headerLogo2b-18pt-myriadpro

Tanrı Neden İyi İnsanlara Kötü Şeyler Olmasına İzin Verir?

04 image6493 alone rain walk 45Eyüp’ün bütün bu ölüm ve felakat karşısında tepkisi neydi? Acı çeken ve yas tutan bu insanın imanla verdiği inanılmaz karşılığa bakın: “Dedi ki, ‘Bu dünyaya çıplak geldim, çıplak gideceğim. RAB verdi, RAB aldı, RAB'bin adına övgüler olsun!’” (Eyüp 1:21, Eski Antlaşma)

Eyüp Tanrı’nın neden bu şeylerin olmasına izin verdiğini bilmiyordu ama Tanrı’nın iyi olduğunu ve bu nedenle O’na güvenebileceğini biliyordu. Nihai olarak bizim de tepkimiz böyle olmalıdır. Tanrı, iyidir, adildir, sevgi ve merhamet doludur. Çoğu zaman başımıza anlayamadığımız şeyler gelir. Fakat tepkimiz Tanrı’nın iyiliğinden kuşku duymak yerine O’na güvenmek olmalıdır. 

RAB'be güven bütün yüreğinle, kendi aklına bel bağlama. Yaptığın her işte RAB'bi an, O senin yolunu düze çıkarır.” (Süleyman’ın Özdeyişleri 3: 5-6, Eski Antlaşma)

Belki de kendimize ‘Neden iyi insanların başına kötü şeyler gelir?’ değil, ‘Neden kötü insanların başına iyi şeyler gelir?’ diye sormalıyız. İşte Tanrı’nın insanlıkla ilgili gerçekçi görüşü:

“Yazılmış olduğu gibi “Doğru kimse yok, tek kişi bile yok. Anlayan kimse yok, Tanrı'yı arayan yok. Hepsi saptı, Tümü yararsız oldu. İyilik eden yok, tek kişi bile! Ağızları açık birer mezardır. Dilleriyle aldatırlar. Engerek zehiri var dudaklarının altında. Ağızları lanet ve acı sözle doludur. Ayakları kan dökmeye seğirtir. Yıkım ve dert var yollarında. Esenlik yolunu da bilmezler...” (Romalılar 3:10-18, İncil)

05 image10824 monkeys see hear speak evil 45Bunlar İncil’de yer alan ve hepimizi şaşırtan ayetler. Hepimiz, Tanrı’nın insan hakkında söylediği bu sözlerin istisnası olduğumuzu göstermek istediğimiz için yanlışlığını gösterebileceğimiz bir süre isteriz. Ama siz daha fazla çılgına dönmeden önce bir gerçeğe işaret etmeme izin verin. Hiç yalan söylediniz mi? On yaşındayken mi? Peki ya on dakika önce? Bu yaptığınız şey sizi ne yapar? Yalancı. Bir daha asla hiç yalan söylemediğinizi söyleyemezsiniz. Bunu söylemek ikinci yalanınız olur. Hiç bir şey çaldınız mı? İş yerinden bir tükenmez kalem? Size ait olmayan bir şey? Yaptığınız alışverişlerde fiş almayıp KDV’yi ödemeyerek hükümetin alması gereken parayı vermediğiniz zaman? Herhangi bir şey çaldığınızda hırsız olursunuz. Bu ikisini biraraya getirdiğinizde ne olur? Yalancı bir hırsız. Sanırım ne demek istediğimi anladınız.  

İnsanlar olarak zayıf yanlarımızdan biri kendimizi olduğumuzdan daha iyi bir konumda görmemizdir. Gerçek şu ki, dünyada yaşayan herkes sonsuzluğu Tanrı’dan ayrı geçirmeyi hak ediyor. Tanrı sırtınıza elektronik bir alet koyup, siz düşünürken çevrenizdekilerin düşüncelerinizi görmesini sağlasaydı, sizinle ilgili olarak yaptığı değerlendirmeye katılırdınız, değil mi? Dışarı çıkmaya cesaret edemezdiniz. Aklınızdan geçen kötü, bencil düşüncelerden utanırdınız. Bu kirliliği kapatamayız, değil mi? Aklımız çalışmaya başladığı günden beri kim bu düşünceleri kaydetmeye başladı? Tanrı. Gerçek şu ki, yaşayarak geçirdiğimiz her an O’nun iyiliğinden kaynaklanır. Tek hak ettiğimiz şey, sonsuza dek O’ndan ayrı düşmektir. Neden mi? İnsan Tanrı’nın huzuruna çıkamaz çünkü Tanrı huzurunda günah olmasına izin vermez. Asla. İşte kötü haber bu. 

Peki Tanrı kötülüğümüz karşında ne yapıyor? İşte müjdeli haber bu.

“Evet, biz daha çaresizken Mesih belirlenen zamanda tanrısızlar için öldü. Bir kimse doğru insan için güç ölür, ama iyi insan için belki biri ölmeyi göze alabilir. Tanrı ise bizi sevdiğini şununla kanıtlıyor: Biz daha günahkârken, Mesih bizim için öldü.” (Romalılar 5:6-8, İncil)

06 love three kinds4 we need all three 45İnsanın kötü ve günahkar yollarına karşın Tanrı bizi hala seviyor. Bizi, insan bedeni alıp günahlarımızın cezasını yüklenecek kadar sevdi. Tanrı için yapılması olanaksız olmayan şeylerin listesini yapıyorsanız lütfen şunu da ekleyin:

“Çünkü günahın ücreti ölüm, Tanrı'nın armağanı ise Rabbimiz Mesih İsa'da sonsuz yaşamdır.” (Romalılar 6:23, İncil) 

Tanrı’nın bize sunduğu armağan karşılıksızdır ama bu armağanı bizim için sağlamasının bedeli O’nun için çok ağırdı. Acı çekmesi gerekti. Tanrı’nın bu sevgi armağanını minnettarlıkla kabul edenler, sevginin gerçek anlamını anlamış olanlardır. Kimse bunu Tanrı’nın sevgisinin bizim katlanabileceğimiz sıkıntılardan daha büyük olduğunu anlayana kadar göremez. Sizin ve benim gibiler için cenneti olanaklı hale getirenle ilgili peygamberliğe kulak verin. Bu sözler İsa dünyaya gelmeden 700 yıl önce O’nun hakkında yazılmıştı. O’na verilen özel ünvana dikkat edin.   

“İnsanlarca hor görüldü. Yapayalnız bırakıldı. Acılar adamıydı, hastalığı yakından tanıdı.  İnsanların yüz çevirdiği biri gibi hor görüldü. Ona değer vermedik. Aslında hastalıklarımızı o üstlendi. Acılarımızı o yüklendi. Bizse Tanrı tarafından cezalandırıldığını, vurulup ezildiğini sandık. Oysa, bizim isyanlarımız yüzünden onun bedeni deşildi. Bizim suçlarımız yüzünden o eziyet çekti. Esenliğimiz için gerekli olan ceza Ona verildi. Bizler onun yaralarıyla şifa bulduk. Hepimiz koyun gibi yoldan sapmıştık. Her birimiz kendi yoluna döndü. Yine de RAB hepimizin cezasını ona yükledi.” (Yeşaya 53:3-6, Eski Antlaşma)

Kimin üzerine yüklendi? Sizin değil, başka birinin. Yaşadığınız haksızlık ve sıkıntılar nedeniyle göklerde sizinle ilgilenen bir Tanrı olamayacağı sonucuna vardıysanız lütfen tekrar düşünün. Peygamber Yeşaya’nın, ‘acılar adamıydı, hastalığı yakından tanıdı’ sözlerini düşünün. Kesilmiş sırtını, kanlar içindeki alnını, çivilerin parçaladığı elleri ve ayaklarını, deşilen böğrünü ve o ölüm tepesinde çarmıha gerilişini düşünün.