headerLogo2b-18pt-myriadpro

İsa'yla Aç ve Çobansız 5.000 Kişilik Bir Kalabalık

Neden Durdu?

15 image10160 blood 45Ne yaparsanız yapın lütfen, ‘Benim durumumda Allah, ne zaman istesem günahımı bağışlar’ demeyin. Bunu söylemek tarih konusunda cehaletinizi göstermek olacaktır. Sadece Hıristiyanlık değil, tarihin başlangıcı kadar eski bir zaman hakkında da. Habil’in ve anne babasını örnek alanlar, yani Tanrı’nın sadık hizmetkarları uzun bir liste oluşturuyor: İbrahim, Musa, Gidyon, Şimşon, Saul, Davut vs. Kan dökmenin günahların bağışlanması için gerekli olduğunu biliyorlardı. Süleyman biliyordu; peygamberler biliyordu. Ama sonra bu liste sona erdi ve kurbanlar durdu. Neden durduğunu biliyor musunuz?  

Habil’in tarlada yapmaya çalıştığını, İsa çarmıhta tamamladı. Habil başladı, İsa tamamladı. İsa’nın kurban olarak ölümünden sonra kurban kesilmesine ve kan akıtılmasına gerek olmayacaktı. İsrail’de olmayacaktı. Türkiye’de olmayacaktı. Kanada’da olmayacaktı. Suudi Arabistan’da olmayacaktı. Gana’da olmayacaktı. Hiçbir yerde olmayacaktı.

“Oysa Mesih, kendisini bir kez kurban ederek günahı ortadan kaldırmak için çağların sonunda ortaya çıkmıştır.” (İbraniler 9:26, İncil)

İncil’in son kısımlardan biri olan İbraniler bölümünü okursanız İsa Mesih’le ilgili anlatılanlardan etkilenirsiniz. Burada İsa Mesih’in kesin üstünlüğünden söz edilir. Bunu ölüm tepesinde kendisini kurban olarak sunmasında görüyoruz. Günahımızın Tanrı’ya karşı oluşturduğu suçu kaldırdı, kendi bedeninde taşıdı sonra da üç gün sonra mezardan çıktı - tıpkı önceden bildirdiği gibi. Tanrı’nın hayatınızda büyük işler yapmasını istiyorsanız, öyle ki cennet Tanrı’dan size bir armağan olarak gelsin, o zaman İsa’ya ihtiyacınız var demektir. Şuna kulak verin: 

16 bloody hand1 calvary wide temp5“Tanrı'nın bu isteği uyarınca, İsa Mesih'in bedeninin ilk ve son kez sunulmasıyla kutsal kılındık. (İbraniler 10:10, İncil)

“Nitekim Mesih de bizleri Tanrı'ya ulaştırmak amacıyla doğru kişi olarak doğru olmayanlar için günah sunusu olarak ilk ve son kez öldü.” (1.Petrus 3:18, İncil)

Ödenmesi gereken ödendi. Yapılması gereken yapıldı. Masum kanı gerekiyordu. Masum kanı döküldü, ilk ve son kez döküldü. Şu cümleyi yüreğinizin derinlerine gömün: İlk ve son kez.

Bir ilkokul öğretmeni gibi davrandığımı düşünmeniz riskini göze alarak size basit bir soru sormama izin verin. Sunu ilk ve son kez sunulduysa, tekrar sunulmasına gerek var mı? Tabii ki yok. İş bizim için tamamlandı. İsa çarmıhta ne dedi? Daha önceki ayetlerde okuyabilirsiniz: “Tamamlandı!” Sanki ölecekmiş gibi ‘Bittim ben,’ demiyor. Hayır, zaferli bir şekilde ilan ediyor, ‘İnsanlık için bağışlama işi tamamlandı!’ Ben bittim değil, tamamlandı diyor. Bugün bunu size de söylüyor; bu nedenle cümlenin sonuna adınızı koyun: “Tamamlandı, _______!” İsa’nın bugün bu sözleri yüreğinize fısıldadığını işitiyorsanız siz de O’na fısıldayın: “Teşekkürler, Rab! Uğruna öldüğün günahkarlardan biri olduğuma inanıyorum.” 

Bugün bu iman açıklamasını yapmaya hazır değilseniz sorun değil. İş arkadaşlarımdan birinin bana İsa’ya ihtiyacım olduğunu söylediği zamanı hatırlıyorum. Bunun çok saçma bir fikir olduğunu düşünmüştüm. Hatta ona gülmüştüm. Çok şükür, sonunda kendi başıma İncil’i okumam için beni ikna etti. Daha önce okumamıştım. Babaannemle dedem birkaç kere beni kendi tarikatlarının toplantılarına götürmüşlerdi. 17 image11176 giggle frame sharpenedBir seferinde de, haftasonunu geçirmek üzere evine gittiğim kuzenimin Katolik kilisesine katılmıştım. Bu hiç unutmayacağım bir deneyimdi. 

Kuzenimle kilise sıralarında yanyana oturduk. Anne babası ve abileri arkamızda oturuyordu. Rahipleri önümüzdeki platformda yürümeye başlar başlamaz ağızlarından tuhaf sözler döküldü. Daha sonra bunun Latince olduğunu öğrenecektim. Güldüm. Kulağa çok komik geliyordu. ‘Neden İngilizce konuşamıyor?’ dedim yüksek sesle. Amcam kafamın arkasından tokatladı ve sessiz olmamı söyledi. Birkaç dakika sonra kuzenime döndüm ve neler olup bittiğini anlayıp anlamadığını sordum. Anlamadığını söyledi. İnanamayarak şöyle sordum, ‘Burada oturuyorsun ama neler olduğunu anlamıyorsun, öyle mi?’ Yüksek sesle kıkırdamam kafamın arkasında büyük bir tokat hissetmeme neden oldu ve tabii sessiz kaldım. Orayı bir daha ziyaret etmek istemedim. Ve etmedim.   

Sonra, bana İncil verilen o özel gün geldi. Ne zaman fırsat bulsam okuyordum. Bir ay boyunca Tanrı’dan bana yazılmış bu sevgi mektubunu okumak dışında hemen hemen başka hiçbir şey yapmadım. Bununla birlikte, aklıma gelen bir düşünceyi hatırlıyorum. Akılsızlık etme ve doğru olmayan bir şeye inanma. Kendime bunu söylüyordum. Bugün size verebileceğim en iyi öğüt bu. Başkalarının size İncil ve Hıristiyanlık hakkında söylediklerine inanacak kadar saf olmayın. Kendi kendinize inceleyin. Lütfen önerdiğim makaleyi okuyun.  

Bazılarınıza İsa’nın ölmediğinin öğretildiğini biliyorum. Bunun kadar gerçekten uzak bir ifade olamaz. Tanrı, İsa’yı üçüncü gün ölümden dirilterek İsa’nın çarmıha gerilmesi olayına ilahi ünlem işaretini koymuştur. İsa bunu önceden bildirdi, nasıl öleceğini de söyledi. İsa’nın peygaberlik sözlerini dinleyin. Bu sözler bize İsa’nın isteyerek, bilerek ve zaferli bir şekilde öldüğünü anımsatıyor. Çarmıhta ölüm, dünyadaki görevinin nihai amacıydı:

“Bundan sonra İsa, kendisinin Yeruşalim'e gitmesi, ileri gelenler, başkahinler ve din bilginlerinin elinden çok acı çekmesi, öldürülmesi ve üçüncü gün dirilmesi gerektiğini öğrencilerine anlatmaya başladı.”  (Matta 26:21, İncil)

“Celile'de bir araya geldiklerinde İsa onlara, "İnsanoğlu, insanların eline teslim edilecek ve öldürülecek, ama üçüncü gün dirilecek" dedi.”  (Matta 17:22-23, İncil)

“Canımı kimse benden alamaz; ben onu kendiliğimden veririm. Onu vermeye de tekrar geri almaya da yetkim var.” (Yuhanna 10:18, İncil)