headerLogo2b-18pt-myriadpro

İncil Güvenilir mi?

01 rename 155 zzz blue 45Bir süre önce sorulan İncil’in Değiştirildiğini Biliyorum. Muhammed’in Zamanından Önce Mi Değiştirildi? Sonra Mı? sorusuna cevap yazdım. O yazıda, Kuran’a göre, aslında İncil’in değiştirilmediğini öğrendik. Fakat Kuran’dan yaptığım pek çok alıntının, Müslüman olmayan okuyucularımız için anlamlı olmayacağını düşünerek İncil’in güvenilirliğini doğrulayan başka kanıtlara bakmanın yerinde olacağına karar verdim. Başka kadim elyazmalarına uygulayabileceğimiz testlerin aynısını Kutsal Kitap belgelerine de uygulayabilecek olmamız iyi haberdir. Bunu biliyor muydunuz? 

Bu testleri kullanarak çok önemli sonuçlara varabiliriz. İncil güvenebileceğiniz bir kaynaktır. İncil’de aşağıda sıraladığım önemli konuları bulabileceğiniz için bu haber sizi teşvik etmelidir…  

1) Hayatlarımızın bir parçası olmak isteyen ve bizlerle sevgisini paylaşmak isteyen, başlangıcı ve sonu olmayan bir sevgiye sahip olan bir Tanrı.

2) Bütün günahlarımızın nasıl bağışlanabileceği- zaman içinde gerçekleşmiş, geçmişteki, şimdiki ve gelecekteki bütün günahlarımız.

3) Evreni Yaratan’la nasıl canlı bir ilişkiye sahip olabileceğimiz.

4) Günlük yaşam için huzura, güce ve teşvike sahip olmanın yolu.

5) Cennette sonsuz yaşamın kesinliği.

02 image10997 heart love cross one cross 45Tanrı’dan gelen bu bereketler, tarih içinde belirli bir noktada Tanrı’nın İsa’da insan deneyimine dâhil olması sayesinde gerçekleşmiştir. İncil, İsa’nın sevgisini merhamet işlerinde nasıl gözler önüne serdiğini anlatır. İsa’nın hastaları iyileştirmesi, sakatları yürütmesi, körlerin gözlerini açması ve ölüleri dirilmesiyle gerçekleştirdiği mucizelerle bizleri gerçekten de büyüler. İsa’nın çarmıhta günahlarımızın bedelini ödemek için nasıl öldüğünü anlatır. Gömüldükten üç gün sonra ölümden dirilişini önceden bildirir ve sonra da bunun nasıl gerçekleştiğini anlatır. Dünyayı yargılamak, göğü ve yeri, ta başta amaçlanan yüceliklerine kavuşturmak için bir gün nasıl geri geleceğini ayrıntılarıyla anlatır. 

Kutsal Kitap için, haklı olarak, tarih boyunca anlatılmış en önemli hikâye denir. Neden? Yaşamış olan en önemli kişi hakkındadır ve insana, bugüne kadar yapılmış en iyi teklifi yapan günahkârların Kurtarıcısı’nı açıklar.

“Bu kadar harika bir haberse, neden birçok insan bu haberi kabul etmiyor?” diye sorabilirsiniz. Tabii herkes adına cevap veremem. Bu sorunun basit ve herkese uyacak bir cevabı yok. Fakat birçok insanın İncil’i kabul etmeme nedenini anlayabiliyorum. İncil’e güvenmiyorlar. Ben de, güvenilirliğini test etmenin bazı araçlarını öğrenene kadar güvenmemiştim.

BİR YAŞ GÜNÜ PARTİSİ OYUNU  

Çocuklarımızı yaş günü partilerinde oynadıkları bir oyun sırasında seyretmeyi çok seviyoruz. Herkes bir daire oluşturacak şekilde oturur. Biri, yanındaki kişinin kulağına bir şeyi ayrıntılı bir şekilde fısıldayarak anlatır. O kişi anlatılanları yanındaki kişinin kulağına söyler. O kişi, yanındakine, o da kendi yanındakine. Böyle devam eder. Hikâye dairenin sonuna varana kadar, orijinal haline hiçbir benzerliği kalmaz. İşte bazı insanlar, uzunca bir süre içinde İncil’e de bunun olduğunu iddia ederler. Bir zamanlar güvenilirdi ama o zamandan beri bir bozulma sürecinden geçti.

03 rename 106 45Söz konusu Hıristiyanlık olduğunda, Müjdeler’in ve Yeni Antlaşma’nın geri kalanının güvenilirliği konusunda İsa’ya gerçekten inananlar ve kuşkucular arasında farklı görüşler vardır. Gerçek Hıristiyanlar için hiçbir şey İsa’nın sözleri kadar yaşamsal öneme sahip değildir. İsa söz verdi, “Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.” (Matta 24:35, İncil). Bu vaat önemsiz değildir.

Ayrıca İsa, “Yol, gerçek ve yaşam Ben'im” dedi. “Benim aracılığım olmadan Baba'ya kimse gelemez.” (Yuhanna 14:6, İncil). İsa’ya gerçekten inananlar, sadece hoşgörüsüz oldukları için İsa’ya iman edilmesi gerektiğini ileri sürmezler. Böyle söylemelerinin nedeni İsa’nın bize başka bir seçenek bırakmamış olmasıdır. İsa’nın söylediğinden daha azını söylemek Kurtarıcımız’a sadakatsizlik sayılır. İsa’nın söylediğine aykırı bir şey söylemek O’na itaatsizlik etmek demektir.

Ne kadar harika bir ifade, öyle değil mi? İsa, Tanrı’ya giden yollardan biri olduğunu söylemiyor. Bir süre için, Tanrı’ya giden tek yol olduğunu söylemiyor. Ne de, Tanrı’ya giden yola işaret eden, sadece bir peygamber olarak konuşuyor. Öte yandan, şayet İsa’nın sözleri İncil’de doğru olarak kaydedilmiş olmasaydı, gerçekten ne öğrettiğini kim bilebilirdi? Emin olamazdık, değil mi? Ayrıca, Yeni Antlaşma’nın geri kalanının tarihsel olarak güvenilir olduğu kanıtlanamazsa, o zaman gerçek Hıristiyanlığın ne olduğu konusunda pek az şey bilinebilir, ne öğrettiği konusunda hiçbir fikrimiz olamazdı.


İYİ HABER

04 questioning1 temp5 45Bazıları “İnsan İncil’e nasıl inanabilir? Olaylar gerçekleştikten o kadar uzun bir süre sonra yazılmış ki, tarihsel olarak güvenilir olduğuna güvenmemiz mümkün değil,” diye soruyorlar. Bu iyi bir soru. Ama bir adım geri gidip daha genel bir soru soralım. Herhangi bir kadim kitabın gerçek olup olmadığı nasıl saptanabilir? Tarihçiler ve yazın eleştirmenleri bu yazımda ele alacağım bazı testler kullanırlar. Kendinizi iyi haberleri duymak üzere hazırlayın. İncil’in tarihsel doğruluğu, genel olarak kabul edilen üç teste tabii tutarak kanıtlanabilir.

1) Bibliyografi testi

2) İçsel test

3) Metnin dışsal incelemesi ve diğer kanıtlar.

Buna şaşırabilirsiniz ama İncil’in gerçekliği dinsel bir konu değildir. Akademik bir meseledir. Testi yapanların ruhsal inançlarından tamamıyla bağımsız bir şekilde yanıtlanabilir. Dediğim gibi, bu üç test, herhangi bir kadim belgenin tarihsel doğruluğunu saptamak amacıyla tarihçiler ve yazın eleştirmenleri tarafından kullanılır. Şimdi bu testlerin bize İncil hakkında neler söylediğine bakalım. Tarafsız bir şekilde bakacak mısınız? Umarım öyle olur.  

I. BİBLİYOGRAFİK TEST

Bibliyografik test, günümüze kalmış nüshalardan, orijinal elyazmasını oluşturup oluşturamayacağımızı belirlemeye çalışır. Tabii şayet İncil’in orijinal elyazmaları elimizde olsaydı, bu testi uygulamamıza gerek olmazdı. Aynı şey herhangi bir kadim belge için de geçerlidir. Müslüman’sanız, bu, Kuran için de geçerlidir. Hangi dine bağlı olursak olalım, hiçbirimizin elinde orijinal elyazmaları yoktur. Bu nedenle, orijinal elyazmasının, erken döneme ait kaç tane nüshasının çıkarıldığını öğrenmek istiyoruz. Ayrıca orijinal olana, zaman olarak ne kadar yakın olduklarını da öğrenmek istiyoruz. Nüshalara bakarak orijinal belgeyi yeniden oluşturmak zorunda kalsak, ne kadar doğru olurdu? Kuşkusuz, %100 doğruluk mükemmel bir nüsha olurdu.

SELİN TEYZE'NİN TARİFİNİN YENİDEN OLUŞTURULMASI 

05 image6559 exotic drink 45Böyle bir testin nasıl yapılabileceğine bir örnek vereyim. Araştırmacıların, elyazmalarının eldeki nüshalarından, bunlar arasında farklar olsa bile ve orijinal belgeden daha eski olsa bile, istenen metinlerin nasıl güvenli bir şekilde yeniden oluşturulabileceğini görmenize yardımcı olacak.

Diyelim ki Selin Teyzeniz, gençliğini korumasını sağlayacak bir iksirin tarifini öğrendiği bir rüya görüyor. Uyanır uyanmaz, tarifi bir kâğıda karalıyor. Sonra, ilk egzotik içeceğini hazırlamak üzere mutfağa koşuyor. Birkaç gün içinde görünümünde tam anlamıyla bir değişim yaşanıyor. Elli iki yaşındaki Selin, parlak gençliğin resmi oluyor adeta. Tüm bunlar, artık “Selin Teyze’nin Gizli İçeceği” olarak tanınmaya başlayan günlük içeceği sayesinde. 

Selin Teyze o kadar heyecanlanıyor ki, en yakın üç arkadaşına elyazısıyla kaydettiği talimatları gönderiyor. “Bu çağda elde mi yazıyor?” diye soracaksınız. Maalesef, Selin Teyze hala teknolojik açıdan karanlık çağda kalmış. İnterneti nasıl kullanacağını bilmiyor ve evde fotokopi makinesi yok. Sorun değil, yine de sihirli karışımlar hazırlama konusunda arkadaşlarına ayrıntılı talimatlar verebiliyor. Onlar da, bu değerli tarifin nüshalarını çıkarıp on arkadaşlarına göndermeye karar veriyorlar.

Bir gün Selin Teyze’nin Alman kurt köpeği orijinal tarifin bulunduğu kâğıdı yiyene kadar her şey iyi gidiyor. Selin kendisini kaybediyor. Siz de onun yerinde olsanız panik olurdunuz. Yani, kim yaşlanmak ister ki? Hemen, gizemli bir şekilde benzer talihsiz olaylar yaşayan üç arkadaşıyla temas kuruyor. Onların nüshaları da yok olmuş! Bu şekilde, tarifin asıl nüshasında yazılanları yeniden ortaya çıkarma çabasıyla onların arkadaşlarına ulaşır.

Telaşla edilmiş birçok telefon konuşması, şehrin bir ucundan diğer ucuna dört kere gidiş geliş ve arkadaşlardan birinin tatilde olduğu Meksika’ya bir seyahatten sonra, sonunda elde kalan elyazması nüshalarını toparlıyorlar. Yirmi altı nüsha vardır. Nüshalar mutfak masasının üzerine yayıldıktan sonra, bir şey açıkça ortaya çıkıyor. Nüshaların hepsi aynı değil. Nüshaların yirmi üç tanesi tam olarak aynı. Fakat birinde yanlış yazılmış bir kelime var. Birinde iki ifade tepetaklak olmuş. “Kesin ve karıştırın” yerine, “Karıştırıp sonra kesin” diyor. Sonra, diğerlerinin listelerinde bulunmayan bir malzemeyi içeren bir tarif var. 

06 image11754 cool text of course she can do it 45Kritik soru şu. Selin Teyze de, sizin gibi sonsuza dek genç kalmak istiyor. Orijinal tarifini doğru bir şekilde yeniden oluşturabileceğini düşünüyor musunuz? Tabii ki oluşturabilir. Yazım yanlışı olan kelimeler kolaylıkla düzeltilebilir, ters yazılmış tek ifade düzeltilebilir ve ekstra malzeme göz ardı edilebilir.  

Daha fazla veya daha çeşitli farklılıklarla bile, orijinal metin, doğru metin kanıtları sayesinde yüksek güvenilirlik sağlayacak bir düzeyde yeniden oluşturulabilir. Yazım hataları açık seçik yanlışlıklardır. Ters ifadeler göze batacak ve kolaylıkla yeniden eski haline dönüştürülebilir. Ve çok önemli bir sonuç çıkartılabilir. Tarifin bir nüshasına kazayla bir kelimenin (malzemenin) eklendiğini ve daha sonraki nüshalarda bunun çıkartıldığı sonucuna makul bir şekilde varabiliriz.


07 image11755 scribe copyist 45Kutsal Kitap’ın durumunda ise el yazmaları kaybolmadan kopyalanmıştı. Bu kopyalar son derece doğru ve kesindi. Bunları kopyalayan kişiler Tanrı’ya ve kopyalama görevlerine son derece bağlıydı. Asıl el yazmalarının kopyasını yazarken büyük özen gösterdiler. Bu kopyalama yöntemi o kadar kesindi ki, İncil’in metninin %99.5 saf olduğu kabul edilir.

İncil asıl olarak Grekçe yazılmıştı. Altı bin Grekçe nüsha ve bunlara ek olarak diğer dillerde 21.000 nüsha arasında sadece % 0,005 değişiklik vardır. Bu küçük fark ise ‘yazım hatalarının’ olmadığı metinlere ya da bağlama bakarak kolayca düzeltilebiliyor. Kopyalama hataları sözcük tekrarı, yazım hatası ya da kopya eden kişinin gözünü bir satırdan diğerine geçirirken bir sözcük atlaması gibi oluşabilir. Farklılıklar çok küçüktür. Bu küçük kopyaların Kutsal Kitap’ın doktrin açısından gerçeğini etkilemiyor. İsa Mesih’in sözleri ve yaptıkları olağanüstü ve güvenilir bir şekilde bizlere aktarılmıştır. Lütfen devam etmeden önce bu son cümlenin altını çizin.

Elimizde var olan elyazmaları göz önünde bulundurulduğunda, pek az akademisyen kadim klasik yazının bile genel güvenilirliğini sorgulamaktadır. Fakat bu miktar, Yeni Antlaşma elyazmalarından çok daha azdır. Örneğin, on altı tanınmış klasik yazarın eserleri arasında (ör. Plutark, Takitus, Aritotales, Sezar, Tusidides, vs.), günümüze kalmış nüshaların toplam sayısı ondan azdır ve en erken döneme ait nüshalar, ilk orijinal nüshanın kaleme alınmış olmasından 750-1600 yıl sonrasına aittir. Fakat bu yazılar okunduğunda, bunların güvenilir olmadığını hiç düşünmeyiz.

İncil’in güvenilirliğine ilişkin kanıtlara ne demeli? Çok şaşıracaksınız. Hayrete düşmek için yapmamız gereken tek şey bu klasik yazarların güvenilirliğine ilişkin az sayıda kanıtla Kutsal Kitap’ın çok sayıda belgelerini kıyaslamak.

YAZAR

YAZILDIĞI TARİH

EN ESKİ NÜSHA

ARADAN GEÇEN ZAMAN

NÜSHA SAYISI

DOĞRULUK

Homeros (Ilyada)

 İ.Ö.850

   ----

   ----

643

   %95

Herodotus

 İ.Ö.450

 İ.Ö. 900 yıllarında

 Yaklaşık
 1350 yıl

8

   *

Öripedes

 İ.Ö.440

 İ.S.1100

 Yaklaşık
 1500 yıl

9

   *

Tusidides

 İ.Ö.420

 İ.S. 900

 Yaklaşık
 1300 yıl

8

   *

Plato

 İ.Ö. 380

 Yaklaşık

 İ.S.900

 Yaklaşık
 1300 yıl

7

   *

Aristotales

 İ.Ö. 350

 Yaklaşık

 İ.S.1100

 Yaklaşık
 1400 yıl

5

   *

Sezar

 İ.S.60

 Yaklaşık

 İ.S.900

 Yaklaşık
 960 yıl

10

   *

Katullus

 İ.Ö.50

 Yaklaşık

 İ.S.1500

 Yaklaşık
 1600 yıl

3

   *

Livy

 İ.Ö.10

 ----

 ----

20

   *

Tasitus

 İ.Ö.100

 Yaklaşık

 İ.S.1100

 Yaklaşık
 1000 yıl

2

   *

Incil

 İ.S. 60

 Yaklaşık

 İ.S.130

 Yaklaşık
 100 yıl

13,000

   %99.5

* Orijinal belgeyi yeniden oluşturabilmek için yeterince nüsha bulunmamaktadır.

KAÇ TANE VE KAÇ YAŞINDA?

Herhangi bir araştırmacının etkili bir metin eleştirisi yapabilmesi iki etkene bağlıdır. İlk olarak şöyle sorar, “İncelenecek ve karşılaştırılacak mevcut kaç nüsha var? İki nüsha mı, on nüsha mı, yoksa yüz nüsha mı var?” Ne kadar çok nüsha olursa, anlamlı karşılaştırmalar yapmak o kadar kolay olur. İkincisi, şu soruyu sorar, “En eski mevcut belgeler orijinale ne kadar yakındır?” Sayıları azsa ve zaman aralığı geniş ise, orijinali güvenle yeniden oluşturmak daha zordur. Öte yandan, çok nüsha varsa ve en eski nüshalar, zaman olarak orijinale yakınsa, yazının tam olarak nasıl olduğunu belirlediği konusunda metin eleştirmeni daha güvenli olabilir.  


08 image10190 read 45İncil’in orijinali Grekçeydi. İlk döneme ait Grekçe elyazmalarının, herhangi bir kadim yazına göre, orijinale daha yakın olması ve elyazması nüshalarının sayısının çok olmasından nasıl bir sonuç çıkarabiliriz? İncil’in güvenilir olduğu sonucunu çıkarabiliriz. İncil’in doğruluğu veya güvenilirliği konusunda her türlü kuşku yersizdir. 

Yazının sonuna ulaştığınızda, umarım, İncil’in değiştiğine dair fikirler de düşüncenizden çıkmış olacaktır. Gerçek şu ki, Yeni Antlaşma’nın sağladığı bu tür kanıtlar (hem sayı hem de nitelik bakımından) her tarihçinin rüyasıdır! Başka hiçbir kadim yazın, tarihçilere ve metin eleştirmenlerine bu denli bol veri vermenin yanına bile yaklaşamamıştır. Unutmayın, İncil’in gerçekliği sorusu dinsel bir mesele değildir. Akademik bir konudur. Test edenlerin ruhsal inançlarından bağımsız olarak akademik bir şekilde yanıtlanabilir.

Düşünün biraz. Akademisyenler, Plato, Aristoteles, Sezar ve diğer klasik yazarların yazılarının güvenilirliğini sorgulamıyorlar. Tarihçilerin ve metin eleştirmenlerinin sorduğu iki sorunun cevabını aldıktan sonra İncil’in güvenilirliğini sorgulamayı neden düşünelim? Aslında güvenilirliğini kanıtlayacak yeterli kanıt varsa düşünmemeliyiz. Unutmayın, araştırmacılar bunu iki soru sorarak belirlediler:

1) İncil’in inceleyebileceğimiz veya kıyaslayabileceğimiz kaç nüshası var?

2) Mevcut en eski belgeler orijinale ne kadar yakın?

İncil’den başka, güvenilirlilik düzeyine sahip diğer tek kadim yazı Homeros’tur. Ama yine de İncil’in Homeros’a göre çok daha üstün bir güvenilirlik derecesi vardır. Akademisyenler evrensel olarak Homeros’un yazılarının nüshalarının doğru olduğunu kabul ederler. O halde İncil’in en doğru şekilde yeniden kurulmuş kadim belge olduğu inkâr edilemez. Profesör, Kutsal Kitap akademisyeni ve yazar Robert C. Newman eski tarihe ait hiçbir belgenin Yeni Antlaşma kadar iyi bir şekilde korunmadığını söyler. 

09 image11757 scribe 45“Yeni Antlaşma’nın elyazmalarının sayısı o kadar çok ki, kuşku duyulan bir bölümün gerçek okumasının başka bir ya da daha eski otoritelerde korunmuş olması pratikte kesindir. Dünyadaki başka hiçbir kadim belge için bunu söylemek mümkün değildir.” (1)

Eskiye ait çoğu belgeden sadece bir avucu mevcuttur, bazıları 800-2000 yıllık aralığa sahiptir. Yine de akademisyenler, orijinalleri önemli bir doğruluk derecesine sahip olacak şekilde yeniden oluşturabilecekleri konusunda kendilerine güvenmektedir. Nitekim eski tarihe ait hemen hemen sahip olduğumuz tüm bilgiler bu gibi belgelere dayanmaktadır. Bunu biliyor muydunuz? Eski tarihe ait hemen hemen tüm bilgimiz bu gibi belgelere dayanıyor!

Yeni Antlaşma elyazmalarından oluşan kanıtların önemi hakkında bir fikir sahibi olmak için, biraz da Kutsal Kitap dışındaki metinlerin kayıtlarına bakın. Bunlar eskiye ait seküler metinlerdir ve mevcut metin kanıtlarından yüksek bir kesinlik derecesine sahip olacak şekilde yeniden oluşturulmuştur. Yeniden masaya dönelim ve bunların sadece ikisine bakalım.

Tacitus’un Roma İmparatorluğu Yıllıkları, Yeni Antlaşma döneminin Roma dünyasına ilişkin en önde gelen tarihsel kaynaklardan biridir. Yine de, günümüze Orta Çağ’dan kalma sadece iki elyazmasında, kısmi bir biçimde ulaşmıştır. Tacitus’un yazıları tarihin çalkantılı bir dönemine ait sürükleyici hikâyelerden oluşur. Nero intihar etmiştir. Dört ayrı imparator vardır, bazıları oldukça çirkin olan iç savaşlar, isyanlar, zehirlemeler ve suikastlar.

Roma imparatorluk tarihini öylesine bile okumuş insanlar Tacitus’la karşılaşmıştır. Şayet insan trajedisi, zaferler, yozlaşmış politika, ihanet, cinayet, büyük planlar ve komplolarla dolu hikâyelerden hoşlanıyorsanız, tarihin bu dönemine ait bu hikâye hoşunuza gidecek. Türkiye’de doğup büyüdüyseniz, Tacitus’un Roma’nın Asya İli’nin (günümüz Türkiye’sinin batı bölgesi) İl Valisi olduğunu bilmek ilginizi çekebilir.

Fakat bu yazı içinde bizi ilgilendiren mesele, sadece iki kısmi elyazmasının anlatımlarını okuyor ve bunlara inanıyor olmamızdır. Masada göreceğiniz gibi bizlere birinci yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun resmini veren bu elyazmaları, orijinalleri yazıldıktan çok sonrasına aittir.

10 image11758 sparta athens war 45Thusidides’in Tarih adlı yapıtı sadece sekiz nüsha olarak günümüze kalmıştır. Ne var ki, bunların hepsi orijinalinden bin yıl kadar sonrasına tarihlendirilmiştir. Bu tarihçide ilginç olduğunu düşündüğüm şey, bir dönemin tarihini yazmamış olmasıdır. Yani, yazdıklarında, dönemin sosyal yaşantısı, yazını ve sanatı vs. hakkında yorumlara yer vermemiştir. Sparta ve Atina arasında 27 yıl süren savaş hakkında yazmıştır. Sadece savaş hakkında yazmakla kalmadı, aynı zamanda bu savaşta savaştı. Sonunda Atina’dan sınır dışı edilmesi nedeniyle, savaşı iki tarafın gözünden görebildi ve yazıları için önemli araştırmalar yapabildi. Yine, bu yazıda bizi ilgilendiren, tarihteki bu olayla ilgili anlatımını orijinal yazıların sadece sekiz nüshasına dayanarak kabul ediyor olmamızdır.

Yeni Antlaşma akademisyeni F.F. Bruce’un yorumu tartışmayı doğru bir şekilde görmemize yardımcı oluyor: “Hiçbir klasik araştırmacı, yapıtlarının en eski elyazmaları orijinallerden 1300 yıldan fazla yıl sonra yazıldığı için Herodot veya Thusidides’in güvenilirliğinin kuşkulu olduğunu ileri süren bir savı dinlemez.” (2)


11 image11759 cool text amazing 45Selin Teyze’nin sihirli iksirinin tarifini hatırlıyor musunuz? Orijinal tarif kaybolmuştu ama tarifin yirmi üç kopyasını kullanarak yeniden oluşturabildiler. Sadece iki kopya veya sekiz kopya değil, yirmi üç kopya. Seküler metinlere ve benim hayali hikâyeme kıyasla Yeni Antlaşma için mevcut elyazması kanıtı hayret vericidir. Eldeki, 6000’den fazla Grekçe nüsha ve buna ek olarak başka dillerde 21000 nüshayla İncil inanılmaz bir doğruluk derecesiyle yeniden oluşturulabilir.

EVET, AMA…

Biliyorum. Yüreğinizde hala bir sorunun ağırlığını hissediyorsunuz. Selin Teyze’nin tarifinin nasıl yeniden oluşturulduğunu anlıyorsunuz. İncil’in de aynı şekilde, tarihçileri ve metin eleştirmenlerini tatmin edecek bir doğruluk derecesine sahip olacak şekilde yeniden oluşturulabileceğini anlıyorsunuz. Ama İncil’de okuduklarımızın, yaklaşık olarak 2000 yıl önce İncil’i ilk kaleme alan esinlenmiş yazarların yazdıklarına benzeyip benzemediğini merak ediyorsunuz. Orijinal müjde elyazmasının gerçekten ne söylediğini bilebilir miyiz?

Hayret! Ben de birkaç yıl önce tam olarak bunu bilmek istiyordum. Hayatımı İsa Mesih’e adamadan önce Hıristiyanlığın iddialarını destekleyecek kanıtlar görmek istedim. İsterseniz bana inatçı deyin ama İsa’ya inanmak için yeterli gerekçem olmadığı sürece ikna olmaya razı değildim. Siz de öyle olmalısınız. Hıristiyan inancının doğruluğu, temel belgelerinin güvenilirliğine bağlıdır. İsa ve yaşamı hakkında mesajlarının tarihsel geçerliliği yoksa o zaman siz de ben de, Hıristiyan öğretişlerini masal veya efsane dünyasına terk edebiliriz. Öte yandan şayet, bu belgeler tarihsel, görgü tanıklarının güvenilirliğine sahipse, o zaman düşünceli hiçbir insan doğru, olgulara dayanan iddialarını göz ardı etmeye cesaret edemez.

12 image10141 people face 45İncil’i okuduğum zaman Tanrı’nın soru sormamızı, savları değerlendirmemizi ve çıkarımlarda bulunmamızı istediğini gördüğümde çok hoş bir sürprizle karşılaştım. “Her şeyi sınayın, iyi olana sımsıkı tutunun.” (1.Selanikliler 5:21, İncil). Umudum ve duam, bu web sitesinde aradığımız cevapları bulmanızdır.

Hıristiyanlığı eleştirenler, sık sık, bugün bildiğimiz İncil’in orijinal elyazmalarına pek benzemediği suçlamasında bulunurlar. Gerçekten mi? Nasıl biliyorlar? Ellerindeki İncil’i orijinal kitapla kıyasladılar mı? Kıyaslayamazlar çünkü bugün hiçbir dinin- kendilerininki bile- kutsal kitaplarının orijinal elyazması yoktur. Bu nedenle, eleştirileri temelsizdir. İncil’in tarihsel doğruluğunun kanıtlanabileceğinin farkında değil gibi görünüyorlar. Tarihçilerin ve metin eleştirmenlerinin herhangi bir kadim belgenin tarihsel doğruluğunu belirlemek için kullandıkları üç testten haberdar değiller. 

Eleştirmek kolay öyle değil mi? Düşünmeden veya kolayca yapılabilir. Bazı insanlar başkalarını eleştirmekten çok hoşlanırlar. Bu alışkanlık sanki içlerine işlemiştir. Hepimizin yapması gereken şey, Tanrı’nın İncil’de sözünü ettiği türde şu tutumu beslemektir, “Herkes dinlemekte çabuk, konuşmakta yavaş, öfkelenmekte de yavaş olsun. Çünkü insanın öfkesi Tanrı'nın istediği doğruluğu sağlamaz.” (Yakup 1:19-20, İncil)

Genellikle bütün bilgileri toplayana kadar konuşmamak veya herhangi bir yargıya varmamak en iyisidir, değil mi? Bu nedenle yaşamlarını, İncil’in elyazmaları gibi kadim belgeleri incelemeye ve test etmeye adamış olan insanlara kulak verelim. Daha önce, herhangi bir tarihsel belgenin güvenilirliğini saptamak için sordukları ilk sorulardan birinin “Mevcut en eski belgeler, orijinallerine, zaman olarak ne kadar yakın?” sorusu olduğunu söylemiştim. Öte yandan, İncil’in orijinal belgelerinin ne söylediğini merak ediyorsanız, yardımı dokunabilecek, ilgili bir soru daha var. İncil, İ.S. 1. yy’da gerçekleşmiş olayların tarihsel bir kaydı olarak kendisini ortaya koyuyorsa, o zaman şu soruyu sormalıyız, “Olaylar gerçekleştikten ne kadar sonra kaydedildiler?” İncil’in el yazması nüshalarının tarihinden bahsetmiyoruz. İncil’in tarihinden bahsediyoruz.

13 image10609 question mark 45Tarihteki herhangi bir olay gerçekleştikten çok uzun süre sonra kaydediliyorsa, o zaman şunu güvenle söyleyebiliriz...

1) Muhtemelen görgü tanıkları tarafından yazılmadı.

2) Muhtemelen olayın doğruluğunu onaylayacak veya buna karşı çıkacak kişiler varken yazılmadı.

3) Güvenilirliği zayıfladı. İ.S. 1301 yılında Osman Gazi’nin Bafeyon Savaşı’nda Bizans’a karşı zaferini örnek olarak kullanalım. Bu olay için hangisi daha güvenilir bir bilgi kaynağı sayılır? Tamamıyla üçüncü veya dördüncü el kaynaklara dayanan günümüz yazarı mı? Yoksa olayın görgü tanıkları olan kişilerin günlük ve mektupları mı? Belki Osman Gazi’nin kişisel günlüğü bile olabilir? Günlüklerin ve mektupların gerçek olduğu gösterilebilirse, tabii ki, kulaktan dolma bilgilere göre daha güvenilir sayılırlar, değil mi?

Şu anda, İncil’in gerçekliğini değerlendirmek için kullanılan bibliyografi testini yapıyoruz. İkinci teste, yani içsel teste, baktığımızda daha çok görgü tanıkları ve İncil’in yazıldığı dönemde yaşamış olan başkaları konusunu düşüneceğiz. Aşağıdaki gerçekler sizi olumlu yönde şaşırtacak:

1) İncil, içinde anlatılan olayların gerçekleştiği kuşakla aynı kuşakta yazıldı.

2) Bu belgeler bahsettiği insanlar arasında dolaştı. Buna göre, olaylar hakkında İncil’in söylediklerini bu insanların inkâr edebileceği anlamına geliyor. Bu olaylar hakkında en fazla bilgi sahibi olanlar bunların sahte olduğunu söyleyip karşı çıkabilirlerdi ve İncil kısa bir süre içinde güvenilirliğini kaybederdi.

3) İlk kuşağın Yeni Antlaşma’yı sonraki kuşaklar için korumuş olması gerçeği, içeriğinin gerçekliğine inandıklarını ortaya koyar.


14 image10175 bible dark 45Bu gerçeği İncil’i özenli bir şekilde yeniden oluşturabileceğimiz çok sayıda nüshanın olduğu gerçeğiyle bir araya getirdiğimizde ne elde ediyoruz? İnsanlığın elindeki en güvenilir kadim belgeyi! Günümüzde elimizde olan İncil’in asıl yazarları tarafından kaleme alınmış olan İncil olduğuna ilişkin ne gibi güvenceler olduğunu bilmek istemiştiniz. Britanya Müzesi’nin eski direktörlerinden biri ve ele aldığımız konuda en önemli yetkililerden biri olan Sir Frederic Kenyon’a kulak verelim. Our Bible and the Ancient Manuscripts (Kutsal Kitabımız ve Kadim Elyazmaları) adlı kitabında şöyle diyor,

“Yeni Antlaşma’nın elyazmalarının sayısı veya bunlardan yapılmış olan erken dönem çevirilerin sayısı o kadar fazladır ki, kuşku duyulan her bölümün gerçek metninin, bu kadim belgelerden biri veya diğerinde korunmuş olması pratik olarak kesindir. Dünyada başka hiçbir kadim kitap için bunu söylemek mümkün değildir.” (3)

Yine kendisinden bir alıntı yapacak olursak,

“Sonunda bu keşiflerin ve bütün bu çalışmanın genel sonucunun Kutsal Yazılar’ın güvenilirliğine dair kanıtları ve elimizde hemen hemen tam bir sağlamlıkta, hakiki Tanrı Sözü’ne sahip olduğumuza dair inancımızı, kuvvetlendirdiğini görmek güven verici.”

Tabii ki, insanların İsa Mesih’in yaşamları ile ilgili taleplerini reddetme nedenleri çok çeşitlidir. O’nun hakkında yanlış bilgilendirilmişlerdir. İsa’nın ölümü ve dirilişi sayesinde mümkün olan günahlarının eksiksiz bir şekilde bağışlanmasına duydukları ihtiyacı kabul edemeyecek kadar kibirli olabilirler. İsa’ya dikkatlerini veremeyecek kadar kendi kaygılarıyla ilgili olabilirler. İsa’yı izleyecek olsalar başkalarının ne düşüneceklerini fazla önemsiyor olabilirler. Öte yandan, tarihsel kanıtların güvenilir olmadığı gerekçesiyle İsa’yı Kurtarıcı olarak kabul etmemek aptallık olur. Kanıtları göz ardı etmemiz mazur görülemez.

DA VİNCİ ŞİFRESİ

15 davinci code3 45İsa hakkında yanlış mı bilgilendirildiniz? Bilginizin kaynağının ne olduğuna bağlı. Örneğin, Dan Brown’un teolojisini kabul ediyorsanız yanlış bilgilendirilmişsiniz demektir. Da Vinci Şifresi adlı kitabında hayali bir tarihçinin, Sir Leigh Teabing’in ağzından İncil’i eleştiren sözler kullanıyor. Teabing, kitapta saf ve öğrenmeye açık biri olarak betimlenen Sophie’ye İsa ve ilk dönem Hıristiyanlık hakkında gerçekleri “açıklıyor.” Teabing tipik küçümseyici tavrıyla Sophie’yi Kutsal Kitap’ın gerçek doğası hakkında şöyle bilgilendiriyor:

“Kutsal Kitap insan işi canım. Tanrı’nın işi değil. Kutsal Kitap sihirli bir şekilde bulutlardan düşmedi. Çalkantılı zamanların tarihsel bir kaydı olarak insan tarafından yaratıldı ve sayısız çeviri, eklemeler ve gözden geçirmelerle evrimleşti. Tarih içinde kitabın hiçbir zaman kesin bir nüshası olmadı.” (s. 231)

Tabii burada bir miktar gerçek payı var, ama sadece bir parça. Kutsal Kitap gerçekten de insan elinin ürünüdür, ne var ki, bu hiçbir şekilde ‘Tanrı’dan’ olmadığını ima etmez. Ciltlenmiş ve okumamız için hazır edilmiş şekilde bulutlardan inmedi. Teabing’in söylediklerinin aksine, Kutsal Kitap “sayısız çeviri, eklemeler ve gözden geçirmelerle” evrimleşmemiştir. Gerçekten de, 2000’in üzerinde dile çevrilmiştir- bütün kitaplardan çok daha fazla dile- ve çok sayıda eklemelerle yayınlanmıştır. Fakat bu çeviriler ve eklemelerin hepsi aynı temel kadim belgeleri temel almaktadır. Bu yazıda bunu öğreniyoruz. Teabing’in yorumun hayali yanı nedir? “Sayısız çeviri,... evrimleşmiştir” kısmı hayalidir.

İncil’in orijinal elyazmaları İ.S. birinci yüzyılın ikinci yarısını kapsayan bir zamanda yazıldı. Fakat eski insanlar, tomarlarındaki bilgileri saklamanın bir yolunu biliyordu: Kopyalamak. Eğitimli yazmanlar, bir belgedeki sözleri birebir kopyalayarak yeni bir nüshasını çıkarırlardı. Eğitimleri sayesinde hatalar en aza indirgenir, doğruluk ise mümkün olan en üst düzeyde sağlanırdı. Öte yandan, en usta yazmanlar bile bazen bilmeden hata yaparlardı. Bu nedenle, orijinal elyazmalarının günümüze kalmamış olmasıyla birlikte, yüzyıllardır metnin nüshalarının çıkarılarak aktarılmış olması gerçeği, bugün elimizdeki İncil’in asıl yazarlarının yazdığı haline benzediğine güvenebilir miyiz sorusunu sormamıza neden oluyor. 

16 image10262 bible heart love 45 textGünümüzde var olan İncil’in kadim nüshalarını test etme yöntemleri olmasaydı, bunu sadece sorgulamakla kalırdık. Hatırlayın, bibliyografi testi, bu nüshalardan orijinal elyazmasını oluşturup oluşturamayacağımızı belirlemeye çalışıyordu. Orijinal elyazmalarının ilk dönemde kaç nüshasının çıkarıldığını bulmamız gerekiyor. Bir de bunların zaman olarak orijinallerine ne kadar yakın olduğunu öğrenmeliyiz.

Orijinal müjde elyazmalarının gerçekten ne söylediğini bilebilir miyiz? Bu soruya yanıt, sağlam bir ‘evet’tir. Elyazmalarımızdaki her bir kelimenin ilk olarak kaleme alınmış olan kelimeyi kesin olarak tekrarladığından tam olarak emin olamasak da, çoğu durumda çok çok yakın olduğumuza güvenebiliriz. Daha önce söylediğim gibi, çeşitlemelerin hiçbiri Hıristiyan inancının öğreti ve doktrinlerini etkilemez.

Bibliyografi testinin sonuçlarının neden İncil’e güvenmemizi sağlaması gerektiğini açıklayayım.

Öncelikle, diğer kadim yazılarla kıyaslandığında, İncil’in binlerce kadim nüshası, tarihçilerin ve metin eleştirmenlerinin İncil’i yeniden oluştururken kullanabileceği sağlam ve zengin bir materyal kaynağı sağlar. Araştırmacılar çoğu zaman eski metinlerle ilgili çok az sayıda elyazmasına dayanmak zorundadır. Oysa Yeni Antlaşma araştırmacıları çok sayıda birincil kaynak materyallerine sahiptir.


YENİDEN TABLOYA BAKALIM

17 image11760 herodotusİkincisi, elyazmaları oldukça eskidir ve bu nedenle daha güvenilirdir. Müjde’ye ait İ.S. ikinci yüzyıla ait papirüs parçaları ve belgeler vardır, bunların sayısı üçüncü yüzyılda çok daha fazladır. Müjdeler ve Yeni Antlaşma’nın geri kalanının tam ölçekli elyazmalarının dördüncü ve beşinci yüzyıllara ait olduğu saptanmıştır. Bu, İncil’in yazımı ve şu an elimizdeki elyazmaları arasında önemli bir zaman boşluğu varmış gibi görünebilir fakat öyle değildir. Başka kadim Grekçe yazılarla kıyaslandığında Yeni Antlaşma belgelerinin farklı bir ligde olduğu söylenmelidir. Bunu doğrulamak için yeniden tabloya bakın. Örneğin, İ.Ö. 5. yy’da yaşamış Yunan tarihçisi Herodot’un en eski elyazması, Herodot’un yaşadığı ve yazdığı zamandan 1000 yıldan fazla yıl sonrasına aittir.

Üçüncüsü, kadim belgeleri kopyalama işlemi kusursuz olmasa da, yukarıda açıkladığım gibi, aslında oldukça güvenilirdir. Ayrıca, çağdaş araştırmacılar bu süreci anladıkları için ve Yeni Antlaşma’nın bu kadar çok metni olduğu için akademisyenler yazman hatalarını ve değişimleri yüksek bir olabilirlik ölçüsünde belirleyebilmektedir. 

Selin Teyze, başkalarının kendisine ait orijinal tarifin nüshalarından sadece üç tanesini toplayabilseydi zor durumda kalırdı, değil mi? Hangisi daha ideal, orijinal tarifini doğru bir şekilde yeniden oluşturabilecekleri üç nüsha mı, yoksa yirmi altı nüsha mı?

Son olarak, metin eleştirmenlerinin bulguları ancak imanımızı güçlendirebilir. Son yıllarda İncil’in binlerce elyazması ışığa çıkarılmıştır. Bunların bazıları sadece Mısır’ın çöl kumları arasında bulunan papirüs parçalarıdır, bazıları ise çok eski manastırlarda uzun yıllar boyunca korunmuş iyi durumda olan elyazmalarıdır. Çevirmenler metin eleştirisi yöntemlerini kullanarak bu elyazmalarından orijinal Yeni Antlaşma’nın muhtemel bir okumasını ortaya çıkarabilmişlerdir. Bu araştırma alanında şöyle sorulara yanıt aranır: ‘Yeni Antlaşma orijinal Grekçe metni dürüst ve doğru bir şekilde yansıtıyor mu?’ ‘Elyazmalarında neden uyuşmazlıklar var? Bu farklılıkların nasıl ve neden ortaya çıktığına karar verebilir miyiz?’ ve ‘Yeni Antlaşma’nın hangi çevirisi daha büyük bir ağırlığa sahiptir? 18 question mark in blue 45Değerlendirme kriterleri nelerdir?’ Bunlar bazılarımızın İncil ile ilgili olarak sorduğumuz sorular olmayabilir ama araştırmacılar bu soruları soruyor ve cevaplıyor. İyi haber Tanrı’nın sağlayışı sayesinde İncil’in çok sayıda elyazmasına erişimimizin mümkün olmasıdır. Araştırmacılar Yeni Antlaşma’nın, o yaşta bütün belgelerden daha iyi korunmuş olmadığı konusunda fikir birliğindedir.

İncil hakkında başka neyi işitmemiz iyidir? Metin sadece muazzam sayıda elyazması aracılığıyla korunmuş değil, aynı zamanda muazzam bir kalitede korunmuştur. Çeşitli elyazmaları kayda değer bir ölçüde fikir birliğine sahip. Mevcut farklılıklar, çoğunlukla yazım hataları, söz dizimi ve benzeri küçük meselelerle ilgilidir. Geriye kalanların çoğunluğu ise, elyazmalarının birbirleriyle kıyaslanmasıyla çözülebilir.

İNCİL HAKKINDA NEYİ BİLMEMİZ GEREKİYOR?

Elyazması kanıtları gözden geçirildiğinde, orijinal İncil’in kaybolmuş ve sonsuza dek yok olması bir yana, eleştirel bir şekilde yeniden oluşturulan Grekçe Yeni Antlaşma’nın Tanrı’nın Müjdeciler ve Elçilerin elleriyle yazılmasını sağladığı İncil’in asıl sözlerinden çok az düzeyde bir farklılığa sahip olduğu çıkarımı güvenle yapılabilir. 

Metin eleştirisi karmaşık ve zor bir disiplindir ve pek azımız böyle bir işe girişiriz. Ancak araştırmayı yapanların çıkarımlarını okuyabiliriz. Peki, çalışmaları tamamlandı mı? Hayır, tamamlanmadı. Grekçe olarak kiliselerde okunmak üzere hazırlanmış kitapların (toplam 2.135 adet) incelenmesine daha yeni başlandı sayılır. Çok sayıda ufak tefek elyazması üzerinde hala çalışma yapılması gerekiyor. İlk kilise Babalarının Kutsal Yazılar’dan alıntıları da büyük dikkat gerektiriyor. Fakat bizleri şaşırtması ve İsa’ya gerçekten inanan kişiler olmaya yöneltmesi gereken şey günümüzde elimizde olan İncil’in güvenilir olmasıdır. 19 image11761 injil incil nt new testament 45İster, Grekçe metni, ister İngilizce, hangi çeviriyi okumayı seçersek seçelim- Türkçe, Rusça veya İspanyolca- harika bir gerçeği okuduğumuzdan emin olabiliriz. Okuduklarımız uzun zaman önce Yeni Antlaşma yazarları tarafından yazılmış olan sözlerden gerçek anlamda farklı değildir! Orijinal İncil elyazmalarının ne dediğini bilebilir miyiz? Evet, büyük bir güvenle söyleyebiliriz!

İNCİL'İN DOĞRULUĞUNU KONTROL ETME YÖNTEMLERİ KONUSUNDA EKSİĞİMİZ YOK!

Bundan yukarıda kısaca bahsettim ama Yeni Antlaşma elyazmalarının doğruluğunu kontrol etmenin yollarından biri ilk kilise Babalarının alıntılarını incelemektir. Bunlar “kilise babalarının alıntıları” olarak bilinir. Orijinal İncil’i yeniden oluşturmak için kullanılan kadim, Kutsal Kitap dışı kaynaklardandır. Matbaa ortaya çıkmadan önce, ilk dönem Hıristiyan çağında yaşamış kilise babaları, mektuplarını, vaaz notlarını, yorumlarını ve kitaplarını elle yazarlardı. Elyazmalarında İncil’in orijinal metni ve en eski nüshalarından pek çok alıntı vardır. Bazıları Yeni Antlaşma yazarlarının kendi el yazılarıyla imzalarını veya çok çok eski nüshalarını görmüşlerdir. Bazıları ise, Kutsal Yazılar’ın büyük kısımlarının nüshalarını kişisel olarak el yazısıyla yazarak çıkarmıştır. Bu yazılar orijinal metni doğrulamaya yardımcı olmaktadır.


20 image6592 church father 45Bütün bunlar arasında beni büyüleyen şey ne biliyor musunuz? Yeni Antlaşma’yla ilgili metin eleştirisi konusunda çalışmalarıyla tanınan Bruce Metzger’e kulak verelim. Muazzam bir gerçeği not ediyor, “Yeni Antlaşma metni hakkında bilgimizin bütün diğer kaynakları yok edilse, [kilise babalarından alıntılar] Yeni Antlaşma’nın tümünün yeniden oluşturulması için pratikte yeterli olacaktır.” (4) Akademisyen ve Kanada Vancouver’da Regent College’da öğretim üyesi ve Avustralya Macquries Üniversitesi’nde Kadim Tarih bölümünde misafir öğretim görevlisi Paul Barnett aynı görüşü paylaşıyor. Diyor ki, “Kutsal Yazılar ilk dönem Hıristiyan yazınında patlama yaşanmasına neden olmuştur, bu Hıristiyan yazını Kutsal Yazılar’dan uzun uzun alıntılar yapmış ve aslında bunları korumuştur.” (5)

Bu nedenle metin eleştirisi konusunda en önde gelen yirminci yüzyıl yazarlarından biri olan Sir Frederic Kenyon’un şu sonuca varması şaşırtıcı değildir:

“Orijinal oluşum ve günümüze kalmış en eski kanıtlar arasında geçen süre, o kadar kısa ki bu süre göz ardı edilebilir ve Kutsal Yazılar’ın elimize sağlam bir şekilde ulaştığına ilişkin kuşkunun artık ortadan kaldırılması gerekmektedir. Yeni Antlaşma kitaplarının hem gerçekliği hem de genel dürüstlüğü artık nihai olarak kurulmuş sayılabilir.” (6)

ŞU ANA KADAR NE ÖĞRENDİK?

Bu yazıda, tarihçilerin ve metin eleştirmenlerinin herhangi bir kadim metnin tarihsel doğruluğunu belirlemek için kullandıkları üç teste bakıyoruz.

1) Bibliyografi testi

2) İçsel test ve

3) Metnin ve diğer kanıtların dışsal incelemesi.

21 image11554 research study investigate 45Elimizdeki tarihsel belge İncil’dir ve birinci testi, yani bibliyografi testini tamamladık. İncil’in güvenilirliği hakkında ne öğrendik? Şöyle sıralayabiliriz:

1) Yeni Antlaşma belgelerinin, kıyaslanabilir başka belgelere göre çok daha fazla nüshası vardır.

2) Elyazmaları, başka tüm kadim metinlere göre orijinallerine zaman açısından çok daha yakındır,

3) Elyazmaları tutarlıdır. Büyük veya önemli değişimler yoktur. Ayrıca, farklılıklardan hiçbiri Hıristiyan inancının tarihini veya doktrinini değiştirmemektedir.

“Henüz inanmamı sağlamadınız!” Birçok insan hala böyle söylüyor. Böyle bir cevap mantıklı düşünen her insanın şu soruyu sormasına neden olur “İncil kadar iyi bir şekilde doğrulanmış bir belgeye karşı neden bu kadar büyük bir şüphe var?” Nedenlerden biri, İncil’in güvenilir olmadığına dair modern seküler düşünce tarafından birçok insanın beyninin yıkanmış olmasıdır. Aynı kişiler eski tarihe ait başka karakterlerin inanılırlığını, çok daha az kanıta dayanarak, kabul ediyorlar ama İsa’nın söyledikleri ve yaptıklarına dair tarihsel kayıtlara inanmıyorlar. Peki neden? Bu akılla değil, yürekle ilgili bir mesele. Nihai olarak Tanrı’nın arzu ettiği şeyi yapma konusunda istekliliğimize bağlı- bedeli ne olursa olsun ve bizi nereye götürürse götürsün. Tanrı’ya itaat etme konusunda dürüst bir arzu, İncil’in gerçeklerini kucaklamaya yöneltecektir. İsa böyle söyledi. “Eğer bir kimse Tanrı'nın isteğini yerine getirmek istiyorsa, bu öğretinin Tanrı'dan mı olduğunu, yoksa kendiliğimden mi konuştuğumu bilecektir.” (Yuhanna 7:17, İncil)

İsa’nın bu sözlerinde gördüğüm şey ne? Tanrı’nın yüreğimin kapısını çaldığını görüyorum. Bizlere kendi gerçeği hakkında her insanın erişebileceği kanıtlar vermiş olmasında Tanrı’nın iyiliğini görüyorum. Siz de bu gerçeklere erişebilirsiniz. Bunun için büyük bir eğitim almaya gerek yok. Gerekli olanlar, bir İncil, dürüst bir yürek ve Tanrı’ya itaat etmeye istekli olmak. Tanrı’ya şükürler olsun, metin eleştirisi hakkında uzmanlık gerektirmiyor!

22 image10976 jesus miracle hand light heal 45Bazı insanlar, Yeni Antlaşma kayıtlarından, belgelerin güvenilir olmaması nedeniyle kuşku duyuyor değiller. Yeni Antlaşma kayıtlarında mucizeler olduğu ve mucizelere inanmaya istekli olmadıkları için kuşku duyuyorlar. İncil’i okuduysanız, İsa’yla ilgili anlatıların, modern insanın olanaksız olduğunu öğrendiği şeylerle dolu olduğunu bilirsiniz. Bu nedenle, bu kuşkucular, anlatılanların gerçekten olanların kelimesi kelimesi anlatımı olamayacağını söylüyorlar. Mucizelerin bilimsel yasaları ihlal ettiğini ve bu nedenle modern insan için kabul edilemez olduklarını savunuyorlar.

Öte yandan, Kutsal Yazılar, başından sonuna kadar, mucizevî hikâyelerle doludur. Nitekim mucizelere inanmanın temeli Tanrı’ya ilişkin Kutsal Kitap’a dayanan anlatıya dayanıyor. Kutsal Kitap’ın ilk ayeti zaten konuyu belirliyor. Şöyle diyor, “Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.” (Yaratılış 1:1). Bu ayet olduğu gibi kabul edildiğinde, o zaman, başlangıçta başı ve sonu olmayan kişisel bir Tanrı’nın evreni yarattığı görülebilir, bu durumda, gerisi sorun olmamalı değil mi? Tanrı’nın bunu yapmaya kudreti varsa, o zaman İsa’nın bir bakireden doğması, İsa’nın cüzamlıları iyileştirmesi, körlerin görmesini sağlaması ve Kutsal Kitap’taki diğer mucizeler, sadece mümkün değil, aynı zamanda beklenen şeyler oluyor. 

Tabii insan Tanrı’ya inanmıyorsa, mucizevî olanı kabul etmez. Fakat bunun olabileceğini kabul edenler için, hiç de saçma değil. Elçi Pavlus’un bir zamanlar inanmayan bir krala söylediği gibi, “Sizler, Tanrı'nın ölüleri diriltmesini neden 'inanılmaz' görüyorsunuz?” (Elçilerin İşleri 26:8, İncil). Bu nedenle bu önemli sorunun arkasında, Tanrı’nın var olup olmamasına ilişkin bildik soru yatmaktadır. Çünkü şayet Tanrı varsa, o zaman, mucizeler kesinlikle olabilir. Nitekim “Mucizeler nasıl mümkün olabilir?” sorusunun doğası Tanrı’nın var olduğunu varsayar. Neden mi? Mucize Tanrı’nın işidir.


23 people brazilian thinker with glasses 45Söylediğim gibi, bazıları Yeni Antlaşma kayıtlarından bu belgeler güvenilir olmadığı için kuşku duyuyor değiller. Kuşku duyuyorlar çünkü mucizelere inanmakta zorlanıyorlar.

Başkaları ise, İncil’de inançlarıyla çelişen bir şey buluyorlar. Kendi dinleri İncil yazıldıktan sonra kurulduğu için, inançlarını haklı çıkarabilmek için İncil’i gözden düşürmeleri gerekir. Mormonluk böyle yapar. Tanrı hakkında dinlerinin öğrettiğine inanmak için Hıristiyanlıktan sonra gelen her dinin aynı şeyi yapması gerekir. 

DÜŞÜNÜN BİR KERE

Şayet Tanrı, İncil’in son sayfasında söylediği gibi, konuşmaya son verdiyse, o zaman göklerden yeni bir açıklamasını beklememeliyiz, öyle değil mi? İncil’in gelecekle ilgili peygamberliklerle dolu bu son bölümünde, insanlığın nihai sonu ve artık zamanın olmadığı sonsuz durum hakkında okuyoruz. Tanrı bu noktada bizlere, bizimle iletişimine son ‘noktayı’ koyduğunu söylüyor. Konuştu. İnsana vahyini tamamladı. Konuşması sona erdiğinde, Tanrı artık eklenecek bir şey olmadığını söyledi. Ayrıca, başka bir şey eklenmemesi konusunda uyardı. Tanrı’nın söylediklerine ekleme yapamayız- Tanrı’yla aramızı bozmadan böyle bir ekleme yapamayız. İncil’deki son iki ayete kulak verelim:

“Bu kitaptaki peygamberlik sözlerini duyan herkesi uyarıyorum! Her kim bu sözlere bir şey katarsa, Tanrı da bu kitapta yazılı belaları ona katacaktır. Her kim bu peygamberlik kitabının sözlerinden bir şey çıkarırsa, Tanrı da bu kitapta yazılı yaşam ağacından ve kutsal kentten ona düşen payı çıkaracaktır.” (Vahiy 22:18-19, İncil)

Birçok insan İncil’de inanmakta zorluk çektikleri bir şey bulurlar ve bu nedenle İncil’i kabul etmezler. Fakat bu anlamlı değil, öyle değil mi? Bir şeyin anlaşılması zor olması, doğru olmadığı anlamına gelmez. İncil’in belge olarak güvenilir olmadığına ilişkin sav, İsa hakkındaki gerçekle yüzleşmemenin elverişli bir yolundan başka bir şey değil. Gerçek şu ki, İsa Mesih’in Yeni Antlaşma’daki resmine güvenilebilir.

24 image11762 parachute 45Daha önce kanıtları tarafsız ve adil bir şekilde değerlendirip değerlendirmeyeceğinizi sormuştum. Bunu sorarken birçok insanın kanıtlara, doğru olmayacağı varsayımıyla yaklaştığını biliyordum. Hangi kanıtla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar inançlarına bağlı kalıyorlar. Öyle olmayalım. Zihinlerimiz paraşüt gibidir. En iyi, açık olduklarında çalışırlar! Umudum ve duam, kanıtların değerlendirilmesinde önyargısız olmanız.

BİLGİDEN DAHA FAZLASI GEREKLİ

Yeni Antlaşma seküler iddialar ortaya koyan seküler bir belge değil, bu dünyanın ötesine dair, doğaüstü iddialar ileri süren dinsel bir belgedir. Bu da, güvenilirliği ve orijinaline bağlılığını nihai olarak bir inanç meselesi yapar. İncil’in güvenilir olup olmaması akademik bir şekilde belirlenebilir. Yani, İncil’e uyguladığımız testler objektiftir. Herhangi bir kadim belgenin tarihsel doğruluğunu saptamak için kullanılan testlerin aynısıdır. Elde edilen sonuçlar, testi yapanların ruhsal inançlarıyla tamamıyla ilgisizdir. Öte yandan, sonuçlar laboratuardan çıktığı anda inanç gereklidir. Gerçeği kabul etmeye zorlayan ve destekleyen birçok kanıta dayanan iman, ama yine de iman.

“İman olmadan Tanrı'yı hoşnut etmek olanaksızdır. Tanrı'ya yaklaşan, O'nun var olduğuna ve kendisini arayanları ödüllendireceğine iman etmelidir.” (İbraniler 11:6, İncil)

Bu anlaşılır, değil mi? Tanrı, sözlerinin ve vaatlerinin gerçekliğinden kuşku duyan kişilerden memnun olamaz. Tanrı’ya iman veya güven keyfi bir mesele değildir. Çocuklarımızdan, eşlerimizden veya arkadaşlarımızdan istediğimiz aynı şeydir. Bir kadının kocasından ve bir adamın karısından memnun olabilmesi için önce birbirlerine güvenmeleri gerekir. Güvensizlik ve kıskançlığın olduğu bir evde olsa olsa uyumsuzluk ve mutsuzluk olur.

25 image11341 bible manuscript document 45Aynı şekilde, Tanrı’yı, ancak, Kutsal Yazılar’da kendisi hakkında açıkladıklarına inandığımız zaman memnun edebiliriz. Öte yandan bu sadece bir iman meselesi değildir. Yakın Doğu çalışmaları, metin eleştirisi ve arkeoloji konularında dünya çapındaki akademisyenler yaşamlarını ve değerli entelektüel becerilerini, İncil metinlerinin ve bunların çağımıza kadar aktarımının doğruluğunu araştırmaya adamışlardır. Bu kişilerin araştırmaları toplu olarak, olayların Yeni Antlaşma’daki anlatımının gerçeğe bağlılığı, doğruluğu ve güvenilirliği konusunda etkileyici bir kanıtlar bütünü oluşturmuştur. Araştırmaları sonucunda İncil’in bibliyografi testini geçtiğine ve bütün kadim yazın içinde en yüksek notun verilmesi gerektiğini ortaya koydular!

“İncil’e henüz ‘pekiyi’ vermeye hazır değilim” diyorsunuz. Tamam. Dediğim gibi, benim tek ricam, okurken zihninizin açık olması. İncil’i, doğruluğunu saptamak için kullanılan son iki teste tabii tutmadık henüz. Ama bir şeyi bilmelisiniz. Yazının sonuna gelene kadar İncil’in güvenilirliğini hala sorgulamakta kararlı iseniz, yapmanız gereken başka bir şey var. Bu seçmeli bir şey değil. Dünyadaki her kadim yazının güvenilirliğini de sorgulamanız gerekir! İlke olarak, Yeni Antlaşma’yı bir kenara atmak, kadim tarihimizi bir kenara atmaktır. Bu da bence düşünen hiçbir insanın yapamayacağı bir şeydir.


II. İÇSEL TEST

26 image6578 manuscript examine 45Tarihçilerin ve metin eleştirmenlerinin, herhangi bir kadim kitabın gerçekliğini test etmek için kullandıkları ikinci test içsel testtir. Kadim bir belgenin yazarının ne gibi iddiaları ortaya koyduğunu bilmek isteriz. Bu dokümanın yazarının bu konuda ne dediğini keşfetme hakkımız var. Örneğin, ben şu anda bu yazıyı yazıyorum. Tanrı Sözü değil, her sözün, her satırın Tanrı tarafından esinlendiğini de iddia etmiyorum. Peki, ama en sonda sıra dışı bir telif hakkı cümlesi eklesem? Bu cümle şöyle dese, “Bu yazı, Tanrı’nın Yeryüzündeki Tüm İnsanlara Mesajıdır”. Ortaya böyle bir iddia atsam, okuyucu bu iddiayı araştırma hakkına sahip olurdu. Biz de İncil’le aynı şeyi yapabiliriz.

Birinci olarak, yani bibliyografik testi uygulayarak İncil’in orijinal yazarlarının ne yazdığını belirleyebiliriz, fakat “Gerçeği mi söylüyorlardı?” sorusu hala geçerlidir. İçsel test bu soruya cevap vermeye çalışır. Belgelerin yazarlarının, Barnabas İncil’inde bulunan çelişkiler veya bilinen olgu hatalarıyla kendi kendilerini diskalifiye edip etmediklerini araştırıyoruz. Uydurma, yalan veya efsaneye yer veriyor mu? İncil’i incelediğimizde olayların gerçekleştiği kuşakla aynı zamanda yazıldığını ve bu belgelerin bahsettiği insanlar arasında dolaşımda olduğunu görüyoruz.

İncil’in yazarlarının çoğu İsa’nın görgü tanıklarıydı. Yahuda İskaryot, İsa’yı ele verdikten sonra, onun yerini alması için başka biri seçildi. Bu kişinin elçi olabilmesi için belirli bir koşulu yerine getirmesi gerekiyordu. Bu koşul neydi? “Nitekim Mezmurlar Kitabı'nda şöyle yazılmıştır" dedi Petrus. “Onun konutu ıssız kalsın, içinde oturan olmasın. Ve, 'Onun görevini bir başkası üstlensin.' Buna göre, Yahya'nın vaftiz döneminden başlayarak Rab İsa'nın aramızdan yukarı alındığı güne değin bizimle birlikte geçirdiği bütün süre boyunca yanımızda bulunan adamlardan birinin, İsa'nın dirilişine tanıklık etmek üzere bize katılması gerekir.” (Elçilerin İşleri 1:20-22, İncil)

27 image11020 jesus resurrection dark yellow 45Bu kişinin İsa’yı daha başından beri takip eden ve ölümden dirilişine ve kırk gün sonra göğe yükselişine görgü tanığı olan birisi olması gerekiyordu. İncil’in belirli kısımlarını yazma konusunda esin alanlara gelince, bunlar İsa’yı görmüşlerdi, O’nun hakkında bilgi sahibiydiler ve çoğu İsa’nın takipçilerindendi. Şöyle dediler:

“Yaşam Sözü'yle ilgili olarak başlangıçtan beri var olanı, işittiğimizi, gözlerimizle gördüğümüzü, seyredip ellerimizle dokunduğumuzu duyuruyoruz. Yaşam açıkça göründü, O'nu gördük ve O'na tanıklık ediyoruz… Evet, sizin de bizlerle paydaşlığınız olsun diye gördüğümüzü, işittiğimizi size duyuruyoruz.” (1.Yuhanna 1:1-3, İncil)

Bu elçiler İsa’nın yaşamı hakkında oldukça doğru bir görgü tanıklığı raporu sundular. Yazarlar görgü tanığı olmadığı zamanlarda bile, yazdıklarının uydurma olmadığını ortaya koydular. Bunlar İsa hakkında titizlikle araştırılmış anlatılardı. Ayrıca, aşağıdaki tarihlerden de görebileceğiniz gibi İsa hakkında efsane veya yalan yanlış bilgilerin yayılmasına fırsat verecek kadar zaman geçmemişti. Tarihsel hataları veya açık seçik yanlışlara karşı çıkacak kadar görgü tanığı hala yaşamaktaydı. Ama kimse karşı çıkmadı.

İsa hakkındaki orijinal anlatılar, görgü tanıkları öldükten sonra yazılmış olsaydı, kimse bunların doğruluğunu kontrol edemezdi. Fakat Yeni Antlaşma anlatıları, elçiler hala yaşarken yazılmış olsaydı, o zaman gerçeklikleri kanıtlanabilirdi. Örneğin, İsa’nın ilk öğrencilerinden olan Elçi Petrus kendisinin adı kullanılarak bir sahtekârlık yapıldığını söyleyebilirdi, “Bunu ben yazmadım ki!” İncil’de kaydedilmiş olan olayların yaşandığı dönemde yaşamış kişiler İncil’deki anlatılara karşı çıkabilirlerdi. Ama kimse karşı çıkmadı. Müjde’yle çelişen yazılar yok. “Bir dakika,” diye sorabilirsiniz, “Peki ya Barnabas İncil’i? Bu İncil İslam’ın öğretilerini destekliyor!” Bu sahte yazı konusunda görüşlerimi daha sonra paylaşacağım.

YENİ ANTLAŞMA NE ZAMAN YAZILDI?

28 image11763 cool text injil equals new testament  45 xxxYeni Antlaşma İ.S. 100 yıllarında neredeyse eksiksiz halini almıştı. Yazıların önemli bir kısmı birinci yüzyılın sonuna gelinmeden yirmi veya kırk yıl kadar önce zaten mevcuttu. Modern Kutsal Kitap akademisyenleri dört Müjde’yi şöyle tarihlendirir: Markos, İ.S. 65; Luka, İ.S. 80-85; Matta, İ.S. 85-90; ve Yuhanna, İ.S. 90-100. İncil’in geri kalan bölümleri, gerek içsel, gerekse dışsal kanıtlara dayanarak, İ.S. 48 ve İ.S. 64 yılları arasında yazıldığı ve yaygın bir şekilde dolaşımda olduğu şeklinde tarihlendirilebilir.

Günümüzde İsa’nın İ.S. 30 yıllarında çarmıha gerilmiş olduğu genel kabul görür. Buna göre, Yeni Antlaşma yazılarının büyük çoğunluğunun, ki buna İsa’nın yaşamıyla ilgili İncil anlatıları da dahildir, İsa’yı tanıyan insanlar hala hayattayken yazılmış olduğu görülür. Yazarların çoğu İsa’nın söylediklerine ve yaptıklarına görgü tanığıdır. Birinci yüzyılda beklenen yaşam süresi daha kısa olsa da, Elçi Yuhanna gibi, Tanrı’nın Yuhanna’ya Müjdesi’ni yazmak için esin verdiği sırada hayatta olan bazı görgü tanıkları bulunurdu. Eminim eski zamanlara ait tarihsel yazıların güvenilirliği ve doğruluğunun değerlendirilmesinde, sorulacak en önemli sorulardan birinin, “Yazılar, olaylardan ne kadar süre sonra kaydedilmiştir?” sorusu olduğunu hatırlarsınız. Diğer eski belgelere göre, İncil’deki olayların yaşanması ve kaydedilmesi arasında geçen zamanın oldukça kısa olduğunu öğrendik.


29 eyewitnesses2 temp5 45Bunu bilmemiz neden önemli? Görgü tanıklarının olaya hem coğrafi hem de kronolojik yakınlığı gerçeği söyleme becerileriyle yakından ilişkilidir. Yeni Antlaşma yazarları İsa’nın yaşamı hakkındaki anlatılarını, İsa yaşadıktan yüzlerce yıl sonra mı yazdılar? Hayır. İsa’yla aynı coğrafi bölgede mi yaşıyorlardı? Evet. Yeni Antlaşma yazarları görgü tanıkları mıydı yoksa, İsa’nın yaşamı öğretişlerinin görgü tanıklarının anlattıklarını mı anlattılar? Evet, görgü tanıklarıydılar. Yeni Antlaşma’nın esin almış yazarları görgü tanıkları olduklarını ya da İncil’de açıklanan olayların görgü tanıklarıyla görüştüklerini ileri sürdüler.

“Sayın Teofilos, Birçok kişi aramızda olup bitenlerin tarihçesini yazmaya girişti. Nitekim başlangıçtan beri bu olayların görgü tanığı ve Tanrı sözünün hizmetkârı olanlar bunları bize ilettiler. Ben de bütün bu olayları ta başından özenle araştırmış biri olarak bunları sana sırasıyla yazmayı uygun gördüm.” (Luka 1:1-3, İncil)

“Rabbimiz İsa Mesih'in kudretini ve gelişini size bildirirken uydurma masallara başvurmadık. O'nun görkemini gözlerimizle gördük.” (2.Petrus 1:16, İncil)

“Evet, sizin de bizlerle paydaşlığınız olsun diye gördüğümüzü, işittiğimizi size duyuruyoruz.” (1.Yuhanna 1:3, İncil)

“Bunu gören adam tanıklık etmiştir ve tanıklığı doğrudur. Doğruyu söylediğini bilir. Siz de iman edesiniz diye tanıklık etmiştir.” (Yuhanna 19:35, İncil). Bunlar Elçi Yuhanna’nın sözleri. Mütevazi ve alçakgönüllü bir adam olarak kendisinden üçüncü şahıs olarak bahsetmeye alışkındı. Bu elçi İsa’nın çarmıha gerilmesi sırasında oradaydı. İsa’ya yapılanlara tanıklık etti ve olayı sadece kendisi için veya arkadaşlarının özel kullanımı için yazmadı, hepimiz için yazdı. Ne amaçla? “İsa, öğrencilerinin önünde, bu kitapta yazılı olmayan başka birçok doğaüstü belirti gerçekleştirdi. Ne var ki yazılanlar, İsa'nın, Tanrı'nın Oğlu Mesih olduğuna iman edesiniz ve iman ederek O'nun adıyla yaşama kavuşasınız diye yazılmıştır.” (Yuhanna 20:30-31, İncil)

30 image11764 tiberius 45İncil’e içsel testi uyguladığımızda, Yeni Antlaşma belgelerinin, Yeruşalim’in İ.S. 70 yılında yıkımı öncesine ait birçok bilgi sergilediğini görüyoruz. Belgeler, o döneme ait eksiksiz özel isimler, tarihler, kültürel ayrıntılar, gelenekler ve adetlerle ilgili bilgilerle doludur. Örneğin, aşağıdaki tarihsel olarak doğru bir bölümdür:

“Sezar Tiberius'un egemenliğinin on beşinci yılıydı. Yahudiye'de Pontius Pilatus valilik yapıyordu. Celile'yi Hirodes, İtureya ve Trahonitis bölgesini Hirodes'in kardeşi Filipus, Avilini'yi Lisanias yönetiyordu. Hanan ile Kayafa başkâhinlik ediyorlardı. Bu sırada Tanrı çölde bulunan Zekeriya oğlu Yahya'ya seslendi.” (Luka 3:1-2, İncil)

Ayrıca İncil’de yersiz bilgiler de bulunmaz, yani o zamana ait olmayan kişi veya olay bilgisi yoktur. Tarihlerin belirlenmesi veya Barnabas İncil’inde gördüğümüz gibi olay, koşul veya geleneklerin belirlenmesinde hatalar yoktur. Yeni Antlaşma yazarlarının, olaylara tanık olmuş, birinci yüzyılda yaşamış Yahudiler gibi göründükleri kesindir.

İçsel testi İncil’e uyguladığımızda nasıl bir sonuca varabiliriz? İncil’in olayların gerçekleştiği koşullarda yazıldığı kesin olarak söylenebilir. İncil bu belgelerin bahsettiği insanlar arasında dolaşımdaydı. Hayatta oldukları için yazılanları inkâr edebilirlerdi. Yeni Antlaşma yazıldığında hem birinci hem de ikinci kuşak görgü tanıkları hayattaydılar!

“Bir dakika,” diyebilirsiniz, “Ben, yazarların sadece istedikleri gibi hikâyeler ve sözler uydurduklarına inanıyorum. Yalan söylediklerini söylememe engel olacak bir şey var mı?” 

31 image11094 magnifying glass 451) Görgü tanıkları bu gibi uydurmalara izin vermezdi. Sözde “tarihsel kurgunun parçalarının” yazarları, nasıl olur da, görgü tanıklarının karşı çıkışlarına takılmadan geçebilmeyi bekleyebilirlerdi? Görgü tanıkları, hayali anlatılara karşı kontrol mekanizması oluştururlar, gelişen geleneği denetleyebilir ve İsa’nın hizmetiyle ilgili kuşkulu ifadeleri inceleyebilirlerdi. Öğrenciler ve görgü tanıkları vardı. Elçi Pavlus şöyle yazıyor, “Aldığım bilgiyi size öncelikle ilettim: Kutsal Yazılar uyarınca Mesih günahlarımıza karşılık öldü, gömüldü ve Kutsal Yazılar uyarınca üçüncü gün ölümden dirildi. Kefas'a, sonra Onikiler'e göründü. Daha sonra da beş yüzden çok kardeşe aynı anda göründü. Bunların çoğu hala yaşıyor, bazılarıysa öldüler.” (1.Korintliler 15:3-6, İncil)

“Bunların çoğu hala yaşıyor…” Yani, İsa’nın gerçekten de ölümden dirilip dirilmediğini kontrol etmek için onlara başvurulabilir. Dirilişinin gerçekliği konusunda, O’nu gören, hayattayken O’na yakın olan ve O’nu izleyen beş yüz kişiden daha belirleyici ne gibi bir sav olabilir? Beş yüz kişinin tanıklığı dirilişini kanıtlayamazsa, hiçbir tanık çoğunluğu yeterli olamaz. Bu beş yüz kişi aldatılmış mıydı? Hayır, bunlar görgü tanıklarıydı. Ayrıca, ilk kilise, dünyanın uzak ve karanlık bir köşesinde soyutlanmış değildi. Roma İmparatorluğu’nun büyük şehirlerinde toplum içinde görünürlüğü apaçık ortadaydı!

Ayrıca uğraşmaları gerekenler sadece dost görgü tanıkları değildi. Doğru olmayan bilgilerle ve özellikle gerçeklerin çarpıtılmasıyla her şeyi tehlikeye atamazlardı. İsa Mesih’in yaşamının temel gerçeklerini bilen birçok düşman görgü tanığı bunları hemen açığa çıkarırdı. 


32 conversation47 45 textİncil’de İsa’nın yaşamı, ölümü, gömülmesi ve dirilişi hakkındaki anlatılar sıra dışı ve mucizevî anlatılardır. Bunlar gerçekten olmamış olaylar olsaydı, insanların bunu fark edeceklerini ve yazılar halk arasında ilk olarak dolaşmaya başladığı zaman bunları karalayacak olmalarını varsaymak mümkündür. Ne de olsa, Müjde anlatılarını karalamakta çıkarları olan güçlü çağdaş güçler vardı, örneğin, Roma ve Yahudi yetkilileri. Müjde anlatılarını karalayabilecek olsalar da, bunu mutlaka yaparlardı. Örneğin, İsa gömüldükten sonra, Yahudi din önderleri Roma Valisi Pilatus’tan, İsa’nın bedenini gömebilecekleri güvenli bir mezar yeri istediler. İsa’nın dirilişi efsanesi yayılmasın diye, İsa’nın gömülü olduğu mezarın başında durmak üzere görevlendirilen Romalı askerler İsa’nın bedenini gösterebilirlerdi. Öyle yapmadılar. Yapamadılar. Neden? Meleğin söylediği gibi, “O burada yok; söylemiş olduğu gibi dirildi.”

“Ertesi gün başkâhinlerle Ferisiler Pilatus'un önünde toplanarak, "Efendimiz" dediler, "O aldatıcının, daha yaşarken, 'Ben öldükten üç gün sonra dirileceğim' dediğini hatırlıyoruz. Onun için buyruk ver de üçüncü güne dek mezarı güvenlik altına alsınlar. Yoksa öğrencileri gelir, cesedini çalar ve halka, 'Ölümden dirildi' derler. Son aldatmaca ilkinden beter olur."

Pilatus onlara, "Yanınıza asker alın, gidip mezarı dilediğiniz gibi güvenlik altına alın" dedi. Onlar da askerlerle birlikte gittiler, taşı mühürleyip mezarı güvenlik altına aldılar.

Şabat Günü'nü izleyen haftanın ilk günü, tan yeri ağarırken, Mecdelli Meryem ile öbür Meryem mezarı görmeye gittiler. Ansızın büyük bir deprem oldu. Rab'bin bir meleği gökten indi ve mezara gidip taşı bir yana yuvarlayarak üzerine oturdu. Görünüşü şimşek gibi, giysileri ise kar gibi bembeyazdı.

33 image4759 resurrection body 45Nöbetçiler korkudan titremeye başladılar, sonra ölü gibi yere yıkıldılar. Melek kadınlara şöyle seslendi: "Korkmayın! Çarmıha gerilen İsa'yı aradığınızı biliyorum. O burada yok; söylemiş olduğu gibi dirildi. Gelin, O'nun yattığı yeri görün. Çabuk gidin, öğrencilerine şöyle deyin: 'İsa ölümden dirildi. Sizden önce Celile'ye gidiyor, kendisini orada göreceksiniz.' İşte ben size söylemiş bulunuyorum."

Kadınlar korku ve büyük sevinç içinde hemen mezardan uzaklaştılar; koşarak İsa'nın öğrencilerine haber vermeye gittiler.” (Matta 27:62-66, 28:1-8)

İsa’yı ilk dönemde izleyenlerin vaazlarının güçlü noktalarından biri dinleyicilerinin bilgilerine güvenle başvurmuş olmalarıdır. Sadece, “O'nun görkemini gözlerimizle gördük” demekle kalmadılar, büyük bir inanmayan Yahudi kalabalığına “Ey İsrailliler, şu sözleri dinleyin: Bildiğiniz gibi Nasıralı İsa, Tanrı'nın, kendisi aracılığıyla aranızda yaptığı mucizeler, harikalar ve belirtilerle kimliği kanıtlanmış bir kişidir.” (Elçilerin İşleri 2:22) dediler. Yahudi halkı da – sadece İsa’ya inananlar değil – İsa’nın mucizelerinin görgü tanıklarıydı. Bunları çürütmek için yapabilecekleri veya söyleyebilecekleri hiçbir şey yoktu. İsa’nın ölümü, gömülmesi ve dirilişi anlatısı bütün mucizeler arasında en muhteşem mucizeydi. 

2) İlk dönem Hıristiyan kilisesi neden izlemesi bu kadar zor bir inanç yaratsın? Kendileri için durumu kesinlikle daha kolaylaştırabilirlerdi, örneğin, Roma İmparatoru’na kurban kesmeye izin vererek veya zor bölümleri anlaşılması daha kolay hale getirerek!

3) Güçlü sözlü gelenek, uydurmaya karşı koruma sağlar. İlk olarak, İsa’yla ilgili anlatıların hayali olduğu savı pek çok spekülasyon içerir. Elimizdeki kanıtları çürütmeleri gerekir ki, bu da çürütülmesi gereken çok fazla kanıt var demektir! Güçlü sözlü gelenek bu tür uydurmalara karşı belgeyi korur ve kilisenin güçlü bir sözlü geleneği vardı. İsa’nın sözlerinin bir yerlerde yazılı olduğu muhtemel olasılığını da göz önünde bulundurursak, daha bile güçlüdür. İnsan nasıl İsa’nın yeni sözlerini yaratıp bunlara inanılmasını sağlayabilir ki? Bu mümkün değildi. İsa’nın söylediklerine uymayan herhangi bir şey anında reddedilirdi.

34 image10206 prison sentence wages xxx 454) Müjde’deki olaylar, birilerinin değişiklik yapmasına olanak vermeyecek kadar iyi biliniyordu. Örneğin, II. Dünya Savaşı’nın yirmi veya otuz yıl sonrasında ne kadar kolayca hatırlandığını düşünün. Biri, o günlerle ilgili ciddi bir biçimde çarpıtılmış bilgiler verecek olsa, kimse buna inanmazdı. Ayrıca, Nelson Mandela’nın serbest bırakılmasını hatırlayın. Hapisten çıkmasından otuz yıl sonra, çok satan bir kitabın Nelson Mandela’nın aslında hapisten hiç çıkmadığını, serbest bırakılmadan önce hücresinde öldüğüyle ilgili tutarlı bir sunuş yaptığını düşünün. Çoğumuz kendisini kişisel olarak tanımasak da, kesinlikle karşı çıkanlara katılırdık. 

5) İlk dönem Hıristiyanlar, Hıristiyanlığın %100 doğru olmadığını bilerek, yaşamlarını sürdüremezlerdi. Böyle bir uydurma, kabul edilmek bir yana, İsa’yı izleyenleri bu ‘yeni’ Müjde’yi kabul edip aynı zamanda Akdeniz dünyasında Müjde’yi duyurarak hayatlarını tehlikeye atma konusunda nasıl motive edebilirdi? Yalan her zaman bencilce bir fayda sağlamak için söylenir. İsa’nın birinci yüzyıldaki takipçileri, Efendileri’nin beden almış Tanrı olduğunu iddia etmenin bir yararını görmediler. Dışlandılar, damgalandılar, eleştirildiler, reddedildiler, zulüm gördüler ve birçoğu şehit edildi. Onlardan nefret edildi, hor görüldüler, hapse atıldılar, çarmıha gerildiler, canlı canlı kaynar kazanlara atıldılar, başları kesildi, bağırsakları dışarı çıkarıldı ve bir ara aslanlara atıldılar. İnandıklarının ve vaaz ettiklerinin bir yalan olduğunu bildikleri halde bu şeylere katlanırlar mıydı? Sanmıyorum.

İsa’yı izleyenlerin baskı ve zulüm altında çözülmemelerini nasıl açıklayabiliriz? İsa hakkında anlatılarının bir uydurmadan ibaret olduğunu neden kabul etmediler? Çünkü vaaz ettikleri bildiri gerçekti. Öğrencilerin karakteri, onların böylesi bir komplonun bir parçası olmayacaklarına işaret ediyor. Bu dürüst, basit kadınlar ve erkekler arasında karşıt görüşlü kimse yoktu. Sinsi, gizlice işbirliği yapan yalancılar değillerdi. Sözleri ve yaptıkları samimiyetlerini kanıtladı. İnandıkları uğruna öldüler ve hiçbir şey şehit olmak kadar samimiyeti kanıtlayamaz!


35 image9909 face 45Ayrıca, bir yalan uğruna acı çekip ölerek İsa’nın öğrettiği her şeye karşı çıkmış olurlardı! İsa şöyle dedi, “'Evet'iniz evet, 'hayır'ınız hayır olsun.” (Matta 5:37). İsa kendisini izleyenlerin pak olmasını arzular. Diğer insanlar, herhangi bir yemin gerekmeden ‘evet’ veya ‘hayır’ımıza güvenebilmeliler. “Kutsal olan her şey üzerine çalmadığıma yemin ederim.” “Annemin mezarı üzerine yemin ederim ki gerçeği söylüyorum.” Şayet diğer insanlar bizim dürüstlüğümüzü biliyorlarsa bu gibi sözlerden kaçınabiliriz.

“Birbirinize karşı iyi yürekli, şefkatli olun. Tanrı sizi Mesih'te bağışladığı gibi, siz de birbirinizi bağışlayın. Bunun için, sevgili çocukları olarak Tanrı'yı örnek alın. Mesih bizi nasıl sevdiyse ve bizim için kendisini güzel kokulu bir sunu ve kurban olarak nasıl Tanrı'ya sunduysa, siz de öylece sevgi yolunda yürüyün.” (Efesliler 4:32, 5:1-2)

Bu denli yüksek sevgi ve ahlak standardı sunan bir ilahi kitabın yalancı, sahtekâr ve hilekâr insanlar tarafından oluşturulduğunu düşünebiliyor musunuz? Ben düşünemiyorum. Bu yönde herhangi bir kanıt yok. Sadece spekülasyon var. Yeni Antlaşma’nın yazarlarının yalan söylediğini kanıtlamak için yalan söylemedikleri yönünde bir kanıt bulunmadığı iddia edilir. Buna sessizliği kanıt olarak kullanan argüman denilebilir. Oysa bu son geçerli bir argüman değildir. Yalan söylediklerini ileri sürerek spekülasyon yapmak, kendi başına bir kanıt sayılamaz.

Şu ana kadar, kadim bir belgenin güvenilir olup olmadığını belirlemek için tarihçilerin ve metin eleştirmenlerinin kullandığı iyi bilinen üç testin ikisini ele aldık. Günümüzde elimizde olan İncil’in orijinal yazarların yazdıklarını ne ölçüde temsil ettiğinden ne kadar emin olabiliriz? Bibliyografi testi kısmında gördüğünüz gibi, İncil'in güvenilirliğinden eski zamanlara ait diğer yazılarla kıyaslanamayacak ölçüde emin olabiliriz.

36 image11766 cool text injil passes internal test 45İçsel test hangi soruyu soruyor? Belgede, güvenilirliğinden nesnel bir şekilde kuşku duymamıza neden olan bir şey var mı? Yanıt hayırdır. Yeni Antlaşma yazarlarının herhangi biri içinsahtekârlık veya hata kanıtı yoktur. Aksine, Yeni Antlaşma boyunca dikkatli, görgü tanıklarının anlatıları var. Anlaması zor olaylar olabilir ama daha önce söylediğim gibi, bu olayların gerçek olmadığı anlamına gelmez.

İçsel kanıt testi uygulandığında, Yeni Antlaşma’nın, olayların gerçekleştiği kuşakta yazıldığını görebiliriz. Bu belgelerin haklarında konuştuğu kişiler arasında dolaştırıldığını öğreniyoruz. İnsanlar hala yaşıyorlardı ve gerçek olmasalardı, bu anlatıları inkâr edebilirlerdi. Kimse İsa hakkındaki anlatıların efsane olduğunu iddia etmedi. İnanın bana, İsa’nın yaşamı, ölümü, gömülmesi ve dirilişi bir efsane değil! Ama benim kişisel olarak inandıklarımın ötesine gidin. Kanıtlara inanın. İncil’in yazarları tarafından gösterilen özen, yazdıklarının doğru olduğuna dair kişisel olarak ikna olmuş olmaları ve ortaya konulabilir hata veya çelişkinin olmaması Müjde yazarlarının ikinci testi geçtiğine işaret eder. Gerçekten, bütün Yeni Antlaşma yazarları ikinci testi geçer. Böylece İncil içsel testi geçmiştir.

İYİ HABER!

İncil, İsa ve Hıristiyanlık inancı hakkında güvenilir bir tarihsel kaynaktan daha fazlasıdır. Güvenilir tarih olmasının yanı sıra, İncil aynı zamanda güvenilir bir vahiydir. Tanrı’nın Ruhu, İncil’in yazarlarına esin verdi ve onlara rehberlik etti. “Öncelikle şunu bilin ki, Kutsal Yazılar'daki hiçbir peygamberlik sözü kimsenin özel yorumu değildir. Çünkü hiçbir peygamberlik sözü insan isteğinden kaynaklanmadı. Kutsal Ruh tarafından yöneltilen insanlar Tanrı'nın sözlerini ilettiler.” (2. Petrus 1:20-21). Bunun anlamı, Markos İncili’nde İsa’yla ilgili resmin sadece tarihsel olarak güvenilir olmakla kalmamasıdır. 37 image10942 look up wonder 45Bu aynı zamanda Tanrı’nın, İsa’nın gerçekte kim olduğunu anlamamıza yardımcı olmasının bir yoludur. Yıllar süren kişisel araştırmadan sonra, İncil kitaplarının gerçekten de İsa hakkında tarihsel kayıtlar olarak da, ilahi vahyin güvenilir yüzleri olarak da güvenilir olduklarına ikna oldum. İncil’i ciddi olarak çalışmaya başladığınızda bunu kendiniz de fark etmeye başlayacaksınız.

“İncil’i incelemeyeceğim çünkü hala efsanelerle dolu olduğuna inanıyorum,” diyeceksiniz. Bunu söylemenize üzüldüm ama hiç şaşırmadım. İncil’in değiştirildiğine inanarak yetişmiş birinin veya İncil’i küçümseyen bir üniversite profesörünün öğretimi altında yetişmiş birinin kafasının İncil konusunda karışmasını anlayabilirim. O zaman şöyle yapalım. Barnabas İncili’ni tartışmadan önce, ki bu kitap konusunda kafanızın hiç karışmaması gerekir, efsaneler hakkında düşünmek için biraz zaman ayıralım. İncil’in efsaneler içermediği sonucuna varabilmemizin nedenlerini ve bu yönde argümanları inceleyelim.

1) İncil’in stili efsane tarzında değildir.  İncil’i okudunuz mu? Okuduysanız, abartılı, gösterişli, çocukça büyütülmüş olaylarla dolu olmadığını bilirsiniz. Masal havasında değildir. Bir fili yiyecek kadar büyük bir yılan hakkında bir hikâye yoktur örneğin. Söylemek istediğim, insanın hayal gücü devreye girdiğinde, ortaya bu tür hikâyeler çıkar. Olguların sınırları çizildiğinde, ‘masal dünyasına’ adım atarız. Söz konusu Yeni Antlaşma belgeleri olduğunda, birinci yüzyılda gerçek Filistin topraklarında geçmektedir. Sayfalarında yer alan ayrıntılar ilginç icatlar değil, ancak bir görgü tanığının veya usta gerçekçi bir romancının verebileceği türdendir. Efsaneleri bilen ve anlayan her araştırmacı bunu kabul edecektir. İncil ne ise, efsane değildir! Örneğin, efsaneden farklı olarak psikolojik bir derinliği, kayda değer bir karakter derinliği ve gelişimi vardır. Müjde’deki herkesin ve özellikle İsa’nın karakter derinliği ve gelişimi kayda değerdir.

NOT: 332 Peygamberlik, Cırcırböceği ve İsa’ya Güvenmek başlıklı yazıyı okudunuz mu? Web sitesindeki en sıra dışı yazılardan biridir. Bu yazıda İsa’nın, Eski Antlaşma’da, O’nun gelişinden yüzyıllar önce gelişini bildiren peygamberlikleri nasıl gerçekleştirdiğini göreceksiniz. Kutsal Kitap peygamberliği Kutsal Yazılar’ın ilahi bir şekilde esinlendiğini doğrulamaktadır. İncil bir masal kitabı değildir, ilahi bir kitaptır. Peygamberlik Tanrı’nın tarihi önceden yazmasıdır. Bunu ancak Tanrı yapabilir. Bazıları kişisel peygamberlikleri çalışmanın sıkıcı olduğunu düşünebilir. Bana inanın, bu tuhaf başlıklı yazıyı sıkıcı bulmayacaksınız! Peygamberlik bizlere iman için tatmin edici bir neden verebilir ve sahip olduğumuz inancı zenginleştirebilir.


38 image11769 stoning stone stoned death2) İsa hakkında bu efsaneleri kim icat etti ve motivasyonları neydi?  Efsanelerin İsa’nın ilk öğrencileri tarafından, ya da daha sonraki bazı kuşaklar tarafından uydurulduğuna ilişkin iddia konusunda bunlar için herhangi bir motivasyon mevcut değildir. Çünkü İ.S. 313 yılında Milano Genelgesi’ne kadar, Hıristiyanlar zulüm altındaydı, çoğunlukla onlardan nefret edilirdi, baskı altındaydılar ve inançları uğruna şehit edilirlerdi. Kimse, çarmıha gerilmek, taşlanmak veya başı kesilsin diye böylesi kapsamlı bir efsane uydurmaz. Ayrıca, ‘efsaneleri’ uğruna zulüm göreceklerini bilseler, zulüm gördükleri anda inançlarını bırakırlardı. Ama kimse bunu uydurduklarını itiraf etmedi- şehit edilirken bile.

3) Birinci yüzyılda yaşayan Yahudiler ve Hıristiyanlar efsanelere inanma eğiliminde değildi.  Başka insanlara göre çok daha ‘efsanelerden arınmışlardır.’ Ortodoks Yahudiler, son derece kararlı bir şekilde, hatta hoşgörüsüz bir şekilde, putperestliğin çok-tanrılı efsanelerine ve dinlerini başka inançlarla uzlaştırmanın her türlü çabasına karşıydılar. Efsane ve olguyu birbirine karıştıracak son kişi bir Yahudi’dir. Tanrılığı insanlıkla efsane olarak karıştırmaya Yahudi kültürü kadar karşı çıkan başka bir kültür olmamıştır. (7)

Düşünün bir kere. Yahudi kültüründe biri diriliş hikâyesini uyduracak olsa, o zaman, argümanlarını kuvvetlendirecek olaylar yerine zayıflatacak olayları neden anlatsınlar? Örneğin:

(A) Diriliş konusunda diğerlerine ilk haber verenler İsa’yı izleyen kadınlar olmuştur. Fakat Yahudi kültüründe kadının tanıklığı, erkeğin tanıklığıyla aynı ağırlığa sahip değildi.

“İsa'yla birlikte Celile'den gelen kadınlar da Yusuf'un ardından giderek mezarı ve İsa'nın cesedinin oraya nasıl konulduğunu gördüler. Evlerine dönerek baharat ve güzel kokulu yağlar hazırladılar. Ama Şabat Günü, Tanrı'nın buyruğu uyarınca dinlendiler.

Kadınlar haftanın ilk günü [Pazar], sabah çok erkenden, hazırlamış oldukları baharatı alıp mezara gittiler. Taşı mezarın girişinden yuvarlanmış buldular. Ama içeri girince Rab İsa'nın cesedini bulamadılar. 39 image11669 jesus empty tomb resurrection 45Onlar bu durum karşısında şaşırıp kalmışken, şimşek gibi parıldayan giysilere bürünmüş iki kişi yanlarında belirdi. Korkuya kapılan kadınlar başlarını yere eğdiler. Adamlar ise onlara, "Diri olanı neden ölüler arasında arıyorsunuz?" dediler. O burada yok, dirildi. Daha Celile'deyken size söylediğini anımsayın. İnsanoğlu'nun [İsa] günahlı insanların eline verilmesi, çarmıha gerilmesi ve üçüncü gün dirilmesi gerektiğini bildirmişti." O zaman İsa'nın sözlerini anımsadılar.

Mezardan dönen kadınlar bütün bunları Onbirler'e ve ötekilerin hepsine bildirdiler.

Bunları elçilere anlatanlar, Mecdelli Meryem, Yohanna, Yakup'un annesi Meryem ve bunlarla birlikte bulunan öbür kadınlardı. Ne var ki, bu sözler elçilere saçma geldi ve kadınlara inanmadılar. Yine de, Petrus kalkıp mezara koştu. Eğilip içeri baktığında keten bezlerden başka bir şey görmedi. Olay karşısında şaşkına dönmüş bir halde oradan uzaklaştı.” (Luka 23:55-56; 24:1-12)

(B) Öğrenciler bile İsa’nın bedeninin çalındığını düşünmüşlerdi, yani, onlar da aslında İsa’nın yeniden yaşama dönmesini beklemiyorlardı. Bütün bunların değişmesi için çok çarpıcı bir şey olmuş olmalı. “Meryem'e, "Kadın, niçin ağlıyorsun?" diye sordular. Meryem, "Rabbim'i almışlar" dedi. "O'nu nereye koyduklarını bilmiyorum.” (Yuhanna 20:13)

(C) Hikâye anlatan biri neden kuşkucu Tomas’ı icat etsin? Bir öğrencinin ikna olmadığını söylemek, kuşkusuz, İsa’nın yaşıyor olması konusunda insanları ikna etme çabalarını zayıflatacak bir şeydir. Diğer öğrenciler kendisine İsa’nın göründüğünü söylediğinde bakın Tomas ne diyor. “Onikiler'den biri, "İkiz" diye anılan Tomas, İsa geldiğinde onlarla birlikte değildi. Öbür öğrenciler ona, "Biz Rab'bi gördük!" dediler. Tomas ise, "O'nun ellerinde çivilerin izini görmedikçe, çivilerin izine parmağımla dokunmadıkça ve elimi böğrüne sokmadıkça inanmam" dedi.” (Yuhanna 20:24-25)

40 image11771 story storyteller 45(D) Anlatıcı kendi hayatını tehlikeye atacak ve zulüm görmesine, zorluklar ve yoksulluk yaşamak zorunda kalmasına neden olacak bir hikâye icat eder mi? Zannetmiyorum, tabii hikâye gerçekse, o ayrı!

4) Görgü tanıkları efsanelere karşı çıkarlardı.  İsa’yla ilgili anlatıların görgü tanıkları tarafından reddedileceği için efsaneye hiçbir zaman inanılmazdı. Görgü tanıkları böyle bir uydurmaya izin vermezlerdi. Ayrıca, İncil’de kaydedilmiş olan olaylar, bunları değiştirmeye kalkacak insanların başarılı olmayacağı kadar iyi bilinmekteydi.

5) Efsanelerin oluşumu zaman alır.  Efsane ve mitlerin gelişip İncil’e dahil edilmesi için yeterli zaman yoktu. Klasik tarihçiler bir efsanenin oluşması için bir ya da daha fazla kuşağın geçmesi gerektiğini söylüyorlar. Nitekim, bu teorinin ilk savunucuları İncil’in, İ.S. 150 yılından sonra yazıldığını ileri sürmüşlerdir, bu şekilde bir efsane oluşabilirdi. Eklenen efsanevi unsurlara, hatalı bir şekilde, gerçekmiş gibi inanılması içinse birkaç kuşak geçmesi gerekir.

Peki ya İncil? İsa hakkında belgelendirilmiş bilgileri aşağı yukarı yirmi yıllık bir aradan sonra buluyoruz. İncil’de Elçi Pavlus’un mektupları, İsa’nın tanrılığı ve ölümden dirilişi gibi Müjde iddialarının hepsini doğrular ve bunlar İ.S. 48 ve İ.S. 64 yılları arasında yazılmıştır. Bu, İ.S. 30 yılında İsa’nın çarmıha gerilmesi ve dirilişinden çok uzun yıllar sonra yazılmış sayılmaz değil mi? Tarihçilerin efsanelerin oluşup gerçek bir tarihsel anlatının yerini alıp kabul edilmesi için gerekli gördüğü bir veya daha fazla kuşak süresinden çok farklı.


41 resurrection empty tomb2zz99 45Tarihsel araştırmalar, İsa’nın dirilişine hemen inanıldığı gerçeğinin yanındadır. İlk dönemlere ait bir elçilerin inanç bildirgesi, dirilişi içerir ve birçok akademisyen tarafından İsa’nın ölümü, gömülmesi ve dirilişinden 3-7 yıl sonrasına tarihlendirilir. (8) Bu inanç bildirgesiyle aynı görüşte olmak demek, bunun öncesinde topluluğun buna inandığını ima eder değil mi? Elçilerin vaazları her zaman diriliş üzerine odaklanmıştır. Çok kısa bir süre içinde, Roma İmparatorluğu boyunca önceleri Tanrı’ya sadık bir şekilde her haftanın altıncı günü (Cumartesi) ibadet eden dindar Yahudiler Hıristiyanlığa inanmış ve İsa’nın dirilişini kutlamak için haftanın ilk günü (Pazar) tapınmak üzere bir araya gelmeye başlamışlardır.

Tabii ki, İsa hakkında efsaneler yazılmış olabilir. Kuşkusuz birçok farklı kitabe ortaya çıkmıştır ama bunlara İsa hakkında gerçeklerle karşı çıkılmıştır. Bunlar kısa bir süre içinde ortadan kaybolurlardı. Hıristiyanlık hakkında sözde ‘efsaneler’- ölümü, gömülmesi, dirilişi ve tanrılığı- ölmedi. Bunlar efsane değildi. İcat edilmediler. Bunlar gerçekten oldu!

6) Şayet İsa ve/veya Hıristiyanlık bir efsane olsaydı, Hıristiyanlık inancına düşman olan ilk dönem tarihçileri bunu söylerdi.  Hem eski hem de modern bazı dinler tarihsel bir zemine gereksinim duymazlar. Neden? Olaylardan ziyade fikirlere dayanırlar. Hıristiyanlık bunlardan değildir. Hıristiyan inancına düşman olan tarihçiler bile İsa’nın ölümü ve dirilişine atıfta bulunmuşlardır. Bu tarihçilerin söyledikleri, İncil’in yazarlarının, birinci yüzyılda Filistin’de kişisel olarak gözlemedikleri olaylar hakkında doğru bir şekilde yazdıklarını doğrulamaktadır. İsa hakkında tarihsel kayıtlar olmasaydı, düşmanca bir tutum sergileyen bu tanıklar Hıristiyanlık ve İsa’nın sadece bir efsaneden ibaret olduğunu söyleyebilirlerdi.

En eski Hıristiyanlık dışı kayıtlar Yahudiler tarafından yapılmıştı. İ.S. 98 yılında yaşamış olan Falviyus Yosefus, Romalı olmuş bir Yahudi tarihçiydi. Roma halkı için Yahudi tarihi hakkında kitaplar yazardı. Jewish Antiquities (Yahudi Tarihi) adlı kitabında İsa’dan bahsetmiştir. Bir keresinde şöyle yazıyor:

“Bu aralarda, iyi işler yapan ve erdemleri tanınmış olan, bilge bir adam olan İsa ortaya çıktı. Birçok Yahudi ve başka uluslardan insanlar öğrencileri oldular. Pilatus İsa’yı çarmıha gerilerek ölüme mahkûm etti. Fakat öğrencileri olanlar onun öğretişlerini vaaz ettiler. 42 image11772 historian josephus history read record 45Çarmıha gerildikten üç gün sonra onlara göründüğünü ve yaşamakta olduğunu anlattılar. Belki de, peygamberlerin, harikalarını önceden bildirdiği Mesih oydu.” (9)

Romalı tarihçi, senatör ve Asya ili (günümüz Türkiye’sinin batısı) valisi Korneliyus Taktikus İsa ve Hıristiyanlar hakkında şöyle yazmıştır: “Nero ahlaksızlıkları dile düşmüş Hıristiyanları (halk arasında onlardan böyle söz edilirdi) her türlü tasfiye ile cezalandırdı. Başları olan Mesih, Yahudiye valisi olan Pontiyus Pilatus tarafından Tiberiyus döneminde ölüm cezasına çarptırılmıştı.” (10) Bu sözler açık bir şekilde İsa Mesih’in varlığını doğrulamaktadır. İsa, bir efsane değil, gerçek bir insandı. Fakat bu Romalı tarihçi bizlere bundan fazlasını anlatıyor. İsa’nın Roma valilerinden birinin emriyle öldürüldüğünü doğruluyor. Hıristiyanlık dışı bu kaynakta İsa’nın ölümünün yaklaşık tarihini öğreniyoruz. Pilatus’un Roma Valisi olduğu zamandı.”

Tallus, Grekçe yazan bir tarihçiydi. Bütün yapıtları kaybolmuştur ancak daha sonraki bazı Eski ve Orta Çağ yazarları aracılığıyla birkaç parça yazısı bize ulaşabilmiştir. Bunların arasında en ilginci İsa’nın öldürülmesi esnasındaki karanlık hakkındadır. Bazıları tarafından ‘Libyalı felsefeci’ olarak bilinen Julius Afrikanus, Tallus’tan şöyle bahsetti,

“Dünyanın her yanına dehşet verici bir karanlık çöktü; depremle sarsılan kayalar parçalandı Yahudiye’de ve başka birçok bölge yıkıldı. 44 image11190 three crosses cross 45Tallus’un üçüncü kitabı olan History (Tarih) kitabında sözünü ettiği karanlık (ki bana nedensiz gibi geliyor) güneş tutulmasıdır.” (11)

“Çarmıha asılan suçlulardan biri, "Sen Mesih değil misin? Haydi, kendini de bizi de kurtar!" diye küfür etti. Ne var ki, öbür suçlu onu azarladı. "Sende Tanrı korkusu da mı yok?" diye karşılık verdi. "Sen de aynı cezayı çekiyorsun. Nitekim biz haklı olarak cezalandırılıyor, yaptıklarımızın karşılığını alıyoruz. Oysa bu adam hiçbir kötülük yapmadı." Sonra, "Ey İsa, kendi egemenliğine girdiğinde beni an" dedi.

İsa ona, "Sana doğrusunu söyleyeyim, sen bugün benimle birlikte cennette olacaksın" dedi. Öğleyin on iki sularında güneş karardı, üçe kadar bütün ülkenin üzerine karanlık çöktü.” (Luka 23:39-45)

Genç Pliny, günümüz Türkiye’sinin batıdaki bölgelerinden biri olan Bitinya’da Roma Valisi idi. İ.S. 112 yılında bir çıkmazla karşı karşıya kaldı. İsa’yı izleyen birkaç kişi mahkemesine çıkarılmıştı. Arkadaşı olan İmparator Trajan’a, onlara karşı nasıl davranması gerektiği konusunda danıştı. Hıristiyanlara yönelik ilk suçlamanın ne olduğu mektupta açık değil fakat Hıristiyanlar genel olarak zararsız görünse de, imanlarını inkâr etmedikleri takdirde Pliny’nin onları öldürmesi emrini verdi.


45 image11498 faith pray 45Benim bildiğim kadarıyla bu olay, Roma yönetiminin Hıristiyanlığı Yahudilikten ayrı bir din olarak ilk kaz tanımasıdır. İmparator’un kararı, ikinci ve üçüncü yüzyıllarda Hıristiyanların uğradıkları büyük çaplı zulümün ilk örneğini oluşturdu. Pliny’e Hıristiyanların öldürülmesini söyledi ama Pliny’e kovuşturma için Hıristiyanları aramamasını öğütledi.

Pliny, İmparator’a mektubunda şöyle dedi,

“Belirli bir günde gün ağarmadan toplanma alışkanlıkları vardı. Mesih’e, Tanrı’ya söyleniyormuş gibi ilahiler okurlar ve kendilerini ant içerek ona adarlar, herhangi bir suç işlemek için değil, sahtekârlık yapmayacakları, zina veya hırsızlık yapmayacakları, suç işlemeyecekleri, ihanet etmeyecekleri veya istendiğinde borçlarını ödemeyi reddetmeyecekleri için ant içerlerdi. Bunları yaptıktan sonra, dağılırlar ve sonra yeniden birlikte yemek için bir araya gelirlerdi (ama yemekler oldukça sıradan ve zararsızdı).” (12) Bu yazışmadan şunları öğreniyoruz, 1) ikinci yüzyılın başlarına gelindiğinde, Roma Valisi’nin dikkatini çekecek büyüklükte bir imanlılar topluluğu vardı ve 2) bu insanlar İsa’nın tanrılığına inanıyorlardı.

Samosatalı Lusyen ( İ.S. 115-200) ‘Eski Yunan yazınının Voltaire’i olarak bilinirdi. Hıristiyanlığa karşı, açık bir düşmanlıktan çok, üsten bakan bir hor görmeyle yazdı. Bakalım, İsa’nın sadece bir efsaneden ibaret olduğuna inanarak İsa’nın varlığını inkâr etti mi? Şöyle dedi,

”Hıristiyanlar bugüne dek bir adama tapınmaktalar—alışılmadık törenlerini başlatan ve bu nedenle çarmıha gerilen saygın kişiye. İman ettikleri andan itibaren kardeş oldukları asıl yasa koyucuları tarafından onlara öğretilmişti. Grek tanrılarını inkâr ederler, çarmıha gerilmiş bilgeye tapınırlar ve yasalarına göre yaşarlar.” (13)

46 image9831 look up face xxx 45Lusyen ismini anmasa da, açıkça İsa’ya atıfta bulunuyor. Soru şu, “İsa bu kadar gazap uyandıracak ne öğretti?” Lusyen’e göre, inandıkları andan itibaren bütün insanların kardeş olduğunu öğretti. Bu zararsız bir şey. Ama bu inanma ne anlama geliyordu? Grek tanrılarını inkâr etmek, İsa’ya tapınmak ve O’nun öğretişlerine göre yaşamak. Birinin bunu öğrettiği için öldürüldüğünü hayal etmek çok zor değil, değil mi? Lusyen bu kadar açık bir şekilde söylemese de, Hıristiyanların diğer tanrıları inkâr edip İsa’ya tapınması, İsa’nın insandan daha fazlası olduğuna inancı ima eder. İlk Hıristiyanlar başka tanrıları inkâr ettikleri için İsa’nın Grek dünyasının sunabileceği her tanrıdan daha büyük bir Tanrı olduğunu düşünmüş olmalılar!

HIRİSTİYANLIK DIŞI KAYNAKLARDA BU KANITLAR NE ANLAMA GELİR?

1) İsa’ya, tarih içinde gerçekten de var olmuş bir kişi olarak akla dayalı bir şekilde inanmak için sağlam bir temel sağlar. Bu alıntılar bize, a) İsa’nın İ.S. 1. yüzyılda yaşayıp öldüğünü ve b) tanrısız tarihçilerin diline düşmüş olması için çok önemli bir şey yapmış olmasını gerektiğini gösterir.

2) İsa’nın sadece bir efsaneden ibaret olduğunu söyleyerek İsa’ya inancı geçersiz kılmak için çalışan insanların sığ düşüncesini açığa çıkarmaktadır. İsa’nın ilahi Kurtarıcımız olduğunu kanıtlamaz ama İsa’nın bir efsane olduğu fikrini düşüncemizden çıkarır.

Manchester Üniversitesi’nde Kutsal Kitap eleştirisi Profesörü F.F. Bruce şöyle demiştir,

“Bazı yazarlar ‘Mesih efsanesi’ düşüncesini kurcalayabilirler ama bunu tarihsel kanıtlara dayanarak yapmıyorlar. Mesih’in tarihselliği, önyargısız tarihçi için Julius Sezar’ın tarihselliği kadar doğruluğu kabul edilen bir olgudur. ‘Mesih efsanesi’ teorilerini yayanlar tarihçiler değildir.” (14)

47 image10341 read bible 45Diğer bir deyişle, iyi tarihçiler İsa için kanıtların güvenilir olduğunu bilirler. Hıristiyan inancına karşı çıkan tarihçiler bile bunu kabul etmelidir. Peki ya siz ve ben? Biz hangi sonuca varmalıyız? Bibliyografi testi İncil’in orijinal elyazmalarının doğru nüshalarının elimizde olduğunu ortaya koydu. Zaman içinde efsaneler, ek öğretiler eklenmemiştir. Yazarların kendileri de efsane anlatmadıklarını özel olarak iddia ediyorlar. “Rabbimiz İsa Mesih'in kudretini ve gelişini size bildirirken uydurma masallara başvurmadık. O'nun görkemini gözlerimizle gördük.” (2.Petrus 1:16. İncil). O halde, İncil’de efsaneler veya uydurma hikâyeler yoksa, o zaman, Yeni Antlaşma’nın esin almış yazarlarının İsa’nın yaşamı hakkında doğru tarihsel bilgileri kaydettiklerini kabul etmek tek seçeneğimizdir. Gerçekten de doğru söylüyorlardı!


BARNABAS İNCİLİ

48 image11774 gospel of barnabas injil xxx 45İçsel testi geçemeyen bir belge örneğiyle devam etmek istiyorum. Konumuzdan sapmak istemiyorum, ama bu kitap çarmıhta İsa'nın yerine başka birinin öldüğünü destekler. Öğrettiklerinin inandırıcı olmadığı konusunda sizi uyarmalıyım. Burada kitabı dört konuda eleştirmekle yetineceğim. Kitabı kim yazmış olursa olsun, kitap hangi isimle yazılmış olursa olsun, bir kitap eğer bu şeyleri öğretiyorsa onun orijinalliğine güvenebilir misiniz?

1) Kitap İsa’nın değil, Muhammed’in Mesih olduğunu söyler. İsa’nın kendisi itiraf edip, ‘Ben Mesih değilim’ diyor (42. bölüm). Sonra kâhin şöyle diyor, ‘Mesih’in adı ne olacak?’ İsa şöyle yanıt veriyor, ‘Kutsanmış adı Muhammed’tir’ (97. bölüm). Bu da Al-i İmran 3:45 ve İncil’in Elçilerin İşleri 2:36, 17:2-3 ayetleriyle çelişir.

2) Tanrı’nın bir grup imanlıyı 70.000 yıl için cehenneme gönderdiğini yazar (137. bölüm) oysa Kuran Tanrı’nın atom boyunda bir adaletsizlik dahi yapmayacağını söyler (Nisa 4:40).

3) Şarabın fıçılarda saklandığını söyler (196. bölüm). Bu da kitabın Orta Çağlar’da yazılmış bir sahtekârlık örneği olduğunu gösterir çünkü İsa’nın döneminde şarap deri içinde saklanırdı. (“Hiç kimse yeni şarabı eski tulumlara doldurmaz. Yoksa tulumlar patlar; hem şarap dökülür, hem de tulumlar mahvolur. Yeni şarap yeni tulumlara konur, böylece her ikisi de korunmuş olur.” (İncil, Matta 9:17). Ağaçtan yapılmış fıçılar Orta Çağ’da Avrupa’da kullanılıyordu!!!

4) Şöyle der, “İsa gemiye binerek kendi kenti olan Nasıra’ya gitti. Oraya vardığında, ‘…gemiciler bütün kente yaptıklarını anlattılar.” İsa’nın gerçekten öğrencisi olan herkes Nasıra’nın Lübnan Dağlık bölgesinin en güney ucunda saklı çok güzel bir kent olduğunu bilir. Ve denizden 14 km içerdedir! Balıkçı köyü değildir! (20. bölüm)

Bu kitabın içindeki dil, tarih ve İ.S. 1. yüzyıldaki Yahudi dünyasının coğrafyasıyla ilgili hataları bile kitabın değerini düşürmeye yeter. 

Son bir nokta. Bu yazıda elyazması kanıtlarını ele aldığımız için Barnabas İncili’nin en eski nüshalarının İtalyanca ve İspanyolca olarak yazıldığını bilmelisiniz. Bunlar 15. yüzyıl ve sonrasına aittir. (15)

49 image10941 number 3 three 45Hatırlarsınız, kadim belgelerin güvenilirliğini belirlemek için kullanabileceğimiz üç soru vardır. Biri ‘içsel test’tir. Yazar bu belge hakkında ne söylüyor? Doğru olduğunu iddia ediyor mu? Doğru olmadığına dair herhangi bir belirti var mı? Barnabas İncili’ni okuduktan sonra şu soruyu sordum:

1) İnsan neden İ.S. 14. yüzyılda bu kitabı yazar ve 1. yüzyılda yaşamış olan Barnabas tarafından yazılmış gibi davranır? 2) Bu kişiyi bunu yapmak için motive eden şey nedir? Ne yapmaya çalışıyordu?

Neyi öğretmeye ve insanları ne konuda ikna etmeye çalıştığını anlayabilirsek o zaman bu kitabı neden yazdığını anlayabiliriz. Barnabas İncili ne öğretiyor? Barnabas İncili’nin ana konusu İsa’nın yaşamıdır. İsa’nın yaşamındaki bazı olayları yeniden anlatır ama bu anlatıların bazı noktalarında değişiklikler ve eklemeler vardır. Bu değişiklikler gelişigüzel değildir. Açık bir kalıp izlerler. Kutsal Kitap anlatılarının Kuran’ın öğretişine uyması için yapılmış amaçlı değişimlerdir. Örneğin şuna bakın:

Vaftizci Yahya, İsa ve Muhammed. Kutsal Kitap’ta Vaftizci Yahya’nın İsa’nın gelişini nasıl duyurduğunu okuyoruz: “Yahudi yetkililer Yahya'ya, "Sen kimsin?" diye sormak üzere Yeruşalim'den kâhinlerle Levililer'i gönderdikleri zaman Yahya'nın tanıklığı şöyle oldu açıkça konuştu, inkâr etmedi "Ben Mesih değilim" diye açıkça konuştu. Onlar da kendisine, "Öyleyse sen kimsin? İlyas mısın?" diye sordular. O da, "Değilim" dedi. "Sen beklediğimiz peygamber misin?" sorusuna, "Hayır" yanıtını verdi. Bu kez, "Kim olduğunu söyle de bizi gönderenlere bir yanıt verelim" dediler. "Kendin için ne diyorsun?" Yahya, "Peygamber Yeşaya'nın dediği gibi, 'Rab'bin yolunu düzleyin' diye çölde haykıranın sesiyim ben" dedi. Yahya'ya gönderilen bazı Ferisiler ona, "Sen Mesih, İlyas ya da beklediğimiz peygamber değilsen, niye vaftiz ediyorsun?" diye sordular. Yahya onlara şöyle yanıt verdi: "Ben suyla vaftiz ediyorum, ama aranızda tanımadığınız biri duruyor. Benden sonra gelen O'dur. Ben O'nun çarığının bağını çözmeye bile layık değilim." Bütün bunlar Şeria Irmağı'nın ötesinde bulunan Beytanya'da, Yahya'nın vaftiz ettiği yerde oldu. Yahya ertesi gün İsa'nın kendisine doğru geldiğini görünce şöyle dedi: "İşte, dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu!” (Yuhanna 1:19-29, İncil)

50 teachable question mark 45Barnabas İncili’nde bu anlatının, İsa sanki Muhammed’in gelişini önceden bildirmiş gibi göstermek için nasıl değiştirildiğini görüyoruz. “Onu aramak için gelen birçok kişi gördüler çünkü başkahinler onu konuşurken yakalamak için aralarında danıştılar. Bu amaçlar Levililer’i ve yazmanların bazılarını ona gönderip sordurdular: "Sen kimsin?" İsa itiraf etti ve gerçeği söyledi: "Mesih değilim." Dediler ki: "İlyas ya da Yeremya mısın, ya da eski peygamberlerden biri misin?" İsa şöyle cevap verdi: "Hayır." Sonra şöyle dediler: "Kimsin? Bizi gönderenlere anlatalım diye bize söyle." O zaman İsa şöyle dedi: "Yahudiye’de haykıranın sesiyim ben: "Rab’bin elçisi için yolu hazırlayanım" Yeşaya (42. Bölüm) kitabında yazılı olduğu gibi. Sonra kâhin şöyle söyledi:"Mesih’in adı ne olacak?” İsa şöyle cevap verdi: "Mesih’in adı övgüye layık olandır  kutsanmış ismi Muhammed’dir.” (97. bölüm).


51 image11775 cool text according to you who am i 45 xxxTanrı’nın Oğlu. İncil’de İsa’ya Tanrı’nın Oğlu unvanı verilmiştir. Fiziksel oğullukla ilgisi olmayan bir terimdir. Tıpkı ‘Atatürk’ unvanının Mustafa Kemal’in Türk halkının fiziksel babası olduğunu ima etmemesi gibi. Elçi Petrus’un İsa’yı bu unvanla tanıdığı ayetlere bakın: “İsa, Filipus Sezariyesi bölgesine geldiğinde öğrencilerine şunu sordu: "Halk, İnsanoğlu'nun kim olduğunu söylüyor?" Öğrencileri şu karşılığı verdiler: "Kimi Vaftizci Yahya, kimi İlyas, kimi de Yeremya ya da peygamberlerden biridir diyor." İsa onlara, "Siz ne dersiniz" dedi, "Sizce ben kimim?" Simun Petrus, "Sen, yaşayan Tanrı'nın Oğlu Mesih'sin" yanıtını verdi. İsa ona, "Ne mutlu sana, Yunus oğlu Simun!" dedi. "Bu sırrı sana açan insan değil, göklerdeki Babam'dır.” (Matta 16:13-17, İncil)

Kutsal Kitap’a karşıt olarak Kuran, İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olmadığını öğretir. Tabii, Kuran bu terimi kullandığında İsa’nın Tanrı ve Meryem arasında bir cinsel ilişki sonucunda ortaya çıkmadığını kast ediyorsa, bu doğrudur. İncil’in hiçbir yerinde İsa’nın fiziksel anlamda Tanrı’nın Oğlu olduğu söylenmez. Öte yandan, İncil’i yanlış anlamak bir şeydir. Bilerek yanlış bir şekilde aktarmak başka bir şeydir. Barnabas İncili’nde yazarının Petrus’un itirafını, Kuran’ın söylediğine uygun olarak değiştirdiğini görüyoruz: “İsa öğrencilerine şöyle sordu: "İnsanlar benim için ne diyorlar?" Dediler ki: "Bazıları İlyas olduğunu, bazıları Yeremya olduğunu ve bazıları da eski peygamberlerden olduğunu söylüyorlar." İsa şöyle cevap verdi, "Peki ya sen, sen kim olduğumu söylüyorsun?" Petrus şöyle cevap verdi: "Sen Tanrı’nın Oğlu Mesih’sin." İsa o zaman öfkelendi ve kızgınlıkla onu şöyle söyleyerek azarladı: "Yıkıl karşımdan, git yanımdan.” (70. Bölüm)

İsa’nın Ölümü. Kutsal Kitap İsa’nın çarmıha gerilip öldüğünü açık bir şekilde öğretir. Eski Antlaşma’da dahi bu olay önceden bildirilmiştir.

YENİ ANTLAŞMA ANLATISI: 

52 image3841zzz cross bridge salvation 45İsa'yla birlikte idam edilmek üzere ayrıca iki suçlu da götürülüyordu. Kafatası denilen yere vardıklarında İsa'yı, biri sağında öbürü solunda olmak üzere, iki suçluyla birlikte çarmıha gerdiler. İsa, "Baba, onları bağışla" dedi. "Çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar."

O'nun giysilerini aralarında paylaşmak için kura çektiler. Halk orada durmuş, olanları seyrediyordu. Yöneticiler İsa'yla alay ederek, "Başkalarını kurtardı; eğer Tanrı'nın Mesih’i, Tanrı'nın seçtiği O ise, kendini de kurtarsın" diyorlardı.

Çarmıha asılan suçlulardan biri, "Sen Mesih değil misin? Haydi, kendini de bizi de kurtar!" diye küfür etti. Ne var ki, öbür suçlu onu azarladı. "Sende Tanrı korkusu da mı yok?" diye karşılık verdi. "Sen de aynı cezayı çekiyorsun. Nitekim biz haklı olarak cezalandırılıyor, yaptıklarımızın karşılığını alıyoruz. Oysa bu adam hiçbir kötülük yapmadı." Sonra, "Ey İsa, kendi egemenliğine girdiğinde beni an" dedi. İsa ona, "Sana doğrusunu söyleyeyim, sen bugün benimle birlikte cennette olacaksın" dedi.

Öğleyin on iki sularında güneş karardı, üçe kadar bütün ülkenin üzerine karanlık çöktü. Tapınaktaki perde ortasından yırtıldı. İsa yüksek sesle, "Baba, ruhumu ellerine bırakıyorum!" diye seslendi. Bunu söyledikten sonra son nefesini verdi.” (Luka 23:32-35, 39-46, İncil)

İsa’nın gelişinden 700 yıl önceki Eski Antlaşma peygamberliği şöyle diyor:

“İnsanlarca hor görüldü, yapayalnız bırakıldı. Acılar adamıydı, hastalığı yakından tanıdı. İnsanların yüz çevirdiği biri gibi hor görüldü, ona değer vermedik. Aslında hastalıklarımızı o üstlendi, acılarımızı o yüklendi. Bizse Tanrı tarafından cezalandırıldığını, vurulup ezildiğini sandık. Oysa, bizim isyanlarımız yüzünden onun bedeni deşildi, bizim suçlarımız yüzünden o eziyet çekti. Esenliğimiz için gerekli olan ceza ona verildi. Bizler onun yaralarıyla şifa bulduk. Hepimiz koyun gibi yoldan sapmıştık, her birimiz kendi yoluna döndü. Yine de RAB hepimizin cezasını ona yükledi.” (Yeşaya 53: 3-6, Eski Antlaşma)

BARNABAS MÜJDESİ ANLATISI:

53 image11777 exclamation mark xxx 45Kutsal Kitap’ın aksine, Kuran, İsa’nın çarmıha gerilmediğini ve çarmıhta ölmediğini öğretir. Yine, Barnabas İncili’nde yazarının, İsa’nın çarmıha gerilme anlatısını Kuran’ın söyledikleriyle uyuşacak şekilde değiştirdiğini görüyoruz:

“Tanrı harika bir şekilde işledi, Yahuda konuşması ve yüzünün görünümünde İsa’ya benzeyecek şekilde değiştirildi. Askerler Yahuda’yı aldılar ve onu bağladılar… Onu bu şekilde, suçluları astıkları Golgota Tepesi’ne götürdüler ve onu orada çarmıha gerdiler.” (216-217 Bölümleri)

İSLAM'I DOĞRU ANLAMIYOR!

Bu örnekler, Barnabas İncili’nin yazarının İncil’in bazı kısımlarını, Kuran’a uyması için sistematik bir şekilde nasıl yeniden yazdığını göstermektedir. Zaman zaman İslam’ı yanlış anladığını gösterir. Barnabas İncili Kuran’la nerede çelişmektedir? İşte birkaç örnek:

1) Bakara 2:29 yedi kat gök olduğunu öğretir oysa “Barnabas” dokuz rakamını verir. (178. Bölüm)

2) “Barnabas’a göre, insana özgür irade bahşedilmiştir (164. Bölüm), fakat Kuran insanın sadece Allah’ın iradesinde olan şeyleri yaptığını öğretir. (İnsan 76:30, Saffat 77:96 ve İsra 17:13)

3) “Barnabas’a göre (3. Bölüm), Meryem oğlunu ağrısız bir şekilde doğurmuştur. Bu Kuran’da Meryem 19:23’le çelişmektedir.

4) Kuran çokeşliliği onaylar oysa, “Barnabas” çokeşliliği hoş görmez. (115. Bölüm)

5) Kuran önceki kutsal kitapların yürürlükten kalkması öğretişini onaylarken “Barnabas” bunu yasaklar. (38. Bölüm)

6) Kuran domuz eti yemeği yasaklar fakat “Barnabas” şöyle söyler, “…insanın içine giren şey, insanı kirletmez, fakat insandan çıkan insanı kirletir.” (32. Bölüm)


54 image11793 writing 45 textBarnabas İncili’nin, İncil’deki İsa anlatılarına Müslüman karşılık olarak sunulduğu net bir şekilde açıktır. “Bunun bir Müslüman tarafından yazıldığını mı ima ediyorsun? Hayır hiçbir Müslüman, Kuran’la çelişen bir kitap yazmazdı!” diyebilirsiniz. Bu, karşı çıkmak için mantıklı bir neden. Hiçbir Müslüman’ın Kuran’la birkaç noktada çelişecek sahte bir İncil yazmayacağını söylemek anlaşılabilir. Öte yandan, bu görüş, bu kişinin İslam’ı tamamıyla anladığını varsaymaktadır. Daha mantıklı olan hipotez, kitabı, Müslümanlık konusunda sınırlı bilgiye sahip birinin yazmış olmasıdır. Örneğin, hangi Müslüman İslam’ın cennetin yedi kattan oluştuğunu öğrettiğini bilmez? Ancak Kuran’ı pekiyi bilmeyen birisi.

Barnabas İncili’nin yazımın amacıyla ne ilgisi var? İnsan, kadim bir kitabın orijinaline bağlı olup olmadığını nasıl saptayabilir sorusunun yanıtını öğrenmek istiyoruz. Tarihçilerin ve metin eleştirmenlerinin bu saptamayı yapmak için üç test kullandığını öğrendik. Barnabas İncili’ni bibliyografi, içsel test ve dışsal teste tabii tuttuğumuzda sahte olduğunu söylemek için pek düşünmemize gerek yok. Barnabas İncili, orijinal bir İsa İncili değildir. Yazar İ.S. 1. yüzyılın dilini, tarihini ve coğrafyasını anlamıyor. Örneğin, yazarın İsa’nın nerede yaşadığı hakkında çok yanlış bilgiye sahip olduğunu öğrendik. Sahte incilinin 20. bölümünde diyor ki, “İsa, tekneye binip memleketi olan Nasıra’ya doğru yola çıktı.” İsa’nın gerçek öğrencilerinin hepsi İsa’nın yaşamı ve yaşadığı bölgeyi iyi bilirlerdi. İsa’nın döneminde yaşamış olan, İsa’nın gerçek öğrencileri Nasıra’nın Lübnan Sıradağları’nda bulunduğunu bilirlerdi. İsa’nın kentinin denizden 14 km uzakta olduğunu bilirlerdi!

PAPA BONİFACE İLE İLGİLİ REFERANSLAR 

55 image11782 pope boniface year of jubilee 45Barnabas İncili Papa Boniface’den referanslar içermektedir. Bu bizi ilgilendirmeli mi? Evet, ilgilendirmeli. İşte nedeni:

Tanrı Musa döneminde Yahudilerin her yüzyılda iki kere jübile yılını kutlamaları gerektiğini söylemişti: “'Yedi yılda bir kutlanan Şabat yıllarının yedi kez geçmesini bekleyin. Yedi kez geçecek Şabat yıllarının toplamı kırk dokuz yıldır. Sonra, yedinci ayın onuncu günü, yani günahları bağışlatma günü, bütün ülkede yüksek sesle boru çalınacak. Ellinci yılı kutsal sayacak, bütün ülke halkı için özgürlük ilan edeceksiniz. O yıl sizin için özgürlük yılı olacak. Herkes kendi toprağına, ailesine dönecek. Ellinci yıl sizin için özgürlük yılı olacak. O yıl ekmeyecek, ürünün ardından süreni biçmeyecek, budanmamış asmanın üzümlerini toplamayacaksınız. Çünkü o yıl özgürlük yılıdır. Sizin için kutsaldır. Yalnız tarlalarda kendiliğinden yetişeni yiyebilirsiniz. “'Özgürlük yılında herkes kendi toprağına dönecek. Bir komşuna tarla satar ya da ondan tarla alırsan, birbirinize haksızlık yapmayacaksınız.” (Levililer 25:8-11, Eski Antlaşma)

Çoğu insan için bu kutlama yaşamlarında sadece bir kez kutlanırdı, ve birçokları için o kadar bile değil, çünkü her 50 yılda bir kutlanırdı. Bu önemli, hayatta bir kere olan olay sırasında ne olurdu? İki tanesi şöyleydi:

1) İbrani kölelerin hepsi serbest bırakılırdı.

2) Bütün topraklar asıl sahibine veya asıl sahibinin ailesine iade edilirdi.

Buna göre hiçbir İsrailli hep köle olarak kalamazdı. Bu dönemsel kurtuluş her İbrani hizmetkâr sınıfı için geçerliydi. Ailelerinin ihtiyaçlarını karşılayamayacak kadar yoksul oldukları için kendilerini satanlar ve işledikleri suçlardan ötürü hizmetçi olmak üzere satılanlar da dahildi. 

Jübile yılı aynı zamanda yoksulluğu da ortadan kaldırırdı. Zenginliğin yoğun bir şekilde ve kalıcı olarak birikimine engel olurdu. Talihsiz ailelere hayata yeniden adil bir şekilde başlama şansı verirdi. Toprakları yeniden onlara iade edilirdi. İsraillilerin miraslarını asla kalıcı bir şekilde kaybetmemelerini mümkün hale getirirdi.

56 image11781 pope boniface year of jubilee 45Yüzyıllar boyunca bu buyruğa uyuldu. Roma Katolik Kilisesi bu ilkeyi Katolik inancının içine aldı fakat İ.S. 1300 yılında Papa 8. Boniface jübilenin her yüzyılda bir kutlaması yönünde bir hüküm verdi.

Bunun Barnabas İncili’yle ne ilgisi var? Bu sahte kitaba göre İsa sözde şunları söylemiştir: “O zaman Tanrı’ya dünyanın her yerinde tapınılacak ve merhameti alınacak, artık yüz yılda bir kutlanacak olan Jübile yılı, Mesih tarafından her yerde yılda bir kere kutlanacak.” (s. 104). Bu kayda değer rastlantıyı ancak bir çözüm açıklayabilir. Barnabas İncili’nin yazarı İsa’nın jübile yılından bahsederken ‘her yüz yılda bir’ demesini, ancak Papa Boniface’nin hükmünü biliyor ise, söyleyebilirdi. Papa’yla aynı zamanda veya ondan sonra yaşamadıysa bu hükmü nasıl bilebilirdi? Bu gerçekten açık bir şekilde bir tarih yanılgısı ve Barnabas İncili’nin İ.S. on dördüncü yüzyıldan daha önce yazılmış olamayacağı sonucuna varmamıza neden oluyor. Evet, kitabın içsel kanıtları 14. veya 15. yüzyılda yazıldığını düşündürüyor.

Kitapta, İncil’de bahsedilen Barnabas tarafından yazılmış olmasına inanmamızı sağlayamayacak kadar fazla hata var. Örneğin, Barnabas İncili, İsa’nın Pilatus’un bölgedeki Roma Valisi olduğu dönemde doğduğunu söylüyor. Ne var ki, tarih Pilatus’un İ.S. 26 veya 27 yılında vali olduğunu kaydediyor- İsa Mesih’in doğumundan çok sonra.

Ayrıca, Barnabas İncili birinci yüzyılda yazılmış idiyse, aynı döneme ait başka belgelerde buradan alıntı yapılmış olmalıydı. İlk kilise babalarının yapıtlarının hiçbirinde ondan alıntı yapıldığını görmüyoruz. Barnabas İncili’nin ilk dönemde yazıldığını iddia edenler Barnabas’ın Mektubu’nu kast ediyor olabilirler- bu mektup birinci yüzyılda yazılmıştı fakat ilahi bir şekilde esinlenmemişti.

Son bir yorum daha. İnsanlar bu sahte yazıyı yayınlamaya, tanıtmaya ve dağıtmaya devam ederek nesiller boyunca Müslümanları yanlış bir şekilde yönlendirmeye devam etmeli mi? Şayet dürüst insanlarsa, etmemeliler.


III. DIŞSAL TEST 

57 image8350 magnifying glass 45Kadim bir metnin tarihsel doğruluğunu saptamak için tarihçiler ve yazın eleştirmenleri tarafından kullanılan üç test vardır ve biz bunların iki tanesini ele aldık. Bibliyografi testi ve içsel kanıt testi. Dışsal test şu soruyu sorar, “Dışsal kanıtlar İncil hakkında ne diyor?” Bu test ek tarihsel yazın ve veriler ışığında belgelerin doğruluğunu destekler veya bunların sahte olduğunu ortaya koyar. Müjde’de ortaya konulan iddialarla ilgili olarak Yeni Antlaşma dışında destekleyici kanıtlar var mıdır? Yeni Antlaşma’da, bilinen arkeolojik, tarihsel, bilimsel veya başka verilere göre sahte olduğu ortaya konulabilecek ifadeler veya iddialar var mı?

Kutsal Kitap’ın tarih içinde yazılmış belgelerin toplamı olduğu gerçeğinden hareketle, arkeoloji tarafından kanıtlanabilecek tarihsel referanslar içermektedir. O halde, önce, arkeolojik bulguların Yeni Antlaşma’yı destekleyip desteklemediğine bakalım. Cincinati’deki Yahudi İlahiyat Fakültesi’nin önceki başkanı ve aynı zamanda modern tarihin en önemli arkeologlarından Nelson Glueck şöyle yazmıştır: “Hiçbir arkeolojik keşfin Kutsal Kitap referanslarıyla çelişmediği genel olarak söylenebilir.” (16)

Yirminci yüzyıldan önce Kutsal Kitap’ın birçok eleştirmeninin, Kutsal Kitap iddialarının bazıları için kanıtların olmamasını öne sürerek Kutsal Yazılar’a şüphe düşürmüş olmaları ilginçtir. Fakat, arkeoloji 20. yüzyılda büyük patlamalar gerçekleştirdi ve bu gibi iddialar tersine çevrildi. Arkeoloji Kutsal Kitap’ın iddialarını destekleyecek muazzam kanıtlar ortaya çıkarmıştır.

İŞTE KUTSAL KİTAP'IN TARİHSEL GÜVENİLİRLİĞİNE BİRKAÇ ÖRNEK

1) Eleştirmenler bir zamanlar Musa’nın Yasası’nın Musa tarafından yazılmış olamayacağını ileri sürmüşlerdi çünkü o zamanlar yazı çoğunlukla bilinmezdi (İ.Ö. 500 yıllarında). Sonra Hamurabi Yasaları bulundu (İ.S. 1700). Bu da yazının o sırada kesin olarak bilindiğini gösterdi ve Musa’nın Yasası’nın Musa tarafından yazılamaması için herhangi bir neden kalmadı.

58 image6599 bible gutenberg 452) Eleştirmenler uzun bir süre boyunca Eski Antlaşma’daki bir bölümün doğruluğunu sorgulamışlardı. Daniel Kitabı’nın beşinci bölümünde, Babilli Belşazzar’dan bahsedilir. Arkeolojik kayıtlar Nabonidus’un o zamanlar kral olduğunu göstermektedir. Belşazzar’dan bahsetmez. Fakat 1956 yılında üç taş yazıt bulunmuştur. Yazıtlar, Nabonidus’un Persliler’le savaşa gittiği sırada, krallığını oğlu Belşazzar’a emanet ettiğini göstermektedir.

3) Bir zamanlar, Asur’un, Yeşaya 20. bölümde kaydedilenin aksine Sargon adında bir kral olmadığı iddia edilirdi. Bu iddia, isme başka hiçbir kaynakta rastlanmaması gerçeğine dayanıyordu. Sonra, Irak’ta Horsabad’ta Sargon’un sarayı bulundu. Yeşaya’da anlatılan olay, yani Aşdod’u ele geçirmesi, sarayın duvarlarında kayıtlıydı. Dahası, Aşdod’ta da, zaferi anıtlaştıran bir dikili taşın parçaları bulundu.

4) Tanrı’nın yazması için Musa’ya esin verdiği ilk beş kitapta Yusuf adlı bir kişinin hikâyesini okuyoruz. Yaratılış 40. bölümde, Yusuf, Firavun’un hizmetkârının rüyasını yorumlar. Rüyasında üzümlerden bahsedilir. Fakat eski dönemler tarihçisi Herodot, Mısırlıların üzüm yetiştirmediklerini ve şarap içmediklerini söyler. Bu da birçok insanın Kutsal Kitap kaynaklarına şüpheyle yaklaşmasına neden olmuştur. Öte yandan, eski Mısır mezarlarında keşfedilen resimler, asmaların yetiştirilmesini, budanmasını ve süslenmesini göstermektedir. Buna ek olarak, üzümlerin suyunun çıkarılmasını gösterirler ve sarhoşluk sahnelerine yer verirler. Herodot’un yanıldığı, Kutsal Kitap’ın ise haklı olduğuna şüphe yoktur. 

59 image11794 straw 455) Tanrı’nın Musa’ya esinlediği beş kitaptan ikincisinde, İsrailoğulları’nın Firavun için Pitom ve Ramses adlı hazine kentlerini inşa ettikleri anlatılır. Bu olay Mısır’dan Çıkış 1:11’dedir. Daha sonra aynı kitapta önceleri saman kullanarak tuğla yaptıklarını okuyoruz. Daha sonra anız kullandılar çünkü bu amaçla kullanabilecekleri saman artık onlara verilmedi. Naville 1883’te ve Kyle 1908’de İsrailliler tarafından bina edilmiş bir şehir olan Pitom’da, alt kısımların, iyi kesilmiş samanla doldurulmuş tuğlalarla yapılmış olduğunu görmüştür. Bu arkeologlar orta kısımlarda daha az saman kullanıldığını bunlarda anız olduğunu görmüşlerdir. Üst kısımlar ise saf kilden yapılmıştır. Bu kısımlarda hiç saman yoktur. Kutsal Kitap anlatısını okuyup da, arkeolojinin Kutsal Kitap’a sağladığı muazzam doğrulama karşısında şaşırmamak elde değildir.

6) Kutsal Kitap anlatıları Hıristiyan olmayan yazarlar tarafından da doğrulanmıştır. Örneğin, Yahudi tarihçi Yosefus, Kutsal Kitap’taki gerçekler hakkında pek çok şey söylemiştir. Matta İncili’nde Hirodes’in Vaftizci Yahya’yı erkek kardeşi Filip’in eşi Herodiya için öldürdüğü anlatılır. Bunu yapmasının nedeni Vaftizci Yahya’nın, Hirodes’e, kardeşinin eşini almasının yasaya uygun olmadığını söylemesiydi. Yosefus bunun neden yasaya uygun olmadığını anlatır. Herodiya aslında Hirodes’in kardeşi Filip ile evliydi. Fakat Filip’ten boşanıp Hirodes’le evlendi. Vaftizci Yahya’nın azarlamasının nedeni bu yasadışı evlilikti. Yosefus’un anlatısıyla Kutsal Kitap anlatısı tam bir uyum içindedir.

7) Kutsal Kitap açık bir zihinle çalışıldığında görünürdeki tutarsızlıklar ortadan kaybolur. Bunun bir örneği de Filistin’i yöneten hanedanla ilgilidir. Matta Müjdesi’nde İsa doğduğunda yönetimde olan ‘Kral Hirodes’ten bahsedilir. (Bakınız Matta 2:1.) Daha sonra aynı bölümde Hirodes’in ölümünü okuruz. Fakat Yuhanna Müjdesi’nden sonraki kitapta bir kere daha ‘Kral Hirodes’in Yakup’u ölüm cezasına çarptırmasından söz edilir. (Bakınız Elçilerin İşleri 12:12.) Zaten ölmüş olsaydı bunu nasıl yapabilirdi? Kutsal Kitap kendi kendisiyle çelişiyor mu? Yahudi tarihçi Yosefus, Yakup’u ölüm cezasına çarptıran Hirodes’in aslında, Matta İncili’nde adı geçen Hirodes’in torunu olduğunu göstererek bu meseleye açıklık kazandırır. Kutsal Kitap olgularla mükemmel bir uyum içindedir.


60 image11787 cool text caesar augustus xxx 458) Yine Luka İncili’nin ikinci bölümünde, Roma İmparatoru’nu yöneten kişi olarak “Sezar Avgustus”tan söz edilir. Üçüncü bölümde, Vaftizci Yahya’nın hizmetine Tiberiyus Sezar’ın on beşinci yılında başladığı söylenir. (Bakınız Luka 3:1.) Bu da Avgustus’un artık tahtta olmadığını gösterir. Yine daha sonra İncil’de Elçi Pavlus’un tutukluluğu konusunda Avgustus’a başvurduğunu görürüz. (Bakınız Elçilerin İşleri 25:21.) Yüzeysel bir okuma Kutsal Kitap’ın kendi kendisiyle çeliştiğini düşünmemize yol açabilir. Fakat daha yakından incelediğimizde, diğer bilinen gerçekleri de dikkate alarak, o sırada imparatorun Nero olduğunu öğreniriz. Tam ismi Sezar Avgustus Nero idi. Söz konusu iki kitabı da yazması için Tanrı’dan esin alan Luka, bunu açıklamıyor çünkü bu anlatıların birinci yüzyıldaki okuyucuları adı Avgustus olan iki adam olduğunu zaten biliyorlardı.

9) Eleştirenler ve itirazcılar İsa’nın tarihte yaşayıp yaşamadığından dahi kuşku duymuşlardır. Daha önce, İsa’nın bir efsaneden ibaret olma olasılığından bahsettiğinizde bunu ele almıştık. İsa tarihsel bir kişi miydi, yoksa uydurma bir karakter miydi? Gördüğümüz gibi, ilk dönem Yunan, Roma ve Yahudi kaynakları yazılarında İsa’dan bahsediyorlar.

10) Suriyeli, Stoacı bir filozof olan Mara bar Serapiyon, Mara bar Serapion’un Mektubu’nun yazarıdır. Bu önemli bir yapıttır çünkü birçokları tarafından tarihsel İsa’ya Yahudi olmayan ve Hıristiyan olmayan en eski referanslar olduğuna inanılır. Britanya Müzesi’nde saklanan 6. veya 7. yüzyıla ait bir elyazmasında korunan metin 1. yüzyılın son kısmıyla 3. yüzyılın son kısmı arasında tarihlendirilmiştir. Bu belgede yazar Sokrat, Pisagor ve İsa’nın ölümlerini kıyaslar!

61 image11790 history archeology israel 4511) İncil’in anlatı kısımlarında sözü edilen başlıca kent ve yerlerin hemen hemen hepsi arkeolojik bulgular aracılığıyla doğrulanmıştır. Yeruşalim ve tapınağın bazı kısımları bugün ziyaret edilebilir. Ayrıca, Yuhanna 5:2’de sözü edilen Beytsayda Havuzu ve Yuhanna 9:7’de bahsedilen Şilo’daki Havuz gibi belirgin yerler de bulunmuştur.

Tarihçiler belgelerde ayrıntı olmasına bayılırlar çünkü ayrıntılar belgenin güvenilirliğini kanıtlamayı kolaylaştırır. Elçi Pavlus’un mektupları ayrıntılarla doludur ve Müjdeler de de bol bol ayrıntı vardır. Bu yazılar sadece elçilerin icatlarından ibaret olsaydı, o zaman, sahte isimler, yerler ve olaylar, düşmanları, Yahudiler ve Roma önderleri tarafından çabucak keşfedilirdi. Öte yandan, Yeni Antlaşma ayrıntılarının çoğu bağımsız kanıtlarla doğrulanmıştır. Örneğin, klasik bir tarihçi olan Colin Hemer, “Elçilerin İşleri Kitabı’nın son 16 bölümünde 85 olgu arkeolojik araştırmalarla doğrulandı” diyor. (17)

Elçilerin İşleri Kitabı, Pavlus’un müjdeci seyahatlerini anlatır, ziyaret ettiği yerleri, gördüğü insanları, verdiği vaazları ve çektiği acıları sıralar. Bu ayrıntıların hepsi sahte olabilir miydi? Roma tarihçisi A. N. Sherwin-White şöyle yazmıştır, “Elçilerin İşleri Kitabı’nın tarihselliğin doğrulanması yönünde kanıtlar fazlasıyla mevcuttur. Temel olarak tarihselliğini reddetme girişimleri artık saçma görünür. Roma tarihçileri bunu uzun zamandır bu şekilde kabul etmektedirler.” (18)

Müjde anlatılarından Pavlus’un mektuplarına kadar, Yeni Antlaşma yazarları ayrıntıları açıkça betimler, o zamanlarda yaşamış olan insanların isimlerini bile verirler. Tarihçiler bu isimlerin en azından otuz tanesini doğrulamıştır.” (19)

62 image11791 history archeology tiberius coin background 4512) Aşağıdaki ayetlerde İsa’nın çok bildik bir sözüne bakalım:

“Daha sonra İsa'yı söyleyeceği sözlerle tuzağa düşürmek amacıyla Ferisiler'den ve Hirodes yanlılarından bazılarını O'na gönderdiler. Bunlar gelip İsa'ya, "Öğretmenimiz" dediler, "Senin dürüst biri olduğunu, kimseyi kayırmadan, insanlar arasında ayrım yapmadan Tanrı yolunu dürüstçe öğrettiğini biliyoruz. Sezar'a vergi vermek Kutsal Yasa'ya uygun mu, değil mi? Verelim mi, vermeyelim mi?" Onların ikiyüzlülüğünü bilen İsa şöyle dedi: "Beni neden deniyorsunuz? Bana bir dinar getirin bakayım." Parayı getirdiler. İsa, "Bu resim, bu yazı kimin?" diye sordu. "Sezar'ın" dediler. İsa da, "Sezar'ın hakkını Sezar'a, Tanrı'nın hakkını Tanrı'ya verin" dedi. İsa'nın sözlerine şaşakaldılar.” (Markos 12:13-17, İncil)

Bu paralardan birini ister miydiniz? Şayet yeterince paranız varsa, İsa zamanında dolaşımda olan paralardan satın alabilirsiniz. Üzerinde o dönem Roma Sezarı olan Tiberiyus’un resmi ve yazısı bulunmaktadır.

HIRİSTİYANLIK DIŞI KAYNAKLARDAN DIŞSAL KANITLAR

Gördüğünüz gibi arkeoloji, İncil’de kaydedilmiş olaylar hakkında bazı çok kuvvetli dışsal kanıtlar sağlamaktadır. Yeni Antlaşma belgelerinin tanıklığını desteklemektedir. Fakat İncil’in gerçekliğini destekleyen başka bir şey var mı? Evet, Yeni Antlaşma belgeleri de, Hıristiyanlık dışı eski kaynakların dışsal kanıtlarıyla da tutarlıdır. İşte bir örnek:

1) İncil, Yahudi başkahini Kayafa’dan söz eder. İsa hizmetine başladığı zaman, mahkûm olduğu ve çarmıha gerildiği zaman da baştaki kâhindi. Yeruşalim’de yönetimdeki dinsel kurulun da üyesiydi. Filistin Romalıların işgali altında olduğu için Kayafa’nın kimseye ölüm cezası verme yetkisi yoktu. Bu nedenle, İsa’nın çarmıha gerilmesinden önce gerçekleşen altı yasadışı mahkemenin sonunda İsa, Roma Valisi Pilatus’a gönderildi. Pilatus’un İsa’yı ölüm cezasına çarptırması umut ediliyordu. “Sabah olunca bütün başkâhinlerle halkın ileri gelenleri, İsa'yı ölüm cezasına çarptırmak konusunda anlaştılar. O'nu bağladılar ve götürüp Vali Pilatus'a teslim ettiler.” (Matta 27:1-2)


63 image6624 caiaphas ossuary 45Yeruşalim’deki tapınağın kayıtları yok olduğu için, Kayafa’nın yaşayıp yaşamadığını belgeleyecek kanıtlar olmadan yüzyıllar geçmiştir. Öte yandan, 1990’da su parkı inşaatı sırasında rastlantı eseri eski bir mezar mağarası ortaya çıkarıldı. Mezar odasının üzerindeki yazı Kayafa ailesine ait olduğunu gösteriyordu. Kayafa ismi sadece İncil’de ve Yahudi tarihçi Yosefus tarafından kullanılmıştı. Yahudi kayıtlarının hiçbirinde Kayafa’nın isminin başkahinlikle ilişkilendirildiğini gösteren bir bilgi yoktu. Mezarda altmış yaşındaki bir adamın kalıntıları bulundu. Ölü kemiklerin konulduğu yerin üzerindeki yazıda, bir başkahine yakışacak şekilde Yehosef bar Qafa (Yusuf, Keyafa’nın oğlu) yazılıydı. Mezarda bulunan paralar bronz kaplamaydı ve İ.S. 42/43 yıllarına aitti. Muhtemelen, İsa’nın mahkemelerine başkanlık eden başkahinin (ya da en azından kâhin ailesinden birinin) kalıntıları bulunmuştu.

2) Yazımın başlarında, İsa’nın bir efsaneden ibaret olup olmadığı konusunu tartışırken, bu fikre karşı iki kaynaktan alıntı yapmıştım. Bunlar Hıristiyanlık dışı kaynaklar olduğu için bunları tekrarlamakta yarar var. Hatırlarsanız şu soruyu soruyorduk, “Yeni Antlaşma’da, bilinen arkeolojik, tarihsel, bilimsel veya başka verilere göre yanlış olduğu gösterilebilen ifadeler veya iddialar var mı?”

En eski Hıristiyanlık dışı kayıtlar Yahudiler tarafından yapılmıştı. İ.S. 98 yılında yaşamış olan Falviyus Yosefus, Romalı olmuş bir Yahudi tarihçiydi. Roma halkı için Yahudi tarihi hakkında kitaplar yazardı. Jewish Antiquities (Yahudi Tarihi) adlı kitabında İsa’dan bahsetmiştir. Bir keresinde şöyle yazıyor:

“Bu aralarda, iyi işler yapan ve erdemleri tanınmış olan, bilge bir adam olan İsa ortaya çıktı. Birçok Yahudi ve başka uluslardan insanlar öğrencileri oldular. Pilatus İsa’yı çarmıha gerilerek ölüme mahkûm etti. Fakat öğrencileri olanlar onun öğretişlerini vaaz ettiler. 64 image7302 cross god child 45Çarmıha gerildikten üç gün sonra onlara göründüğünü ve yaşamakta olduğunu anlattılar. Belki de, peygamberlerin, harikalarını önceden bildirdiği Mesih oydu.” 

Romalı tarihçi, senatör ve Asya ili (günümüz Türkiyesi’nin batısı) valisi Korneliyus Taktikus İsa ve Hıristiyanlar hakkında şöyle yazmıştır: “Nero ahlaksızlıkları dile düşmüş Hıristiyanları (halk arasında onlardan böyle söz edilirdi) her türlü tasfiye ile cezalandırdı. Başları olan Mesih, Yahudiye valisi olan Pontiyus Pilatus tarafından Tiberiyus döneminde ölüm cezasına çarptırılmıştı.” Bu sözler açık bir şekilde İsa Mesih’in varlığını doğrulamaktadır. İsa, bir efsane değil, gerçek bir insandı. Fakat bu Romalı tarihçi bizlere bundan fazlasını anlatıyor. İsa’nın Roma valilerinden birinin emriyle öldürüldüğünü doğruluyor. Hıristiyanlık dışı bu kaynakta İsa’nın ölümünün yaklaşık tarihini öğreniyoruz. Pilatus’un Roma Valisi olduğu zamandı.

3) Virginia Lynchburg’daki Liberty Üniversitesi’nde İnanç Savunması ve Felsefe Profesörü olan Dr. Gary Habermas İsa’nın çarmıha gerilmesinden sonraki 110 yıl içinde, on sekiz kadar Hıristiyanlık dışı kaynak “Mesih’in yaşamı ve ilk dönem Hıristiyanlık hakkında yüz olgu, inanç ve öğretiden fazlasını anlatır” diyor. “Bu unsurların mucizeleri, dirilişi ve tanrılık konusunda iddiaları da dahil olmak üzere İsa’nın yaşamının hemen hemen her temel ayrıntısından söz ettiğini eklemeliyim. ” (20)

Zamanın bu dönemine ait tarih verilerinin eksikliği göz önünde bulundurulduğunda, bu hayret vericidir. Örneğin, İsa’dan söz eden kaynakların bu dönemdeki sayısı, Sezar’ın fetihlerinden söz eden kaynakların bu dönemdeki sayısından fazladır. Yeni Antlaşma’daki bu ayrıntıların doğrulamalarının, Mesih’ten sonra 20 ile 150 yılları arasına tarihlendirilmesi de daha da şaşırtıcıdır. “Eski tarihgrafi standartlarına göre oldukça yenidir.” (21)

65 image11792 writing 45Birinci ve ikinci yüzyılda Yeni Antlaşma belgelerinden, başka Hıristiyanlarla mektuplaşmaları sırasında sıkça alıntı yapan eski Hıristiyan yazarlardan da bahsetmiştim. ‘Sıkça’ derken on binlerce alıntıyı kast ediyorum. Akademisyenler bu alıntıları gayretli bir şekilde derlemişler ve 11 ayet dışında, Yeni Antlaşma’nın tümünü yeniden oluşturabilmişlerdir. Bunun iki anlamı vardır. Birincisi, Yeni Antlaşma elyazmalarının herhangi bir nüshası olmasa da, bu alıntılardan orijinal elyazmalarının neler söylediğini yeniden oluşturabilirdik. İkincisi, bu alıntılar ve İncil’in binlerce elyazması birbirinin doğruluğunu kontrol etmek için kullanılabilir- ve kullanılmıştır.

İNCİL'İN DIŞSAL TESTİ GEÇMESİ KONUSUNDA HİÇBİR SORUN YOKTUR!

Nitekim, bibliyografi testi, içsel test ve dışsal test İncil’e uygulandığında, tamamıyla güvenilir bir kitap olduğu ortaya çıkmaktadır. Benim kişisel olarak bu yazıda en muazzam bulduğum gerçek İncil'in elimizdeki elyazmaları arasında bulunan küçük farklılıklardır. Tarihçilerin ve metin eleştirmenlerinin İncil konusunda nasıl bir sonuca vardıklarını hatırlayalım. Bunu bibliyografi testi hakkındaki bölümde ele aldık: “İncil’in metninin %99.5 saf olduğu kabul edilir. ‘Yazım hatalarının’ olmadığı metinlere ya da bağlama bakarak kolayca düzeltilebilir. Kopyalama hataları sözcük tekrarı, yazım hatası ya da kopya eden kişinin gözünü bir satırdan diğerine geçirirken bir sözcük atlaması gibi oluşabilir. Farklılıklar çok küçüktür. Bu küçük kopyaların farklılıkları Kutsal Kitap’ın doktrin açısından gerçeğini etkilemiyor." İsa Mesih’in sözleri ve yaptıkları olağanüstü ve güvenilir bir şekilde bizlere aktarılmıştır. Lütfen devam etmeden önce bu son cümlenin altını çizin.


66 daryl 332 prophecies a cricket and trusting jesus 45 text image darkenedYeni Antlaşma metninde çözülemez sorunlar olduğunu savunanlar çok önemli iki gerçeği hatırlamalıdır:

1) İncil’in kadim elyazmalarındaki küçük farklılıklar Tanrı’nın İsa hakkında inanmamızı istediklerini etkilemez. 

2) Princeton İlahiyat Okulu profesörü ve Grekçe elyazması uzmanı Bruce Metzger’in söylediği gibi, “bunlar [küçük farklılıklar] dirilişin gerçekleşmediğini ortaya koyacak kanıtlar olarak kullanılamaz.” (22) Örneğin, Grek tarihçisi Polibiyus ve Roma tarihçisi Livy Hannibal’ın Alpler’i geçerken hangi yolu kullandığı konusunda farklı görüştedir fakat her ikisi de İtalya’ya vardığı konusunda fikir birliğindedir. Benim söylediğim, bu küçük farklılıklar, Hıristiyanlığın temel öğretisini etkilemez. Bibliyografi testi, içsel test ve dışsal test İncil’in gerçekliğini incelemek için kullanılmıştır. İncil’in İsa hakkında söyledikleri konusunda güvenilir olduğunu doğrularlar. Buna, İsa’nın ölümü, gömülmesi ve üç gün sonra ölümden dirilişi de dahildir.

İSA'NIN DİRİLİŞİ OLGUSU 

Elçilere karşı çıkan Yahudi ve putperestlerin İsa Mesih’in dirilişi konusundaki kanıtları çürütmek için araçları, niyetleri ve fırsatları vardı fakat ilk Hıristiyan müjdecilerin görgü tanıklıklarını sarsmaları olanaksızdır. Bu düşman görgü tanıkları, ilk imanlıların diriliş konusundaki tanıklıklarına ve İsa Mesih’in çarmıhta kurban olarak ölümüne karşı çıkacak türde sağlam kanıtları ortaya koyma başarısını gösteremediler. 

Yeni Antlaşma belgelerine göre İsa Mesih, Tanrı olma iddiasını ölümden bedensel olarak dirilişiyle ve sonra elçilere görünmesiyle kanıtladı. “İsa, ölüm acısını çektikten sonra birçok inandırıcı kanıtlarla elçilere dirilmiş olduğunu gösterdi. Kırk gün süreyle onlara görünerek Tanrı'nın Egemenliği hakkında konuştu.” (Elçilerin İşleri 1:3, İncil). 67 image10992 jesus resurrection 45Nitekim, dirilmiş İsa bir keresinde 500’den fazla kişiye göründü. İsa’nın göğe alınmasından yirmi yıl kadar sonra, Tanrı, Korint’te İsa’ya inananlar topluluğuna birinci mektubunu yazması için Elçi Pavlus’a esin verdi. İsa’nın dirilişinin görgü tanıklarının çoğu hala yaşıyordu.

“Şimdi, kardeşler, size bildirdiğim, sizin de kabul edip bağlı kaldığınız Müjde'yi anımsatmak istiyorum. Size müjdelediğim söze sımsıkı sarılırsanız, onun aracılığıyla kurtulursunuz. Yoksa boşuna iman etmiş olursunuz. Aldığım bilgiyi size öncelikle ilettim: Kutsal Yazılar uyarınca Mesih günahlarımıza karşılık öldü, gömüldü ve Kutsal Yazılar uyarınca üçüncü gün ölümden dirildi. Kefas'a, sonra Onikiler'e göründü. Daha sonra da beş yüzden çok kardeşe aynı anda göründü. Bunların çoğu hala yaşıyor, bazılarıysa öldüler.” (1.Korintliler 15:1-6, İncil)

SİZİ İKNA ETMEK İÇİN GEREKEN NEDİR?

İncil’in güvenilir olduğu konusunda nihai olarak nasıl ikna olabilirsiniz? Son zamanlarda ortaya çıkan arkeolojik keşiflerle mi? Kutsal Yazılar’ı okurken, hemen hemen her sayfada bir yer ya da kişi ismi görürsünüz. Bunların çoğu arkeolojiyle doğrulanabilir. Her yeni bulgu Kutsal Kitap’ın tarihsel doğruluğuna daha fazla ağırlık katmaktadır ve şu ana dek hiçbir arkeolojik bulgu Kutsal Kitap’a herhangi bir şekilde şüphe düşürmemiştir. Bu sizi ikna eder mi? İkna edeceğine inanmıyorum. Hikâyenin kahramanı sizi ikna edecek. İncil’i dikkatli bir şekilde çalışırken, okuduklarınızın ilahi olduğu konusunda Tanrı’nın sizi ikna ettiğini göreceksiniz. Güvenilirdir. Tanrı’nın Kutsal Yazılar’da sizlere söylemek istediklerini dinlemeye istekliyseniz, Tanrı’yla ilişkiniz peygamber Yeşaya’nın söz ettiğine benzer olacaktır. “Sağa ya da sola sapacağınız zaman, arkanızdan, ‘Yol budur, bu yoldan gidin’ diyen sesini duyacaksınız.” (Yeşaya 30: 21, Eski Antlaşma). Tanrı’nın sesi kulakla duyulabilir mi olacak? Tanrı’nın söylediklerini anlamanız için bu gerekli olmayacak. Okuduklarınızın Tanrı tarafından esinlendiğini bileceksiniz.

68 image11331 face look up 45İncil’in güvenilirliğini saptamak için kullandığımız üç testin sağladığı kanıtlar, İncil’in tarihsel güvenilirliği konusunda insanların kuşkularını ortadan kaldırmaya yardımcı olabilir. Fakat İncil’de okuduklarınız nihai olarak imanla kabul edilmelidir. İman Tanrı’yla ilişkimizin temelidir. “İman olmadan Tanrı'yı hoşnut etmek olanaksızdır. Tanrı'ya yaklaşan, O'nun var olduğuna ve kendisini arayanları ödüllendireceğine iman etmelidir.” (İbraniler 11:6, İncil)

Muazzam Tanrımız cennette sonsuzluğu kendisiyle birlikte geçirmemiz için bir araç sağlamıştır. Arzusu budur. Karşılıksız bir şekilde alabiliriz. Karşılıksız bir şekilde. Bu gerçek Hıristiyanlıkla ilişkilendirmeniz gereken kelimelerden biridir. “İnsanlar İsa Mesih'te olan kurtuluşla, Tanrı'nın lütfuyla, karşılıksız olarak aklanırlar.” (Romalılar 3:24, İncil). O’ndan bir armağandır, uğruna mücadele etmemiz gereken veya çabalamamız gereken bir armağan değildir! “İman yoluyla, lütufla kurtuldunuz. Bu sizin başarınız değil, Tanrı'nın armağanıdır.” (Efesliler 2:8-9, İncil). Ne Tanrı! Ne Kurtarıcı! Ne teklif! Bu, arkeolojinin bizlere açtığı kadim dünyanın putperest doğurganlık dinleriyle keskin bir karşıtlık içindedir. Tanrı hakkında size öğretilerle de keskin bir karşıtlık içinde olabilir. Umarım öyle değildir.


GÜVENİLİRLİK SONUCU

69 image11761 injil incil nt new testament 45Güvenilir bir tarihsel kayıt – İsa Mesih’in yaşamının doğru bir anlatısı- olarak İncil’den yararlanıp yararlanamayacağımızı belirlemek için Yeni Antlaşma belgelerini, bütün tarihsel belgeler için kullanılan kriterlerle test ettik. Hangi sonuçlara ulaştık?

1) Yeni Antlaşma belgelerinin içeriği kuvvetli bir şekilde doğrulandı. Tarihsellik testlerini tatmin edici bir şekilde geçiyor.

2) O halde İsa gerçekten İncil'in anlattığı gibi yaşamış ve İncil'in öğrettiğini söylediği şeyleri öğretmiştir. Bu tarihsel olarak kanıtlanabilir bir olgu olmakla kalmaz, aynı zamanda Yeni Antlaşma'nın antik tarihin en iyi belgelendirilmiş ve gerçeğe en sadık kitabı olduğunu gösterir.

3) Bunun anlamı, Tanrı’nın İncil’de bizlere ilettiklerine güvenebilecek olmanızdır. İsa’nın ölümü ve dirilişi hakkında Yeni Antlaşma’da verilen kanıtlar gibi kanıtları incelerken, burada ifade edilenlerin doğruluğundan şüphe duymamız için mantıklı, tarihsel ve başka herhangi bir neden olmaması anlamına gelir. Anlamakta zorlanabiliriz. İnanmakta zorlanabiliriz. İsa hakkında bize anlatılanlarla çeliştiğini görebiliriz ama bu doğru olmadığı anlamına gelmez.

McMaster İlahiyat Okulu’nda ilahiyatçı, inanç savunmacısı ve yorum profesörü olarak çalışan Dr. Clark Pinnock şöyle diyor,

“Kadim dünyada, bu kadar mükemmel bir metinsel ve tarihsel tanıklıklar dizisinin tanıklığına sahip , akılcı bir karar verilebilmesini sağlayacak şekilde bu denli üstün bir tarihsel veri dizisi sağlayan başka bir belge yoktur. Dürüst bir insan bu tür bir kaynağı bir kenara atamaz. Hıristiyanlığın tarihsel referansları konusunda kuşkuculuk, akılcı olmayan bir temele dayanmaktadır.” (23)

İncil insanlar, kültür, tarih ve ilahiyatın oluşturduğu zengin bir dokudur. İncil’in sayfaları arasında gerçek sevinçleri ve acıları olan gerçek insanlarla karşılaşırız. 70 image4480 thankful glad look face 45İnsan ırkını, yaşamını uğruna verecek kadar çok seven bir Kurtarıcı’yla karşılaşırız. Ve Tanrı’yla, uzak, ilgisiz bir ruh olarak değil, insanların ilişkilerinde ve yaşamlarında yakın bir şekilde ilişkili biri olarak karşılaşırız.

Yeni Antlaşma, bugün de iki bin yıl önce olduğu kadar taze ve geçerlidir. İçindekileri tanıma süreci, keşiflerle dolu bir yolculuk olmaya devam ediyor. Bu yolculuktan büyük keyif aldım ve sizleri bana katılmaya davet ediyorum. İsa’yı izlemek mi? Neden olmasın? İsa şöyle diyor, “Koyunlarım sesimi işitir. Ben onları tanırım, onlar da beni izler. Onlara sonsuz yaşam veririm; asla mahvolmayacaklar. Onları hiç kimse elimden kapamaz.” (Yuhanna 10:27-28)

REFERANSLAR 

1)  Newman, Robert C., “Miracles and the Historicity of the Easter Week Narratives,” Evidence for Faith, s. 284.
2)  Bruce, F. F., The New Testament Documents: Are They Reliable? (Grand Rapids: Eerdmans, 1974), s.16-17.
3)  Kenyon, F.G. Our Bible and the Ancient Manuscripts, (New York: Harper and Brothers, 1941), 2. Bölüm.
4)  Metzger, Bruce M., The Text of the New Testament (New York ve Oxford: Oxford University Press, 1968), s.86. 
5)  Barnett, Paul, Is the New Testament History? (Ann Arbor: Vine Books, 1986), s. 46-47.
6)  Kenyon, F.G., The Bible and Archaeology, (Harper, New York, 1940), s.228.
7)  See Grant M., Jesus: An Historian's Review of the Gospels, (Scribner's, 1977), s. 199; Wright, N.T., Who Was Jesus?, (Eerdmans Publications, 1992); Paul Barnett, Peter Jensen and David Peterson, Resurrection: Truth and Reality: Three Scholars Reply to Bishop Spong,(Aquila, 1994).
8)  Fuller, Reginald Fuller, Foundations of New Testament Christology, (Scribner's, 1965), s. 142.
9)  Josephus, Jewish Antiquities, XVIII. 3.2.
10)  Tacitus, Cornelius, The Annals of Imperial Rome, xv, 44.
11)  Africanus, Julius, Extant Writings XVIII in Ante-Nicene Fathers, ed. A. Roberts and J. Donaldson, (Grand Rapids: Eerdmans, 1973, Vol. VI), s.130.
12)  Pliny to Trajan, Letters, 10:97-98
13)  Lucian, The Death of Peregrine, 11-13, in The Works of Lucian of Samosata, translated by H.W. Fowler and F.G. Fowler, 4 vols. (Oxford: Clarendon, 1949), vol. 4., cited in Habermas, The Historical Jesus, s. 206.
14)  Bruce, F.F., The New Testament Documents: Are They Reliable? (6th ed.), Grand Rapids: Eerdmans, 2003), s. 123
15)  Flectchure, J.E., “The Spanish Gospel of Barnabas", Novum Testamentum, vol. XVIII, 1976, s. 314-320.
16)  Glueck, Nelson. Rivers in the Desert History of Negev, (New York: Farrar, Strous and Cudahy, 1959), s.136.
17)  Robinson, A. T., Redating the New Testament, quoted in Norman L. Geisler and Frank Turek, I Don’t Have Enough Faith to Be an Atheist (Wheaton, IL: Crossway, 2004), s. 256.
18)  McDowall, Josh, The New Evidence That Demands A Verdict (Nashville: Thomas Nelson Publishers, 1999), s.64.
19)  Robinson, A. T., Redating the New Testament, quoted in Norman L. Geisler and Frank Turek, I Don’t Have Enough Faith to Be an Atheist (Wheaton, IL: Crossway, 2004), s.269.
20)  Habermas, Gary and Antony Flew, Did Jesus Rise From the Dead? (San Francisco: Harper and Row, 1987), s. 43.
21)  Ibid.
22)  Metzger, Bruce M., The New Testament: Its Background, Growth, and Content, 2nd edition (Nashville: Abingdon Press, 1983), s.127.
23)  Pinnock, Dr. Clark, Set Forth Your Case (New Jersey: The Craig Press, 1968), s. 58.