headerLogo2b-18pt-myriadpro

İsa ve Romalı Asker

OLAY: Yüzbaşı hizmetkarının iyileştirilmesi için İsa’nın yanına gitti.

AYETLER: İsa, kendisini dinleyen halka bütün bu sözleri söyledikten sonra Kefarnahum'a gitti. Orada bir yüzbaşının çok değer verdiği uşağı ölüm döşeğinde hasta yatıyordu. İsa'yla ilgili haberleri duyan yüzbaşı, gelip kölesini iyileştirmesini rica etmek üzere O'na Yahudiler'in bazı ileri gelenlerini gönderdi. Bunlar İsa'nın yanına gelince içten bir yalvarışla O'na şöyle dediler: "Bu adam senin yardımına layıktır. Çünkü ulusumuzu seviyor. Havramızı yaptıran da kendisidir." İsa onlarla birlikte yola çıktı. Eve yaklaştığı sırada, yüzbaşı bazı dostlarını yollayıp O'na şu haberi gönderdi: "Ya Rab, zahmet etme; evime girmene layık değilim. Bu yüzden yanına gelmeye de kendimi layık görmedim. Sen yeter ki bir söz söyle, uşağım iyileşir. Ben de buyruk altında bir görevliyim, benim de buyruğumda askerlerim var. Birine, 'Git' derim, gider; ötekine, 'Gel' derim, gelir; köleme, 'Şunu yap' derim, yapar." Bu sözleri duyan İsa yüzbaşıya hayran kaldı. Ardından gelen kalabalığa dönerek, "Size şunu söyleyeyim" dedi, "İsrail'de bile böyle iman görmedim." Gönderilenler eve döndüklerinde köleyi iyileşmiş buldular.”  (Luka 7:1-10, İncil)

İSA’NIN DUYGUSU: Şaşkınlık

NEDENİ: Adam İsa’nın kim olduğunu anladı.

EYLEM: İmana dikkat çekti ve hizmetkara şifa verdi.

ÜZERİNDE DÜŞÜNMEM GEREKEN KONU:

01 rename 12 long 45Fark ettiniz mi? Bu hikayede İsa’nın şaşırmasının nedeni Romalı askerin O’nun kim olduğunu anlamasıydı. İsa’nın kim olduğunu biliyordu! Bu değerlendirmeyi yapabilecek kadar kanıt edinmişti. Bu kadar az kanıta iman armağanını ekledi ve Romalı asker İsa’ya iman eden biri oldu. Yuhanna Müjdesi’nin son ayeti bizlere şöyle diyor, 

“İsa'nın yaptığı daha başka çok şey vardır. Bunlar tek tek yazılsaydı, sanırım yazılan kitaplar dünyaya sığmazdı.” (Yuhanna 21:25, İncil)

İsa’nın yaptığı her şey yazılamazdı- gerçekleştirdiği günlük mucizeler, halkla konuşmaları ve gündüz gece onlar için yaptıkları. O’nun hakkındaki bütün peygamberlikler doğru bir şekilde kaydedilmişti ama başka her şey değil. Peki ama neden? Çünkü çok fazlaydılar. Ayrıca, İsa’nın bu tarihi, meraklıların eğlencesi için  sadece insanlar tarafından yazılsaydı çok daha fazlası yazılırdı. Her bir olay, en küçük ayrıntılarla doldurulur ve bütün koşullar büyük olasılıkla abartılırdı. Fakat İncil, insanları İsa Mesih'e imana getirmek için Tanrı tarafından esinlenmişti. Tanrı'nın bu amaç için kaç satır Kutsal Yazı esinlemesi gerekir? Çok değil. Bu konuda biraz düşünün. Tanrı’nın evrenimizde yaklaşık beş yüz milyar galaksi yaratması için ne kadar gayret göstermesi gerekti. Çok değil. 

Bugün, İsa hakkında sahip olduğumuz bilgiler, bu Romalı askerin, sorgulayan aklı ve yumuşak yüreğiyle hayal edebileceğinden çok daha fazladır. Umarım siz de yakında, ‘Tanrım, yeterince okudum. İsa’nın söylediğini olduğu kişi olduğunu biliyorum. O’nun uğruna öldüğü günahkarlardan biri olduğumu biliyorum. Bugün çağımızda O’nu izleyenlerden biri olarak yeni yaşamıma başlamayı çok istiyorum” dersiniz. Acaba, Tanrı sizi Kurtarıcı’yla tanıştırmak için İsa hakkında hangi ayeti kullanacak.     

Ayetler Luka’nın şu sözleriyle başlıyor, “İsa…bütün bu sözleri söyledikten sonra…” Bütün bu sözler neydi? Önceki ayetlerde İsa kalabalığa şöyle bir şey sordu, “Neden bana Rab Rab diyorsunuz, ve söylediklerimi yapmıyorsunuz?” Ele aldığı konu, bir şey söyleyip başka bir şey yapan insanlardı. Doğru sözcükleri kullanıyorlardı ama yetkisini tanımıyorlardı. Şimdi ise, Yahudiler’in göremediğini Romalı bir askerin gördüğü bir mucizeye bakıyoruz.       

02 seeing is believing1 45Bu hikayede, Kefarnahum’da kamp kurmuş Roma ordusunun bir komutanı tanınan Yahudi önderleri aracılığıyla İsa’ya yaklaşır. Öteki Ulusların Eski Antlaşma ekonomisinde Tanrı’ya yaklaşma yolu bu şekildeydi. İşte burada öteki uluslardan İsa’yı gerçekten anlayan ve olduğu gibi gören bir adam var. İsa’ya doğru bir şekilde yaklaşmak için çok büyük özen gösteriyor. Doğrudan değil, Yahudi önderler aracılığıyla. Yüzbaşının uşağı hastaydı ve ölmek üzereydi. Romalı yüzbaşı yardım için İsa’ya yöneliyor.

İsa’nın sadece bir doktor mu yoksa Büyük Doktor olduğuna mı inanıyordu? Vermek üzere olduğu tanıklığa göre ikincisine inanıyor. Yüzbaşı kendi alanında büyük ve güçlü bir adamdı. Fakat, İsa’ya yaşam ve ölüm konuları üzerinde daha büyük yetkiye sahip birine gösterilen saygı ve onurla yaklaşmaya özen gösterdi. Büyük yetkiye sahip bir adam olarak kendisini alçaltıyor ve kendisini İsa’nın yetkisi altına koyuyor. İsa’yı evinde ağırlamaya kendisini layık görmediğini söylüyor. Bu adam ne kadar da olağandışı bir alçakgönüllülük gösteriyor. Bu yaklaşım, o dönemin kendi doğruluğuna güvenen ve Tanrı’nın bereketlerine layık olduklarını düşünen çok sayıda din önderinin yaklaşımına tam tersti. Din önderlerinin yaklaşımı, her çağdaki insanları, İsa’da bulunan harika, sonsuz, eşsiz lütuftan uzak tutan nedendir.

Yüzbaşı İsa’nın gücüne inanıyor. Yüzbaşının büyük imanına bakın. İsa'nın, felçli hizmetkarını iyileştireceğini sadece ummuyordu, bunu yapabileceğinden emindi. Ayrıca Yüzbaşı İsa Mesih'in gücünün sınır tanımadığına iman ediyordu, ve şüphesiz haklıydı. Bu nedenle, yakınlık da uzaklık da O’nun için aynıdır. İsa’nın tek bir sözle hizmetkarını iyileştirebileceğine iman ediyordu. Bir kilometrelik bir uzaklıktan ya da bin kilometre uzaklıktan, fark etmez. “Sen yeter ki bir söz söyle, uşağım iyileşir.” Bana göre, bu ricası bu ayetler arasında en öne çıkan ayettir. Bu hikayenin anlatıldığını ne zaman duysam beni heyecanlandırıyor. Romalı asker, yaşayan Tanrı’yla iletişim içindeydi ve mucize gerçekleşmek üzereydi. İsa’nın sözünün, istenen mucizeyi yaratmaya yetkili ve yeterli olduğunu biliyordu.

Bu mucize, kalabalığın İsa’nın İncil’in bu kısmında 5-7 bölümlerindeki uzun mesajını dinledikten sonra hissettiklerinin bir örneğidir. Şöyle söylüyor: 

“İsa konuşmasını bitirince, halk O'nun öğretişine şaşıp kaldı. Çünkü onlara kendi din bilginleri gibi değil, yetkili biri gibi öğretiyordu.” (Matta 7:28-29, İncil)


03 image6313 crowd sharpened 45Kalabalık, İsa’nın bu kadar yetkiyle konuşmasına şaşırmıştı. Gök gürlemedi ama insanlar sarsıldılar. İnsanlar şaşırdılar. Sonra ne oldu? Çoğunluğu bu şaşkınlığın yavaş yavaş geçmesine izin verdi. Burada buna izin vermeyen bir adam var. Bu askerin orada olması ve vaazı dinlemiş olması mümkün mü? Bildiğimiz bir şey, İsa’nın mucizesini görmeden İsa’nın sözlerine inanmış olduğuydu. “Sen yeter ki bir söz söyle, uşağım iyileşir.”

Bu ayetleri okurken bu askeri liderin hizmetkarı için sahip olduğu sevgi dolu ilgi de dikkatimi çekiyor. O dönemde bu adamlar için bu ilgi son derece alışılmadıktı. Tanrı hakkında bilgisi ve Tanrı’ya karşı sevgisi bu adam için duyduğu sevgide görülüyor. Aynı zamanda cömert bir adamdı ve tek gerçek Tanrı’ya Yahudiler’le birlikte tapınmak için bir havra bina etmişti. Öteki ulusların Yahudiler’i sevmesi ya da Yahudiler’in öteki uluslardan insanları sevmesi pek olağan bir şey değildi. Genel olarak, iki grup arasında nefret vardı. Ama bu adam için durum öyle değildi. Bu Romalı adam, oldukça sıra dışı bir insan, öyle değil mi?

Şimdi, İsa’nın verdiği karşılığa bakalım. 

İsa’nın yüzbaşıya karşılığı ne oldu? “İsa onlarla birlikte yola çıktı.” Hiçbir isteksizlik göstermeden onlarla birlikte gitti. İsa, yapacakları ya da yapmayacaklarıyla ilgili herhangi bir koşul koymadı. Uşağın bedeninin ne kadar kötü durumda olduğu önemli değildi. Uşağın ne kadar kötü kanadığı önemli değildi. Hastalığın ne kadar ilerlemiş olduğu önemli değildi. İsa onlarla birlikte gidecek ve uşağı iyileştirecekti. Sorun her ne olursa olsun.   

Bu makale dizisinin girişinde ne söylediğini hatırlıyor musunuz? Eğer okumadıysanız burada aktarayım:

04 image10757 brown eyes look up 45Web sitesinin bu kısmında İsa’nın yaşamı ve kişiliği hakkında okurken aklınıza şu düşünce gelebilir: ‘İsa’nın bana nasıl karşılık vereceğini merek ediyorum. Bugün yaşıyor olsaydı ve O’nunla konuşma fırsatım olsaydı, O’na ne sormaya cesaret ederdim?’ Aşağıda İncil’de kaydedilen olaylara bakın ve bunların yaşamınız üzerinde nasıl bir etki bıraktığını görün. İncil İsa’yla ilgili şunları söylüyor:

“İsa Mesih dün, bugün ve sonsuza dek aynıdır.” (İbraniler 13:8)
“Bütün kaygılarınızı O'na yükleyin, çünkü O sizi kayırır.” (1. Petrus 5:7)

İsa’nın dünyada bulunma biçimi, şimdi göklerde olduğu biçimdir. Dünyadaki insanlara karşılık verme biçimi, tam olarak bugün size karşılık verme biçimiyle aynıdır. Bir şeyden, örneğin ölümden korktuğunuzu bilse nasıl karşılık verirdi? Bir konuda endişeli olduğunuzu ya da aklınızdan geçen bazı günahkar düşüncelerden zevk aldığınızı bilse nasıl karşılık verirdi? ‘Bağışlamayı’ size acı veren birini cezalandırma hakkından vazgeçmek diye tanımlıyorum. İsa’nın çarmıhta yaptığı budur. Bu hikayeleri okuyun ve sonra, dirilmiş İsa’dan bağışlanmayı ya da iyileştirilmeyi ya da yüreğinizde başka ne varsa onları söyleyin. 

Yüzbaşıya gelince, İsa, bu adamın imanı karşısında şaşırmıştı. Yüzbaşı, İsa’ya mucizeyi görmesine gerek olmadığını söyledi. Bu askeri lider herhangi bir endişe belirtisi gösterdi mi? Uşak neredeyse ölmek üzere olduğuna göre acaba şifa uşağı tamamıyla mı iyileştirecekti yoksa sadece kısmen mi iyileştirecekti? Yüzbaşı mucizeyi görmesine gerek olmadığını söyledi. Ne büyük iman! Romalı asker gerçekten de Tanrı hakkında çok şey anlıyor. İnanıyor ve inandıklarına göre davranıyor. Bu davranışı, İsa’nın kim olduğuyla ilgili iddialarını kanıtlamasına ısrar eden ve mucizeleri gördükten sonra dahi inanmayı reddeden Yahudi ulusunu ne kadar güçlü bir şekilde suçlu çıkarıyordu. 

Son olarak, İsa’nın yüzbaşıya karşı tepkisi beni çok etkiledi. Yüzbaşının sözlerine hayran kaldı. İsa'yı dinlemek için ona koşuşan ve mucizelerini gören halkın tepkisi karşısında İsa'nın daha sık 'hayran' kalmasını bekleyebiliriz. Ne var ki İncil'de İsa'nın birden fazla defa 'hayranlık' duyduğunu görmeyiz. Tam tersine çoğu zaman İsa'nın insanların imansızlığı karşısında şaşırdığını görürüz. Örneğin kendi kentindeki akrabalarının tepkisine baktığımızda İsa onlara hayran kalmış mıydı? “Orada birkaç hastayı, üzerlerine ellerini koyarak iyileştirmekten başka hiçbir mucize yapamadı. Halkın imansızlığına şaşıyordu.” (Markos 6: 5-6). 05 image5287 lid 45İnsanlar İsa’nın bilgeliğini hemen kabul etseler de, duyarsız yürekler ve ruhsal katılıkları nedeniyle bildirisini reddettiler. Sanki imansızlıkları sonsuz gücü bile sınırlayabiliyordu. Oysa İsa onların arasında da başka yerde yaptığı kadar mucize yapardı. Fakat onlar topluca Tanrı'ya kapıyı kapatmıştı.

İmanı bir kabın açık ağzına benzetebiliriz. İman, kabın açılıp kapatılabileceği kapağa benzer. Ya sıvıyı almamak üzere kapalıdır ya da içine sıvının dökülmesi için açıktır. Tanrı, halkın ihtiyaç içindeki yüreklerine iyilik ırmakları dökmek istiyordu ama yüreklerini sıkı sıkıya kapalı tutmayı tercih ettiler. İnsanın Tanrı’ya karşı bu tipik karşılığının kötü yanı, Tanrı’nın bereketlerinden mahrum kaldığımızdan şikayet etmemizdir. Şu anda neden Tanrı’nın en büyük bereketine- cennette sonsuz yaşamla ilgili kesin bilgiye- sahip değiliz? Kapağımızı sıkı sıkıya kapalı tuttuk. Tanrı’nın İsa Mesih’e imanla verdiği sonsuz yaşam armağanını reddeden imansızlığımızdır, “Çünkü günahın ücreti ölüm, Tanrı'nın armağanı ise Rabbimiz Mesih İsa'da sonsuz yaşamdır.” (Romalılar 6:23, İncil)   

Din önderlerine gelince, çoğunluğu İsa’nın halk arasında seviliyor olmasını ve çok sayıda insanın İsa’yı izlemesini kıskanıyorlardı. İsa’nın ünü, yüreklerinin tutulmasına neden oldu. Nihai olarak da, İsa’ya karşı şiddet biçimini aldı. “Ayağa kalkıp İsa'yı kentin dışına kovdular. O'nu uçurumdan aşağı atmak için kentin kurulduğu tepenin yamacına götürdüler. Ama İsa onların arasından geçerek oradan uzaklaştı.” (Luka 4:29-30, İncil)


İsa ve Romalı askerle ilgili bu ayetlerden ne öğrenmeliyiz? İşte, üzerinde düşünebileceğimiz birkaç gerçek: 

06 image11127 write pen note blue sharpened 451)  Gurur meselesi ve gerçek Tanrı’yı tanımamıza nasıl engel olduğu. 

2)  Yüzbaşının İsa’nın uzaktan şifa verme gücüne inancı.

3)  Hiç görmediğimiz şifa! Yüzbaşının evinde gerçekleşiyor ve mucizenin kendisi  neredeyse, hikayenin bir parçası bile değil! Bizi etkileyen mucizeyi saran gerçek! Mucize yine de önemlidir çünkü gerçeği kanıtlar ama hikayede vurgulanan bu değildir.

4)  İşleri ya da geçmişleri nedeniyle kimseyi eleştirmememiz gerektiğinin hatırlatılması. Yahudiler, Roma askerlerine pek değer vermiyorlardı ama burada büyük imanı olan bir asker var!

Bu makaleyi hikayede en sevdiğim ayet hakkında birkaç düşünceyle bitirmek istiyorum. Şimdiye kadar çoktan bu ayetin ne olduğunu öğrendiniz. “Sen yeter ki bir söz söyle, uşağım iyileşir.” 

Tanrı’nın öz niteliklerinden biri, sözünün istediği her şeyi gerçekleştirmek için yeterli olmasıdır. Siz de bu konuda aynı fikirdesiniz, öyle değil mi? Çevremizde gördüğümüz her şey tek bir buyrukla yaratıldı. Beynimizi, dolaşım sistemimizi, organlarımızı ve bedenlerimizin içindeki her şeyi oluşturan harika, karmaşık hücreler Tanrı’nın tasarladığı bir şeydir. Tanrı tek bir buyrukla Adem’e biçim verdi. Bütün bu hücreler anında birlikte hareket etmeye başladı. Kaç tane? Ortalama bir yetişkin bedeninin yaklaşık 10 trilyon hücresi vardır. 10 trilyon hücrenin nasıl olduğunu hayal etmekte benim gibi zorlanıyorsanız şöyle düşünün. Eğer vücudunuzdaki hücreleri saniyede bir hücre hızında sayabilseydiniz bu görevi yerine getirmeniz 2.600 yıl sürerdi.

Tanrı’nın sözünde ne büyük güç var! Tanrı’nın sözünün gücü her şeye yeter! Tanrı söyledi ve gerçekleşti! Bu, bizim anlama yetimizin ötesinde bir yetki düzeyi ama gerçek. Uşağın hücrelerinin yeniden doğru bir şekilde çalışmasını sağlayan kimdi? İsa.“Sen yeter ki bir söz söyle, uşağım iyileşir.” İsa’nın söylediği tek bir söz, uşaktaki trilyonlarca hücrenin her birinin yaratılma amaçlarına uygun olarak işlemelerine neden oldu. Karşılık vermek dışında başka ne yapabilirlerdi? Yaratıcı konuşmuştu. Her bir hücre itaat etti. Yüzbaşının emri altındaki bölük askerlerin hiç yapamadığı kadar hızlı bir şekilde itaat ettiler- işte bu yıldırım kadar hızlı bir itaatti!

07 image5290 identity long 45İsa’nın gerçek kimliği nedir? İsa’nın kimliğiyle ilgili yanıt için bakabileceğiniz en iyi yerlerden biri Yuhanna Müjdesi’dir. Bunu seçiyorum çünkü burada İsa’dan ‘Söz’ olarak bahsediliyor. İsa her şeye gücü yeten bu sözü söyledi çünkü kendisi Söz’dü. İsa’ya verilen bu unvan İncil’in bu bölümüne özgüdür. Okurken Söz’ün Tanrı olduğuna dikkat edin. Tanrı’dan daha az değil.

“Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı'yla birlikteydi ve Söz Tanrı'ydı. Başlangıçta O, Tanrı'yla birlikteydi. Her şey O'nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O'nsuz olmadı. Yaşam O'ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı. Işık karanlıkta parlar. Karanlık onu alt edemedi. Tanrı'nın gönderdiği Yahya adlı bir adam ortaya çıktı. Tanıklık amacıyla, ışığa tanıklık etsin ve herkes onun aracılığıyla iman etsin diye geldi. Kendisi ışık değildi, ama ışığa tanıklık etmeye geldi. Dünyaya gelen, her insanı aydınlatan gerçek ışık vardı. O, dünyadaydı, dünya O'nun aracılığıyla var oldu, ama dünya O'nu tanımadı. Kendi yurduna geldi, ama kendi halkı O'nu kabul etmedi. Kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı'nın çocukları olma hakkını verdi. Onlar ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine, Tanrı'dan doğdular. Söz, insan olup aramızda yaşadı.” (Yuhanna 1:1-14, İncil)

Bölüm şöyle başlıyor,

“Başlangıçta...”

İsa’nın kişiliğini araştırırken, bu sefer, Tanrı’nın büyük yaratılış işinden öncesine gitmemiz gerekiyor. Henüz bir şey yaratılmadan çok uzun bir süre öncesine. Sizin ve benim başlangıcımızı araştırmak için bu kadar geriye gitmemiz gerekmiyor ama İsa’nın kim olduğunu anlamamız için oraya gitmemiz gerekiyor. İsa’nın gerçekten kim olduğunu anlamak için bütün peygamberlerin doğumundan çok daha öncesine gitmemiz gerekiyor. Zamansız ezele geri gitmemiz gerekiyor.

Henüz dünya yaratılmadan önce Söz’ün bir varlığı vardı. İnsan olan İsa için böyle söylenmiyor ama insan olan ya da beden almış olan için söyleniyor. Bu bölümde söz edilen bir yaratık ya da yaratılmış bir varlık değildi. Cennette, sonradan Tanrı olan bir insan yoktu. Bu çok saçma olurdu! Fakat, Tanrı tam tersinin doğru olduğunu açıkladı. Bir insan tanrılığa bürünmedi. 08 image10243 praise worship alone 45Tanrı, insanlığı giyinmeyi seçti! Gerçek olmayan saçma iken, gerçek olan derin bir anlama sahiptir! Şöyle diyor: “Söz, insan olup aramızda yaşadı.” Buradaki “Söz” yaratılmamış ve sonsuzdur. Yaratılmamış olan tek bir Varlık vardır. Bu nedenle, “Söz” ilahi olmalıdır. Yaratılışın bir parçası değildi. Sadece yaratılıştan önce olmakla kalmadı, aynı zamanda başlangıcı da yoktu. Zaman içinde Söz’ün doğum zamanının bir hastane ya da klinikte kaydedildiği belli bir zaman yoktu. Söz’ün doğması ve gerekli tıbbi bakımın sağlanması için alelacele taksiyle hastaneye gidilmedi.  

Peki ya Beytlehem’de doğan, hastaları, sakatları, körleri iyileştiren, ölüleri dirilten ve bizim için ölüp yeniden dirilen İsa? Bölümdeki italik ayete dikkat edin. Söz, insan olup aramızda yaşadı. İnsanlık tarihinin bir noktasında Söz, üzerine insanlığı giyinmeye karar verdi, böylece İncil’de kaydedilen bütün o mucizevi şeyleri yaptı. Bununla birlikte, Söz’ün kendisi başka hiçbir şey yokken vardı. Bu bölümde her şeyin O’nun aracılığıyla var olduğunu okuyoruz. Hiçbir şey O’nsuz olmadı.

Yaratılıştan önceki dünyaya ne ad veriyoruz? Ezel ve ebet. Henüz hiçbir şey yaratılmadan önce var olana ne deriz? Ezeli. Bütün her şey olmadan var olan ve her şeyin kendisi aracılığıyla yaratıldığı bu Kişi’ye ne diyeceğiz? Sadece peygamber mi? Kendi memleketinden olanlar İsa’nın peygamber olduğuna bile inanmakta zorluk çektiler, O’nda doğanın açıklayabileceğinden çok daha fazlası olduğunu gördükleri halde. Yaptıkları açısından doğaüstüydü ama yine de O’nu reddettiler. Kapak sıkı sıkıya kapatıldı.


09 people brazilian thinker with glasses 45İsa, dünyasal hizmeti sırasında bir peygamberin yapacağı işleri yaptığı için Tanrı’dan daha azı olduğu sonucuna mı varmalıyız? Bu sonuca varamayız çünkü okuduğumuz ayetlerde şunu okuduk: “...Söz Tanrı’ydı.” Söz, başkasına bağımlı bir varlık değildi. Tanrı, her şeye gücü yetme niteliğini başkalarına devredemez. İsa, başı sonu olmayan Tanrı mıdır? Evet. Başlangıcı olmayan Tanrı’nın sonu olmayan Oğlu’ydu. Tanrı’nın sonsuz Oğlu, insanlığı giyinmek ve bir süre aramızda yaşamak için Bakire Meryem aracılığıyla doğmayı seçti. Ne var ki, bu hiçbir zaman tanrılığını azaltmadı.  

Tanrı’nın yapamayacağı bir şey var mı? Evet, var. Tanrı yalan söyleyemez ya da kendi karakterine aykırı bir şey yapamaz. Günahsızdır, kutsaldır ve yalan söyleyemez. Yalan söylemeyi ya da günah işlemeyi seçemez. Bunlar, Tanrı için birer seçenek değil. Bununla birlikte, Tanrı insanlığı giyinebilir ve bir süre aramızda yaşayabilir. Ve öyle yaptı. 

Hristiyanlık dünya dinleri arasında eşsiz bir yere sahiptir; bunun en önemli nedeni öğrettikleri değildir. Eşsizliği, merkezinde bulunan kişinin- İsa Mesih’in eşsizliğinden kaynaklanır. Hristiyanlık İsa’nın öğrettikleri üzerine değil, İsa’nın kim olduğu ve ‘Söz beden alıp aramızda yaşadıktan’ sonra İsa’nın başardıkları üzerine kurulmuştur. Kuşkusuz, Hristiyanlar olarak bizler öğretişlerine bağlıyız. Kimse İsa gibi konuşmadı ve öğretmedi ama nihai olarak, İsa’nın söylediklerinin değeri kim olduğuna ve yaptıklarına bağlıdır. 

Bazıları İsa’yı tarihin büyük din önderleri arasına koymaya çalışıyorlar. ‘Birçoğu arasında’ diyorlar. Başkaları, İsa’yı tarihin peygamberleri arasına koymaya çalışıyorlar. ‘Bütün zamanların en büyük peygamberi’ diyorlar. Başkaları karşı çıkıyor, ‘Hayır, en büyüklerden biri ama en büyüğü değil’ diyorlar. Bu şekilde konuşan insanlar, İsa’yı tanımaları gerektiği kadar tanımıyorlar. Bu bölümde kullanılan bu özel unvanla, Söz, ya da İncil’in başka bölümlerinde başka bir ilahi terimle resmedilse de çıkartabileceğimiz tek bir sonuç vardır. İsa o kadar büyüktür ki, kesinlikle kimse O’na benzetilemez.

Söz, henüz dünya oluşmadan önce vardı. Söz, Roma, Yeruşalim ya da belli bir inancın dünyasal merkezi neyse, o şehir olmadan önce vardı. Bu, İsa’yı diğer büyük din önderlerinden çok ayrı bir yere mi koyuyor? Kesinlikle. O’nunla, yaşamış başka herhangi biri arasındaki farkın büyüklüğünü ölçmenin bir yolu yoktur!!!  

10 image11128 shock disbelief face 45Birkaç satır önce şu soruyu sordum, ‘Tanrı’nın yapamayacağı bir şey var mı?’ Birkaç şey üzerinde durduk ama bunlardan biri insan biçimine bürünmesi değildi. Bunu anlamak bizim için mümkün olmasa da, Tanrı için bunu gerçekleştirmek mümkündür.

Tanrısal gizemin doruklarının, Tanrı hakkında merak ettiğimiz çoğu şeyi aşması bizi rahatsız etmeli mi? Zannetmiyorum. Bugün hayatınızda ilk kez İncil’de Tanrı’nın cennetten dünyaya yolculuğu- Söz’ün beden alması- hakkında okumuş olabilirsiniz. Tanrı bunu bize açıklamış olsa da, anlayışımızın ötesindedir. Ve zaten anlaşılmaz olmalıdır. Neden mi? Çünkü Tanrı’nın bilgeliği, bizim bilgi ve bilgeliğimizin sonsuz derecede üstünde ve ötesindedir. Tanrı’nın iradesini hiç hayal edemeyeceğimiz bir şekilde gerçekleştirmesini beklemeliyiz.   

“Tanrı'nın zenginliği ne büyük, bilgeliği ve bilgisi ne derindir! O'nun yargıları ne denli akıl ermez, yolları ne denli anlaşılmazdır!"  (Romalılar 11:33, İncil)

Bugünkü çalışmamızda iman konusunu ele aldık. İsa, Romalı askerin imanına hayran kaldı. Hayatın bütün gizleri arasında Tanrı’ya güvenen iman yaşamını yaşadı. Çünkü Tanrı’nın düşünceleri bizim  düşüncelerimizden yüksek ve yolları bizim yollarımızdan yüksektir, Tanrı’nın zaman içinde belli bir anda ne yaptığını anlayamamamız olağandışı bir şey değil. Ama sadece Tanrı dünyayı İsa Mesih adlı kişi olarak ziyaret ettiği için değil.

Tanrı hakkında ne bilebiliriz? 'Tanrı’nın sevgisi hakkında daha fazla öğrenmek' dizisini okuduysanız şimdi ne diyeceğimi biliyorsunuzdur. Tanrı’nın ancak kendisini doğaüstü bir şekilde açıklamasıyla bilinebileceğini biliyorsunuzdur. İnsanın canının Tanrı’yı kişisel ve yaşamsal bir şekilde bilebilmesi için, önce sadece İncil’i ya da bu makaleleri okumasından başka bir şey gereklidir. 11 study the bible5 long temp5 45Tanrı bilgisi, kimya bilgisinin kimya kitapları okunarak edinilmesi şeklinde edinilemez. Bu şekilde Tanrı, entelektüel olarak bilinebilir ama ruhsal olarak bilinemez. Doğaüstü bir Tanrı ancak doğaüstü bir şekilde bilinebilir, yani insanın bir şeyi doğal olarak öğrenme biçiminin ötesinde bir şekilde bilinebilir. Tanrı’nın kendisini yüreğe…sizin yüreğinize açıklaması gerekir. İyi haber, Tanrı’nın bunu yapmayı istiyor olmasıdır.

Bu haftanın sonunda İsa’ya gerçekten iman eden biri olduğunuzu görmek ister miyim? Evet, isterim ama bunun gerçekleşmesinin tek bir yolu vardır. Tanrı’nın kendisini size açıklaması gerekir. Tanrı, bunu yapmanın aracı olarak bu makalelerden birini seçebilir. Ya da, bunun yerine bu gece rüyanızda size görünmeyi seçebilir. Bunu, en beklemediğiniz anda yapabilir. Ama bu konuda hataya düşmeyin, Tanrı değişimin aracısıdır. Kabınızın kapağını zorla açmaz. Tanrı, iradeniz üzerinde baskı kurmaz. Fakat, aşağıdaki ayetin ifade ettiği gibi, kimse, Tanrı’nın Ruhu’nun yardımı olmadan İsa’nın Rab olduğunu söyleyemez. Tanrı’nın yardımı olmadan kimse, İsa hakkında bunu sevinçle ilan etme eğiliminde değildir.  

“Bunun için bilmenizi isterim ki...Kutsal Ruh'un aracılığı olmaksızın da kimse, ‘İsa Rab'dir’ diyemez.” (1. Korintliler 12:3, İncil)


12 image11129 african gray parrot sharpened 45Kuşkusuz, herkes “İsa Rab’dir” sözlerini söyleyebilir. Kırmızı kuyruklu, Afrika Gri papağanını alabilirim. Bu tür, konuşan papağanların kralıdır. İnsan konuşmasını kolaylıkla taklit edebildikleri için papağanıma ‘İsa Rab’dir’ demeyi kolaylıkla öğretebilirim. Bunun, papağan üzerinde nasıl bir etkisi olur? Hiçbir etkisi olmaz. Bu ancak Tanrı’nın Ruhu’nun etkisi altında, sadece birinin dudaklarından öylesine söylenen sözler değil, insanın yüreğinin ve yaşamının tam bir ikrarı olarak söylendiğinde gerçek olabilir. Hiç kimse, Tanrı’nın Ruhu’ndan etkilenmenden ne İsa Mesih’e karşı doğru bir saygı ne de adına karşı gerçek bir sevgi duyabilir. İsa’ya layık olduğu saygıyı gösteren insanlar bunu Tanrı’nın Ruhu’nun aracılığıyla yapmıştır. 

İsa’nın sonsuz Söz olarak betimlendiği bölümde, bu gerçeğin farklı bir şekilde ifade edildiğini görüyoruz. Soru: İsa Mesih’in gerçek kimliğini ne zaman kabul edeceğiz? Ne zaman karar verirsek mi? Bakalım:

“Kendisini [İsa’yı] kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı'nın çocukları olma hakkını verdi. Onlar ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine, Tanrı'dan doğdular.” (Yuhanna 1:12-13, İncil)

Doğmak istediğiniz zaman mı doğdunuz? Doğduğunuz zamanı, doğduğunuz ülkeyi ve doğumunuza neden olan çifti seçtiniz mi? Yoksa bu karar başka birinin elinde miydi? Aynı şekilde, ayetlerin italik kısmında sözü edilen ruhsal doğum da Tanrı’nın elindedir. Bunun ne zaman olacağına biz karar vermeyiz. En azından Tanrı bize bu yetiyi vermediği sürece ne zaman olacağına karar veremeyiz.

13 rename 98 sharpened 45İncil’i okuduğunuz zaman ‘yeniden doğum’ ya da ‘göklerden doğmak’ hakkında okuyacaksınız. Doğal doğumumuz bizi hayata getirir. Yeniden doğumumuz ise ruhsal yaşamımızın başlangıcıdır. Buna bazen yeniden oluşma da denir. Kendimizi dinimize yeniden adamaya karar verdiğimizde başlamaz. “...ne de insan isteğinden doğdular.” Kutsal Yazılar’ın şok edici haberi, Tanrı’dan bu yeni doğuşu almadığımız sürece ruhsal yaşantımızın olmadığıdır! 

Sizin sesinizi çok net bir şekilde duyabiliyorum. “Ne demek ruhsal yaşantım yok?! Dini görevlerime bağlıyım ve herkese karşı nazik ve merhametli olmaya çalışırım.” Bundan bir an için bile şüphe etmiyorum ama burada dinden söz etmiyorum. Dinimize ne kadar sadık olsak da gerçekten önemli olana sahip değiliz. Tanrı’yla dinamik, kişisel bir ilişkimiz yok. Tanrı’dan ‘yeniden doğmadıkça’ Tanrı’yla böyle bir ilişkiye sahip olamayız. İşte nedeni:

“Bakın, RAB'bin eli kurtaramayacak kadar kısa, kulağı duyamayacak kadar sağır değildir. Ama suçlarınız sizi Tanrınız'dan ayırdı. Günahlarınızdan ötürü O'nun yüzünü göremez, sesinizi işittiremez oldunuz.” (Yeşaya 59:1-2, Eski Antlaşma) 

Eğer şu anda Tanrı size uzak ve bilinemez gibi geliyorsa bunun nedeni günahlarınızdır. Tanrı, Tevrat, Zebur ve İncil’de ölümün ücretinin ölüm olduğunu ilan etmiştir. Bu Hristiyanlar’ın uydurduğu bir teori değildir. Aden Bahçesi’ne gidip Tanrı’nın kendisine karşı günah işleyenler hakkındaki görüşünü öğrenebiliriz. Tanrı onlardan ne istiyor? Bakın Adem’e ne diyor:

“Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.” (Yaratılış 2:17, Eski Antlaşma)

14 image11130 number 2 45Adem de, Havva da günah işledi. Ertesi günün sabahını görene kadar yaşadılar. O zaman o gün ne öldü? Günahın ücreti ölüm ve ölüm ayrılık demek. Ölümün iki yönü var, biri fiziksel, diğeri ise ruhsal. Her ikisi de ayrılıkla ilgili ve Tanrı’ya karşı günah işlemenin sonucudur. Fiziksel olarak öldüğümüzde, canımız bedenimizden ayrılır ve arkadaşlarımızdan ve sevdiklerimizden ayrılırız. Adem ve Havva günah işlediği an gerçekleşen ölüm böyle bir ölüm değildi. Fiziksel ölümleri gerçekleşecekti ama henüz değil. O gün ölen Tanrı’yla ilişkileriydi. Ruhsal olarak öldüler. Eski Antlaşma’dan aktarılan iki ayetin gerçekliğini deneyim ettiler. Kendileri ve Tanrı arasında, üzerinden köprü kurulamaz büyük bir uçurum oluştu.

Neden “yeniden Tanrı’dan doğmaya” ihtiyaç duydunuz? Tanrı’yla paydaşlığınız bozuldu. Fiziksel olarak ölmediniz ama ruhsal olarak öldünüz. Henüz ölümün fiziksel yönü için bir şey ödemediniz ama ruhsal yönünü ödediniz. Tanrı bizim adımıza müdahale etmediği sürece sonsuza dek zulüm göreceğiz ve Tanrı’dan ayrı düşeceğiz. Cennet olanaklı olmayacak. 

Bu web sitesinde okuduğunuz her şey içinde belki de sizin için kabul edilmesi en zor olan ruhsal olarak Tanrı’dan kopuk olmanız olabilir. Bu, kabul edilmesi zor bir gerçek, öyle değil mi? Hayatta yüzleşmeniz gereken bundan daha ciddi bir konu düşünemiyorum. Fakat umudunuzu yitirmeyin. Umut var, sizin için harika bir umut var. Sadece Tanrı’yı hoşnut etmek ya da aranızdaki uçurumu kapatmak için yapabileceğiniz bir şey olduğunu ummayın. Peki neden? Tanrı bunu çoktan yaptı! 

“Şöyle ki Tanrı, insanların suçlarını saymayarak dünyayı Mesih'te kendisiyle barıştırdı.” (2. Korintliler 5:19, İncil)

İyi haber, ruhsal olarak ölü olanların gerçekten yeniden yaşamaya başlayabilecekleridir. Tanrı’dan doğmak, gerçek yaşamı, mutluluğu, sevinci ve Tanrı’nın memnuniyetini tanımaya başlamak değildir. Bu konuda daha fazla öğrenmek isterseniz lütfen Yuhanna Müjdesi'nin üçüncü bölümünü okuyun. İsa’nın dönemindeki en büyük din önderlerinden biri ruhsal konularda konuşmak için İsa’yı ziyaret etti. İşte konuşmalarının bir kısmı:

“İsa ona şu karşılığı verdi: "Sana doğrusunu söyleyeyim, bir kimse yeniden doğmadıkça Tanrı'nın Egemenliği'ni göremez." Nikodim, "Yaşlanmış bir adam nasıl doğabilir? Annesinin rahmine ikinci kez girip doğabilir mi?" diye sordu.” (Yuhanna 3:3-4, İncil)

Eğer ‘Tanrı’dan doğmak’ ya da ‘yeniden doğmanın’ ne anlama geldiği konusunda kafanız karıştıysa, sizi anlayan kişiler arasındasınız. Bu din önderi de yeniden doğmanın ne anlama geldiği konusunda bir anlayışa sahip değildi. 


15 jesus calvary 45Düşündüğümüz diğer lidere, Romalı yüzbaşıya dönelim. İsa’yı ne kadar anladı? İsa’yı tanrısal biri olarak gördü mü? Eğer henüz görmediyse bile, İsa’nın eşsizliğini keşfetme yolundaydı. Her ne biliyor idiyse, İsa hakkında her ne duydu ve gördüyse şu sözleri söylemesine kanıt olarak yetti, 

“Sen yeter ki bir söz söyle, uşağım iyileşir.”

Bildiğimiz bir şey var. Yüzbaşı, ricasının ilahi yetkiye sahip birisine gittiğini fark etti. İsa’nın sadece ilahi yetkiye sahip olmakla kalmadığını, aynı zamanda ilahi bir doğaya sahip olduğunu anlamasına yetecek kadar imanı ne zaman olgunlaştı? Bilmiyorum. Kutsal Yazılar bunu açıklamıyor. İsa’nın çarmıha gerilmesinden önce tutuklanması haberini aldığında acaba nasıl bir tepki verdi? Tutuklanmasından ziyade, İsa'nın onu tutuklamaya gelen kalabalığa kendini nasıl gösterdiğini duyunca nasıl bir tepki verdi? Bir an kalabalık arasında oluşan bütün o yoğun duygularla İsa’ya karşı yürüyorlar. Bir an sonra apışıp kalıp, sırtüstü yere düşüyorlar. O kalabalık içinde pek çok Romalı asker vardı. Onlar aracılığıyla aşağıdaki haberin Romalı yüzbaşıya ulaşmış olması gerekirdi.   

“Böylece Yahuda yanına bir bölük askerle, baş kahinlerin ve Ferisiler’in gönderdiği görevlileri alarak oraya geldi. Onların ellerinde fenerleri meşaller ve silahlar vardı.
İsa başına geleceklerin hepsini biliyordu. Öne çıkıp onlara, “Kimi arıyorsunuz?” diye sordu.
“Nasıralı İsa’yı” diye karşılık verdiler. İsa, onlara, “Ben’im “ dedi. O’na ihanet eden Yahuda da onlarla birlikte duruyordu.
İsa,“Ben’im”deyince gerileyip yere düştüler.” (Yuhanna 18:3-6, İncil)

“Bunu kim yaptı?” “Bana ne oldu?” “Aman Tanrım!” Toprağın üzerinden kalkmaya çalışırken bu kalabalığın neler düşündüğünü hayal etmeye çalışın. Bu kalabalık içinde yaklaşık altı yüz asker vardı. Yerden kalkmaya çalıştılar. Öyle mi? İncil’in asıl dilinde, yere yapıştıkları, orada tutulduklarını ima eden bir sözcük kullanılmıştır. Uzun olmasa da, artık durumu kontrol edemediklerini bilecek kadar uzun bir süre öyle kaldılar.

16 image1200 roman soldier 45İsa’nın çarmıhtaki görevini ne zaman tamamlayacağına İsa’nın kendisi karar verene kadar ne Yahuda’nın ihanetinin ne de Roma’nın tüm gücünün onu durduramayacağını bilecek kadar uzun süre öyle kaldılar. Her biri kimi tutuklamaya geldiklerine farklı bir şekilde, daha uzun bir süre baktılar. Bu, hepimiz için iyi bir fikir - İsa’ya uzun süre bakmak. Ne göreceksiniz? Ne göreceğiz? İsa Mesih’te insan olmanın ötesinde bir şey olduğunu.  İnsan olduğu kadar Tanrı olduğunu. Bunu anlıyor musunuz? Ben anlamıyorum. Fakat ben dünya henüz oluşmadan Tanrı’nın nasıl göründüğünü ilk elden bilmediğim için sözünü kabul edip, bana söylediği kişi gibi olduğuna inanacağım.  

Burada, bahçenin girişinde İsa ilahi yüceliği, görkemi ve gücünü göstermeyi seçti. Romalı komutanın evine gidip uşağını iyileştiren söze eşlik eden yücelik, görkem ve güçle aynıydı. İsa, bunu çoğu zaman saklı tuttu. Burada İsa bir an için de olsa bunu açıklıyor. İsa’nın dünyanın kuruluşundan önce sahip olduğu, beden almadan önceki yüceliği çok kısa bir an için gösterildi. Bu an, denizleri dindirdiği, rüzgarları durdurduğu ve hastaları iyileştirdiği gücü son kez kullandığı anlardan biriydi. Olağanüstü! Olağanüstü ilahi bir an! 

İsa neden böyle bir şey yaptı? Bir kaçış yolu bulup çarmıha gerilmekten kurtulmak için mi? İncil’i ve bu online makaleleri okuyarak öğrendiğiniz gibi, gelme amacı bizim yerimize ölmek ve yeniden dirilmekti. Tutuklanmasından hemen önce İsa ancak Tanrı’nın konuşabileceği gibi konuşmayı seçti - onlara gerçekten kim olduğunu göstermek istedi. Saldırgan ve gürültücü kalabalığın bilmesini istiyordu ki, kendisi istemese hiçbir kalabalık, ordu veya güç kendisini o gece yakalayamazdı. Onlar İsa'yı yakalamadı, İsa onları yakaladı. Sözleri, kalabalığın boylarından büyük bir işe giriştiği konusunda bir uyarıydı. Silahlı altı yüz adam ve farklı birliklerden başkaları artık tutuklamaya geldikleri Kişi’den daha fazla korkuyorlardı! Hepsini öldürebilirdi, Romalı askerlerin silahlarını ödünç alarak değil, kendi sözüyle! Her şeye gücü yeten sözüyle!

17 jesus ascension xxx 45İsa için kullanılan ‘Söz’ unvanı İncil’in bu kısmına özgüdür. Kutsal Yazılar’da İsa tanıtılırken sadece insandan daha öte birini görüyoruz. Mucizeleri, davranışları ve sözleri buna tanıklık ediyor. Gömülü olduğu mezardan üçüncü gün dirilişi de aynı şekilde! Ama zaten biz de Söz beden aldığında, görünmez Tanrı görünür olduğunda bunu bekleriz değil mi?!!! 

Kuşkucu biri olarak İncil’i okumaya başladığım zamanı hatırlıyorum. İş yerimdeki bir arkadaşım bana bir nüshasını vermişti. Okumaya başlamamın üzerinden daha birkaç hafta geçmemişti ki, İsa’nın birisinin sorusuna verdiği yanıt beni çok şaşırttı. O sırada İsa bir mucize yapmıyordu ya da olağandışı bir şey yapmıyordu ama yanıtını okurken aklımda şu düşünce oluştu, ‘İsa Tanrı!’ Eğer üzerime bir yıldırım düşmüş olsaydı, bu gözlemimden dolayı kalakaldığım gibi kalmazdım. Henüz çarmıha gerilmeden önce bu kalabalık için olduğu gibi, İsa’nın örtüyü kaldırdığı kısa anlardan biriydi ve bu kişinin görkemini ve yüceliğini gördüm.   

İsa kimdi? İsa kimdir? “Zamanın başlangıcından önce Tanrı'nın bizim yüceliğimiz için belirlediği bu bilgeliği bu çağın önderlerinden hiçbiri anlamadı. Anlasalardı yüce Rab'bi çarmıha germezlerdi.” (1.Korintliler 2: 7-8, İncil)


18 image938myfaults 45En sevdiğim yazarlardan birisi de bir zamanlar kuşkucu birisiydi. C.S. Lewis için din, “insanlığının içine düşme eğiliminde olduğu bir tür saçmalıktı.” Yaşamının sonraki döneminde Hristiyanlık yaşamının merkezine oturdu ve pek çok yazısının konusu oldu. Kitaplarından birine ‘Surprised by Joy’ (Sevinç Sürprizi) adını verdi. Bu kitap ateizmden teizme ve İsa Mesih’e inanca doğru yolcuğunun ilk elden anlatımını içeriyor. Pek çok akıllı öğretmen C.S. Lewis’e devamlı olarak meraklı ama mantıklı olmayı ve her zaman gerçeği aramayı öğretti. İlginç olan, kitabının bir bölümünü bu adamlardan birine ayırmasıdır. Kendisine abilik eden kişilerden hangisine ve bu neden bu kadar ilginç? Bu bölüm, aynı üniversitede katı bir ateist olan bir profesör arkadaşı hakkında! C.S. Lewis bu adamın herhangi bir inanç ya da eylemde mantığa katı bir şekilde bağlı olmasını takdir ediyordu. Kitabın sonunda, C.S. Lewis, İsa Mesih’e iman aracılığıyla ne kadar büyük bir sevinç geldiğini keşfetmenin ne kadar şaşırtıcı olduğunu paylaşıyor.

Gerçek bunu yapar. Bizi şaşırtır. Hayatla ilgili bilgi depoladığımızda küçük düzenli kutucuklar yaparız. Bir şekilde Tanrı’yı da bunlardan birinin içine yerleştirebileceğimizi düşünürüz. Ama bunu yapamayız. Tanrı O’nun için yaptığımız kısıtlı kalıplara sığmaz. Tanrı sonu olan bir varlık olmadığına göre, Tanrı’yı beklenti ya da kategorilerimize uyduramayız. Kendisini yarattıklarına göstermek ya da göstermemek konusunda sonsuza dek serbesttir. İyi olan haber Tanrı’nın kendisini Kutsal Kitap’ta açıklamayı seçmiş olmasıdır. Hem de herhangi birimizin ihtiyaç duyabileceği kadar açıklamıştır. Bunu Tanrı söylüyor.

19 image11132 full water glass sharpened 45“Bu nedenle Rab Mesih İsa'yı nasıl kabul ettinizse, O'nda öylece yaşayın. Şükranla dolup taşarak O'nda köklenin ve gelişin, size öğretildiği gibi imanda güçlenin. Dikkatli olun! Mesih'e değil de, insanların geleneğine, dünyanın temel ilkelerine dayanan felsefeyle, boş ve aldatıcı sözlerle kimse sizi tutsak etmesin. Çünkü Tanrılığın bütün doluluğu bedence Mesih'te bulunuyor. Siz de her yönetim ve hükümranlığın başı olan Mesih'te doluluğa kavuştunuz.”  (Koloseliler 2:6-10, İncil)

Cenneti güvence altına almak için gereken her şey İsa Mesih’te bulunur. Eğer İsa Mesih’te ‘tamamlandıysak’ artık eksik olan bir şey yok demektir. Tanrı bütün ihtiyaçlarımızı karşıladı! Sevinin dostum. Tanrı, sevgiyle harekete geçip, ilahi nitelikleriyle yönlendirilerek hepimizi şaşırttı. İnsan oldu. Anlaşılamaz bir gizemle, kendisini bir marangoz olarak sakladı ve İsrail’de büyük olasılıkla adını daha önce hiç duymadığınız bir köyde yaşadı. Yaratılışı için sevgisini kanıtlamak için kendi dünyasında tanınmayacak bir şekilde yaşadı. Nasırlı elleri yaralara dokundu ve merhametli sözleri yüreklere dokundu. Bizlerden biri oldu. 

Fakat her ne kadar bu beden alma eylemi olağanüstü olsa da, yaptıklarının doruğa ulaştığı an bu değildi. Usta bir ressam gibi Tanrı başyapıtını sona sakladı. Tanrı’nın sevgisinin bütün önceki eylemleri buna götürecek şekilde tasarlanmıştı. Melekler sustu ve cennet finali izlemek için durdu. Tanrı resmin üzerindeki örtüyü açıyor ve merhametin nihai göstergesi ortaya çıkıyor:

Tanrı, insanlığı çarmıhta giydirdi!

20 image11131 color painting creator sharpened 45İsa’nın çarmıhta söylediği birçok üstün şey arasında, hemen ölmeden önce söylediği bir tanesini aktarayım: “Tamamlandı!” Söylediklerini yanlış anlamayın. İsa, “Ben bittim” demedi. “Tamamlandı” derken görevinin tamamlandığını söylüyordu. Usta Ressamın yapması gereken her şey tamamlanmıştı ve hepsi görkemli bir şekilde yapılmıştı. Tanrı’nın yaratıcı harikalarından en büyüğü artık eve gelebilirdi. Erkekler ve kadınlar ve oğlanlar ve kızlar. Nereye gidebilirler? Eve…cennete. Aradaki uçurumun üzerinde köprü kuruldu. Tanrı’ya karşı gücendirici bu durum halledildi ve ücreti ödendi.

Böyle bir Tanrı’ya nasıl karşılık vermelisiniz? Romalı yüzbaşının örneğini izleyin:

1)  Yardıma ihtiyacı olduğunda bunu kabul etti. Ölmek üzere olan uşağıyla kendisinin halledemeyeceği kadar büyük bir sorun yaşadı. İsa’dan durumu halletmesini istemeye razı oldu.  

2)  Romalılar İsrail’deki işgalci kuvvetlerdi. Bu nedenle, yüzbaşı İsa’ya uşağını iyileştirmesi için emir verebilirdi. Fakat, bunun yerine İsa’ya İsa’nın doğasıyla daha tutarlı bir şekilde yaklaştı. ‘Kurtarıcı’ demek İsa’ya seslenmenin en uygun bir yoluydu.

3)  Güven, kendisine güvenilen kişinin güvenilirliği kadar işe yarar. Romalı yüzbaşı, bunu anladı. İsa onun imanına hayran kaldı. Bu harikaydı çünkü doğru kişiye güvendi: İsa’ya. 

İncil’i okumaya devam edin. Zaman ve sonsuzluk için ihtiyaç duyduğunuz bilgiyi sağlayacaktır. Yaşamın dolambaçlı yolunda size yardım edecek tek güvenli kılavuzdur. Ve okurken hazırlanın. Ne için hazırlanın? Yaşayan Rab İsa, lütfunu iman kapakları açık olanlara döker. Romalı yüzbaşı böyle birisiydi. Onun örneğini izleyememeniz ve izlememeniz için hiçbir neden yok.