fazla yer ayırıyor. Başka bir seçenek yok. Öyle görünüyor ki, Tanrı İsa’nın yaşamının bu son haftasına odaklanmamızı istiyor. Sonsuzluktaki yazgınız İsa’nın dünyadaki yaşamının son kısmında anlatılanlara bağlı olduğuna göre Tanrı’nın buna odaklanmamızı istemesine şaşmamalı!

İncil’deki bu dört kısmı bitirdikten sonra beşinci tarihsel yazıya, Elçilerin İşleri’ne geleceksiniz. Aslında üçüncü Müjde’nin devamıdır. Aynı yazar tarafından Tanrı’nın esini altında yazılmıştır; doktor olan ve elçi Pavlus’a eşlik eden Luka. İsa Mesih’in dirilişi ve göğe alınmasından sonra Hıristiyanlık’ın yükselişini anlatır. Filistin’den kuzey batıya doğru, günümüzde Türkiye ve Yunanistan olarak bilinen yerlere doğru yayılmasını anlatır. Yirmi sekiz bölümü İsa’nın ölümü ve dirilişinden sonraki otuz yılı kapsar.

Bu anlattıklarım İncil’i okumak için sizde istek uyandırdı mı? Hıristiyanlık hakkında sadece okumakla kalmayıp yanlış olduğunu mu kanıtlamak istiyorsunuz? Umarım bu web sitesindeki yazıları okumak için sizi motive eden şey bu değildir ama öyleyse bu makalede sorduğum soruyu hatırlayın. “Bütün yollar aynı yere götürür mü?” Hepsinin cennete götürmediğini söyledim. Ama siz zaten bunu biliyorsunuz, öyle değil mi? Size önünüzdeki yolları incelemek ve bilgi sahibi olarak bir seçim yapmak konusunda meydan okumak istiyorum.