headerLogo2b-18pt-myriadpro

Ruhsal Yolculuğum

07 image7824 green bahadir testimony sizeMerhaba… Tanrı ile aramda kişisel bir ilişki başlatan ruhsal yolculuğumu aşağıdaki satırlarım aracılığıyla sizinle paylaşmak istiyorum.

Tanrı’yı ilk kez, liseyi bitirmek üzere olduğum dönemlerde düşünmeye başlamıştım. Liseyi bulunduğum kentin en iyi okullarından birinde okumuştum, arkadaş grubumun içinde çok sevilen, popüler biriydim. Hemen hemen her hafta sonu bir partiye katılıyordum ve yaşamım, eğlence fırsatları ile doluydu. Her gencin zevk alacağı, mutlu ve sorunsuz bir yaşam sürüyordum. Günlerim arkadaşlarım ile eğlenerek geçmekteydi. Lisedeki bu yaşantım göz önüne alındığında, aslında Tanrı’yı ve yaşamın anlamını düşünmeme neden olacak hiçbir sıkıntım yok gibiydi.

Oysa dışarıdan görünenin aksine, yüreğimde tam bir kaos yaşamaktaydım. Tattığım tüm zevklere ve eğlenceli yaşamıma rağmen, geceleri uyumak için yattığımda, başımı yastığıma koyar ve düşünmeye başlardım: “Yaşam beni nereye götürüyor? “Bu dünyadaki varlığımın anlamı nedir?” Bu sorularımı ancak Tanrı’nın yanıtlayabileceğini düşünüyordum. Bu nedenle Tanrı’yı tanıma arzum büyüdü. Sonunda bir Kuran edindim ve okumaya başladım.

Kuran’ı okumak istemiştim, çünkü Tanrı’nın kim olduğunu merak ediyor ve yarattığı insanlarla nasıl bir ilişki planladığını öğrenmek istiyordum. Bir süre sonra Kuran’ın sonuna yaklaştım, ama üzülerek şunun farkına vardım: Kuran’da, sorularımın hiç birine yanıt bulamamıştım. Tanrı kimdi? Yaşamın anlamı neydi? Tanrı’ya nasıl ulaşabilirdim? Hala beni tatmin edebilecek hiçbir yanıta sahip değildim.

Kuran’ı okuduktan sonra, Tanrı hakkında şu düşünceleri edinmiştim: Tanrı, insanları yukardan- ya da her yerden- izliyor ve insanlar hata yaptıklarında onları cezalandırıyordu. Büyük bir hayal kırıklığına uğramıştım: Kendi kendime, “Bu durumda ne yapabilirim?” diye sordum. Aklıma gelen düşünceleri aktarayım: “Bir Tanrı’nın olduğu kesindi. Ama bu Tanrı, beni, bana ve yaşamıma çok uzak yerlerden izliyordu. O’nu tanımıyordum, O da bana kendini tanıtmak için hiçbir şey yapmadı, bu nedenle Tanrı ile benim aramda bir ilişki olması mümkün değildi”.

Yaklaşık altı ay boyunca, zihnimde hep bu düşüncelere yer verdim. Daha sonra bir gün, bir İncil edinme fırsatına sahip oldum. İncil’de yazılanları merak ediyordum. İncil’i okumayı istememe rağmen, yine de daha önce İncil hakkında duyduklarımın doğru olduklarından emindim: “İncil değiştirildi ve papazlar İncil’i kendi çıkarlarını göz önünde bulundurarak kullanırlar. “

İncil hakkında duyduğum kuşkulara rağmen, merakım üstün geldi ve okumaya başladım. İncil’de dikkatimi ilk çeken, koşulsuz ve çıkarsız sevgiydi. Daha önce araştırmış olduğum hiçbir inançta böyle bir öğretiş görmemiştim. İncil’in tamamında, İsa adındaki garip bir adamdan söz ediliyordu ve bu İsa, dünyada yaşamış olan tüm insanlardan gerçekten de çok farklıydı! İncil’de anlatılan, insan yaşamı ve insan ilişkileri konusundaki her görüşe tamamen katılıyordum. Bana ters gelen hiçbir düşünceye rastlamamıştım. Bir insan olan beni ve kişiliğimi bana öylesine iyi anlatıyordu ki, şaşırıp kalmıştım. İncil’i okuduktan sonra artık daha önce olduğu gibi, Tanrı’nın benim için hiç bir şey yapmadığı düşüncesinden de vazgeçmiştim. Çünkü İncil, bu düşüncemin tam karşıtı olan gerçeklere değinmekteydi:

Bugüne kadar hep Tanrı’nın sana uzak olduğunu düşünmüştün, ama aksine, Tanrı sana çok yakın. Öylesine yakın ki, yaklaşık 2000 yıl önce bulunduğun dünyaya bir insan bedeninde (İsa Mesih) geldi. Tüm yüceliğinden soyunarak, dünyada, aynı senin bedenin gibi bir beden içinde yaşadı. Bunu sana yakın olmak için yaptı. Amacı, senin tüm günahlarından ve sorunlarından kurtulman için sana kurtuluş sağlamaktı. Çarmıha kendi isteği ile gitti ve orada senin günahlarının cezasını ödemek için senin yerine öldü. Ve üçüncü gün tüm görkemi ile ölümden dirilerek sana sonsuz yaşam vereceğini kanıtladı. Sunduğu bu kurtuluş, ancak kabul edip aldığın takdirde senindir.

O güne kadar sevgi ve özveri hakkında bu okuduklarımdan daha anlamlı bir örnek ne duymuş ne de görmüştüm. Tanrı’nın bana olan sevgisinin büyüklüğünü ve benim ile kişisel bir ilişki kurmak istediğini ilk kez o gün duyuyordum. Tanrı’nın, tüm bu yaptıklarının karşılığında benden tek istediği, İsa Mesih’i Rab ve Kurtarıcı olarak yaşamıma davet etmem ve yaşamımın tüm yönetimini O’na teslim etmemdi. Bunu yaptığım takdirde Tanrı’nın benim için hazırlamış olduğu sonsuz yaşamı alacaktım ve Tanrı, bana her an yanımda olan bir “Baba” olacaktı.

1995 yılının yazında İsa Mesih’i “Efendim” olarak yaşamıma davet ettim. O günden bu güne yaşamımda gerçekten köklü değişiklikler oldu. Bunun nedeni, İsa’nın söz vermiş olduğu gibi yaşamıma girmiş olması ve bana yepyeni bir yürek vermesiydi.

Artık, “Tanrı kimdir?” diye sormaktan vazgeçtim, çünkü O’nu şahsen tanıyorum ve aramızda kişisel bir ilişki mevcut. Artık yaşamın anlamının ne olduğunu da merak etmiyorum, çünkü yaşamımın yönetimi Tanrı’nın elinde ve Tanrı ile her şey çok dolu ve anlamlı. Önceleri, bir sıkıntım olduğunda nasıl hareket edeceğimi bilemezdim. Ama şimdi Tanrı her an benimle beraber olduğundan, sıkıntılarımı O’nun verdiği öğütlere uyarak aşabiliyorum. Tanrı’nın yüreğime dökmüş olduğu sevgi, diğer insanlar ile olan ilişkilerimi de olumlu etkiledi. Artık nefret ve kin duygularını bir kenara bırakarak, insanları Tanrı’nın sevgisi ile oldukları gibi kabul edip sevmeyi öğrendim. Çünkü Tanrı da beni kusurlu olmama rağmen uğrumda can verecek kadar çok sevmişti.

Belki de tüm bu anlattıklarımdan çok daha önemli olan şey, Tanrı’nın, bana hiçbir öğretişin ya da peygamberin veremeyeceği bir “söz” vermiş olmasıydı: “İsa Mesih’e iman edersen kurtulacak ve Beni göreceksin!” Bana vermiş olduğu bu güvence için Tanrı’ya teşekkür ediyorum ve O’nu övüyorum, çünkü artık Tanrı ile birlikte sonsuza kadar yaşayacağımdan eminim!

Bu dünyadaki yaşamımı O’na hizmet ederek sevinçle sürdürüyorum. Size yaşamış olduklarımı yazmamın amacı, bu sevincimi sizler ile paylaşmaktır. Son olarak şunu söylemek istiyorum: eğer yüreğinizi İsa Mesih’e açarsanız, siz de benim gibi bol bir yaşama ve asla tükenmeyecek bir sevince kavuşacaksınız.

Bu yazdıklarımın sizin için bir anlam ifade etmiş olduğunu ve sizi daha çok araştırmaya yönelteceğini umuyorum.