headerLogo2b-18pt-myriadpro

Ben Cehenneme Gitmem Gerektiğini Düşünmüyorum. Siz Kimsiniz ki, Bana Sonsuzluktaki Kaderimin İsa Mesih’e Nasıl Karşılık Verdiğime Bağlı Olduğunu Söylüyorsunuz?

Bundan 2.000 yıl önce ölmüş birinin sonsuz kaderinizle herhangi bir ilgisi olmasının tuhaf göründüğü konusunda sizinle tamamıyla aynı görüşteyim. İsa Mesih’e inanıp inanmamanız öldükten sonra bize olabileceklerle ilgisiz gibi görünüyor, değil mi? En azından ben bu konuda yaşamımın çoğu boyunca böyle hissettim.

01 image10645 bookstore 45Kusura bakmayın ama sorunuzdan, bir seferinde çok büyük bir kitapçıda karşılaştığım bir Yahudi adama benzettim sizi. Kitapçıda adamla karşılaştığımız kısmın adı ‘Din ve Ruhsallık’tı. Bu adamın baktığı kitapların ne tür kitaplar olduğunu görür görmez, hemen İsa Mesih hakkında ne düşündüğünü sormamaya karar verdim. 

Havadan sudan konuştuktan sonra, almak üzere olduğu kitapların adlarına bakarak, ilk sorumu sordum. Sizce ilk sorum neydi?

“Ahlakla ilgili suçlar işleyen insanların cezalandırılması gerektiğini düşünüyor musunuz?” 

‘Din ve ruhsallık’ konusuna gösterdiğimiz açık ilgiyi düşündüğünüzde sorum hiç de yersiz sayılmazdı. Örneğin, kitapçının başka bir kısmında yemek pişirmekle ilgili kitaplara bakan birine aynı soruyu sorsaydım, bu kişi sorumdan rahatsız olabilirdi.

Saygıdeğer bir görünümü olan Yahudi adam hiç duraksamadan şöyle dedi, “Evet buna inanıyorum. Kim adalete inanmaz ki? Eğer adalet olmasaydı dünyamız nasıl bir yer olurdu?”    

Ben bir soru sordum, o ise iki soruyla karşılık verdi. Sorularının ikisini de yanıtlamadım. Sadece şöyle dedim, ‘Ben de ahlaksal suç işleyenlerin bunların bedelini ödemesi gerektiğine inanıyorum.’ Sonra sordum, ‘Siz hiç ahlaksal bir suç işlediniz mi?’

Bu kadar kişisel bir soruya yanıt verip vermemek konusunda düşündüğünü görebiliyordum. Nihayetinde, çok genel bir sorudan hayatının karanlık kısmı hakkında bir soruya geçmiştim.     

“Evet, sanırım işledim,” dedi.

“Ben de,” diye kısaca cevap verdim.

02 image3306 judgment 45Bu altmış saniye içinde ne olmuştu? Çok şey. İkimiz de ahlaksızlık yapan insanların cezalandırılması gerektiğini kabul ettik. Sadece bununla kalmadık, ikimiz de ahlaksızlık yaptığımızı kabul ettik. Ben buna ne diyorum biliyor musunuz? Kötü haber! Birbirimize karşı tamamıyla dürüst olduğumuz için kötü haber değil. Çok kötü bir haber çünkü Tanrı’nın buyruklarını çiğnediğimizi kabul ettik. 

Dünyada çoğu insan doğru olanı yapmak ister. Bu ilk konuşmamızdan sonra bana söylediği ilk şeylerden biriydi. ‘Ben Yahudi’yim. Ahlaklı olmaya inanıyorum. Tanrı’ya inanıyorum.’ Elimdeki Hıristiyan ilahiyatı kitaplarından birine baktı ve devam etti, ‘Ama neden sizin İsanız’a inanmam gerektiğini düşünüyorsunuz?’

Karşımda, ahlaklı bir yaşam sürdürme konusunda belli bir adanmışlığı olan bir adam vardı. Sorun, bu adanmışlığının günahla lekelenmemiş ahlaklı bir yaşamın güvencesi olmadığını biliyordu. Bunu nasıl bilebilirdim? İkinci soruma nasıl karşılık verdi? Kendi ahlaksal suçlarının farkındaydı. Ne gibi ahlak suçları işlemişti? Hiçbir fikrim yok fakat kesin olan ahlaksal açıdan kendimi ondan üstün hissetmediğimdi. Nasıl hissedebilirdim ki? Kendi ahlaksızlık suçlarımın farkındaydım!

Peki şimdi ne olacak? Tanrı önünde durumumuz hakkında anlayışımız konusunda neredeydik? İki dakikadan az bir süre içinde Tanrı gözünde suçlu olduğumuzu kabul etme noktasına ulaşmıştık. Daha da fazla kötü haber! Kötü haber üstüne kötü haber!

03 image10646 car engine 45Cehennem hakkındaki Sorulan okuduğunuzda içinizde birikmiş olan öfkeyi gerçekten anlıyorum. Herhangi birinin kesin olarak cehenneme gittiğini söylemeye ne hakkım var? Neden İsa cennete giden tek yol? Bu sizi gerçekten rahatsız ediyor, bence sizi rahatsız ediyor çünkü resmin tümünü görmüyorsunuz. Dört yaşındaki kızıma sadece karbüratörü göstererek arabanın nasıl çalıştığını anlatmaya çalışmam gibi bir şey. Arabanın nasıl çalıştığını anlamak için hem karbüratörün hem de arabanın diğer yüz parçasının birlikte nasıl çalıştığını anlaması gerekir. Tanrı önünde insanın resminin tümünü gören kişi, dört soruyu doğru bir şekilde yanıtlayabilecek tek kişidir.

Nereden geliyorum?
Sorunumuz ne?
Sorun nasıl çözülebilir?
Sorun nedeniyle mahvolmuş her şeyi nasıl yeniden iyi haline getirebilirsiniz?

Bu sorulardan her birinin sadece bir doğru yanıtının olduğunu biliyor musunuz? Dünya görüşümüzün ne olduğu önemli değil. Kimsenin dünya görüşünü ya da hayata bakış açısını küçümsemiyorum. İnsanın kendi dünya görüşünü anlaması önemlidir çünkü ‘gerçek’ veya ‘adalet’ gibi görünüşte sabit konulara insanların nasıl farklı şekillerde yaklaştıklarını anlamamıza yardımcı olur. Gerçeğin anlamı üzerinde nasıl bu kadar farklı görüşe sahip olabiliriz? Farklı dünya görüşüne sahip insanlar buna farklı tanımlar verirler. Farklı dünya görüşlerine sahip olabiliriz fakat yukarıdaki dört sorunun sadece birer doğru yanıtı vardır. (Bu konuda daha fazla bilgi edinmek için Maalesef Cennete Götüren Çok Sayıda Yol Yoktur adlı yazıyı okuyun.)