headerLogo2b-18pt-myriadpro

İsa'nın Lazar'ı Ölümden Diriltmesi - 2. Bölüm

 

06 image11109 cross hand crucifixion 452)  “Tanrı'yı biz sevmiş değildik, ama O bizi sevdi ve Oğlu'nu günahlarımızı bağışlatan kurban olarak dünyaya gönderdi. İşte sevgi budur.” (1.Yuhanna 4:10, İncil). Biri İncil’in ilahi esin ile yazılmış sayfalarını açıp okumadığı sürece sevgi hakkında mutlaka kusurlu bir anlayışa sahip olacaktır. Peki ama neden? İsa şöyle dedi, “Hiç kimsede, insanın, dostları uğruna canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur.” (Yuhanna 15:13, İncil). Dinsel inançlarınız ne olursa olsun bunun doğru olduğunu bilirsiniz. En büyük sevgi, insanın kendi hayatını başka biri için vermesidir. Bu da, insanın yaşamını başka biri için vermesinin, o kişiye yiyecek sağlamak, iş bulmak, ona karşı iyi, dürüst, yardımsever ve benzeri şekilde davranmak anlamına gelir. Ölüm noktasına kadar insanın kendisini feda etmesi en büyük sevgi eylemidir.

Yatak odamda, babamın dünya savaşlarından birinde bombardıman uçağı pilotu olarak ödüllendirildiği madalya ve kurdelelerle dolu bir kutu var. Uçağı düştü ve babam çarpışma anında öldü. Kutuyu verip yerine hiç tanıma fırsatı bulamadığım babamı tanıma fırsatına sahip olmayı ne kadar isterdim! Çocukken bunun bana ne kadar büyük bir haksızlık olduğunu düşünürdüm. Kutuyu istemedim; babamı istedim. Fakat yüreğimde bu adamın kendisini bu şekilde feda edebilmesi için sevgisinin çok derin olması gerektiğini biliyordum. Resimleri var bende. Annem ve başka akrabalarım onunla ilgili hikayeler anlattılar fakat cennetin bu tarafında onun hakkında bildiklerim bunlarla sınırlı kalacak.  

Ölümü düşünerek mezara geri dönebiliriz.

Bu anlatımda nerdeyiz? Kimse İsa’nın Lazar’ı ölümden diriltebileceği konusunda eminmiş gibi görünmüyor. 07 image11110 jesus lazarus tomb 45İsa, kayanın kaldırılması için buyruk veriyor. “Mezar bir mağaraydı, girişinde de bir taş duruyordu. İsa, "Taşı çekin!" dedi.” İnsan eliyle yapılabilecek olanı İsa buyuruyor, fakat insanın yetisini aşanı yapma işini kendisine saklıyor. Tuhaf bir şekilde, Marta araya girip gerçekleşmek üzere olanlara itiraz ediyor. Sanki artık Lazar’a iyilik etmek için çok geç diyor. Artık cesedinin çürümeye başladığını ve çürümüş cesede yeniden can vermenin olanaksız olduğunu düşünüyor. Kendisini çaresiz hissediyor. Durum ümitsiz görünüyor. Bu sadece bazı insanlar için geçerli. İnsan ancak yaşamında İsa olmadığı takdirde çaresiz ve ümitsizdir.

Biz de Marta’yla beraber yastayız, değil mi? En azından ben kederliyim. İsa’ya ve dolaylı olarak kalabalığa ifade ettiklerinden dolayı müteşekkiriz. Yaptığı yorum gerçekleşmek üzere olan mucizeyi çok daha iyi bir şekilde açıklıyor. Lazar’ın artık diriltilemeyecek durumda olduğu düşüncesi, bunu gerçekleştirene daha da fazla onur katıyor. Bana göre İsa’nın Marta’ya imanının zayıf olmasından ötürü hafif azarı, Kurtarıcımız’ın sağlam karakterinin kanıtıdır. İsa’nın Marta’ya yanıtında gözden kaçırdığımız şey sesinin tonudur. İsa’nın söylediğini okuyabiliriz. “Ben sana, 'İman edersen Tanrı'nın yüceliğini göreceksin' demedim mi?” Peki ama bunu nasıl söyledi? İsa’yı tanıyanlar nasıl yanıt verdiğini bilirler fakat ipucu burada. İsa’nın size kendisi hakkında söylediklerine kulak verin:

“Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm. Boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız rahata kavuşur.” (Matta 11:28-29, İncil)

İman konusunda zorlanıyordu.

Marta ne diyordu? İsa’nın yanıtından, Marta’nın sözleri imansızlık ve güvensizlik gibi görünüyor. Mezarın önünden kayanın kaldırılmasına, erkek kardeşinin çürüyen bedeninin herkesin önünde gösterilmesine ve bir gösteriye dönüşmesine karşı çıktığı için karşı çıkmadı. Cesedin kokusunun çevredeki insanlar için ne kadar rahatsız edici olacağı konusunda da kaygılı değildir. Mezarın girişini kapatan kayadan daha büyük bir konuda zorlanıyordu. İman konusunda zorlanıyordu.

08 image4613 face 45Bazı insanlar imanlarını yanlış varsayımlar üzerine kuruyorlar. Örneğin, bazı insanların Tanrı’ya inançları, Tanrı’nın kendilerini kötü şeylerden koruyacağını düşünmelerinindan ibarettir. Kendilerini zararlı bir şeyin giremeyeceği bir sabun köpüğü içinde görürler. Kaçınılmaz kötü şeyler olduğunda ise imanları sarsılır. Köpük patlar ve Tanrı’nın bu korkunç şeyin olmasına nasıl izin verdiğini düşünürler. Kutsal Kitap’ta sözü edilen iman böyle bir iman değildir. 

Marta’nın köpüğü gerçekten de patlamıştı İsa da onu bunun için sert bir şekilde azarlayacak son kişiydi. Nitekim, ayetleri okuduğunuz zaman İsa’nın Marta’nın sözlerini doğrudan yanıtlamadığını görüyorsunuz. Ne yapacağı konusunda da belirgin bir vaatte bulunmadı. Bir zamanlar sahip olduğu imana tutunmasını hatırlatıyor ona. Marta, İsa’nın sana ne dediğini hatırla. Marta, güven İsa’nın sözünü kabul etmekle başlar.

Marta tatmin olup itirazını bir kenara bırakır bırakmaz mezar İsa’nın buyruğuna itaatle açıldı. Tanrı’nın her zaman her şeyi kendi yordamına göre yapması en iyisi, değil mi? Kutsal Yazılar bize şunu söylüyor, “RAB iyidir. Sığınaktır sıkıntı anında. Korur kendisine sığınanları.” (Nahum 1:7, Eski Antlaşma)

Büyük kaya mezarın önünden alındı. İnsanların yapabilecekleri bundan ibaretti. Lazar’a yaşamını ancak İsa geri verebilirdi. Kayanın çekildiği ve Lazar’a yaşamının geri verildiği anlar arasında İsa dua ediyor. Yaptığı her şeyde göksel Babası’yla sonsuz birliğini sürdürdü. Bu da farklı değildi.