headerLogo2b-18pt-myriadpro

Neden Petrus'un Yerini Alan Papa Yoktu? Ya Katolik Kilisesi'nin hiyerarşisi?

01 image11625 read book black long 45Bu konuda, Katolik Kilisesi'yle Kutsal Kitap'ın öğrettikleri arasındaki farkı görmenizi kolaylaştıracak Ruhsal Yetki: Yanlışlar ve Doğrular başlıklı karşılaştırma tablosuna bakabilirsiniz. Ölçü standardımız Kutsal Kitap olacak ve sorumuz, 'Kim haklı, Katolikler mi, Protestanlar mı? değil, 'Katoliklik, Kutsal Yazılar'a göre ölçüldüğünde doğru mu? sorusu olacak.

İncil’i okuduğunuz zaman, Petrus ve diğer elçilerin, hizmetlerini devralan bazı kişiler olduğunu görürsünüz. Yeni Antlaşma kilisesinde liderlerin bu şekilde birbirinin yerine geçmesi bugün papaların üstlendiği görevin kurulmasıyla mı sonuçlanacaktı? Hayır, birinci yüzyıldaki elçilerin yerini alanlara, elçi değil, ihtiyar deniliyordu. Ayrıca, onlara hiçbir zaman papa denmedi! Yeni Antlaşma’nın liderlik konularındaki kişiler için gerekli gördüğü koşulları, hiçbir papa veya rahip yerine getiremez! Bunu bir düşünün. Tanrı’nın koyduğu koşullardan birisi, Petrus ve diğer elçilerin yerine geçecek olan kişilerin evli olması gerektiği idi. Ama yeni evli değil. İmanlılar toplulunun bakımı kendilerine emanet edilmeden önce, ailelerine iyi bir şekilde bakabileceklerini göstermek zorundalar. “Evini iyi yönetmeli, çocuklarına söz dinletmeli, her yönden saygılı olmalarını sağlamalı.” (1.Timoteos 3:4)

Başka koşullar var mıydı? Evet, dört koşullar vardı:

1)  Rab İsa’yı görmüş olmalıydılar ve bu şekilde kişisel bilgileriyle O ve dirilişi hakkında tanıklık verebilmeliydiler. “Buna göre, Yahya'nın vaftiz döneminden başlayarak Rab İsa'nın aramızdan yukarı alındığı güne değin bizimle birlikte geçirdiği bütün süre boyunca yanımızda bulunan adamlardan birinin, İsa'nın dirilişine tanıklık etmek üzere bize katılması gerekir.” (Elçilerin İşleri 1: 21-22). İsa’yı ele veren ve daha sonra kendisini asan elçi Yahuda İskaryot’un yerini alan kişi bu şekilde seçildi. Ölümden bu şekilde dirilmesinden sonra İsa Pavlus’a göründü. Bu tarihsel anlatıma bakalım:

“Saul ise Rab'bin öğrencilerine karşı hala tehdit ve ölüm soluyordu. Başkâhine gitti, Şam'daki havralara verilmek üzere mektuplar yazmasını istedi. Orada İsa'nın yolunda yürüyen kadın erkek, kimi bulsa tutuklayıp Yeruşalim'e getirmek niyetindeydi.

02 image11470 light 45Yol alıp Şam'a yaklaştığı sırada, birdenbire gökten gelen bir ışık çevresini aydınlattı. Yere yıkılan Saul, bir sesin kendisine, "Saul, Saul, neden bana zulmediyorsun?" dediğini işitti. Saul, "Ey Efendim, sen kimsin?" dedi.

"Ben senin zulmettiğin İsa'yım" diye yanıt geldi. "Haydi kalk ve kente gir, ne yapman gerektiği sana bildirilecek."

Saul'la birlikte yolculuk eden adamların dilleri tutuldu, oldukları yerde kalakaldılar. Sesi duydularsa da, kimseyi göremediler. Saul yerden kalktı, ama gözlerini açtığında hiçbir şey göremiyordu. Sonra kendisini elinden tutup Şam'a götürdüler.

Üç gün boyunca gözleri görmeyen Saul hiçbir şey yiyip içmedi. Şam'da Hananya adında bir İsa öğrencisi vardı. Bir görümde Rab ona, "Hananya!" diye seslendi. "Buradayım, ya Rab" dedi Hananya.

Rab ona, "Kalk" dedi, "Doğru Sokak denilen sokağa git ve Yahuda'nın evinde Saul adında Tarsuslu birini sor. Şu anda orada dua ediyor. Görümünde yanına Hananya adlı birinin geldiğini ve gözlerini açmak için ellerini kendisinin üzerine koyduğunu görmüştür." Hananya şöyle karşılık verdi: "Ya Rab, birçoklarının bu adam hakkında neler anlattıklarını duydum. Yeruşalim'de senin kutsallarına nice kötülük yapmış! Burada da senin adını anan herkesi tutuklamak için başkâhinlerden yetki almıştır."

Rab ona, "Git!" dedi. "Bu adam, benim adımı öteki uluslara, krallara ve İsrailoğulları'na duyurmak üzere seçilmiş bir aracımdır. Benim adım uğruna ne kadar sıkıntı çekmesi gerekeceğini ona göstereceğim."

Bunun üzerine Hananya gitti, eve girdi ve ellerini Saul'un üzerine koydu. "Saul kardeş" dedi, "Sen buraya gelirken yolda sana görünen Rab, yani İsa, gözlerin açılsın ve Kutsal Ruh'la dolasın diye beni yolladı."

O anda Saul'un gözlerinden balık pulunu andıran şeyler düştü. Saul yeniden görmeye başladı. Kalkıp vaftiz oldu. Sonra yemek yiyip kuvvet buldu.

03 image9373 crowd red 45Saul, Şam'da ve Yeruşalim'de Saul birkaç gün Şam'daki öğrencilerin yanında kaldı. Havralarda İsa'nın Tanrı'nın Oğlu olduğunu hemen duyurmaya başladı. Onu duyanların hepsi şaşkına döndü. "Yeruşalim'de bu adı ananları kırıp geçiren adam bu değil mi? Buraya da, öylelerini tutuklayıp başkâhinlere götürmek amacıyla gelmedi mi?" diyorlardı.

Saul ise günden güne güçleniyordu. İsa'nın Mesih olduğuna dair kanıtlar göstererek Şam'da yaşayan Yahudiler'i şaşkına çeviriyordu. Aradan günler geçti. Yahudiler Saul'u öldürmek için bir düzen kurdular. Ne var ki, kurdukları düzenle ilgili haber Saul'a ulaştı. Yahudiler onu öldürmek için gece gündüz kentin kapılarını gözlüyorlardı. Ama Saul'un öğrencileri geceleyin kendisini aldılar, kentin surlarından sarkıttıkları bir küfe içinde aşağı indirdiler.

Saul Yeruşalim'e varınca oradaki öğrencilere katılmaya çalıştı. Ama hepsi ondan korkuyor, İsa'nın öğrencisi olduğuna inanamıyorlardı. O zaman Barnaba onu alıp elçilere götürdü. Onlara, Saul'un Şam yolunda Rab'bi nasıl gördüğünü, Rab'bin de onunla konuştuğunu, Şam'da ise onun İsa adını nasıl korkusuzca duyurduğunu anlattı. Böylelikle Saul, Yeruşalim'de girip çıktıkları her yerde öğrencilerle birlikte bulunarak Rab'bin adını korkusuzca duyurmaya başladı.” (Elçilerin İşleri 9:1-28)

Pavlus’un Şam yolunda İsa Mesih’le karşılaşmasından sonra artık ‘Saul’ ismini kullanmadı. ‘Pavlus’ olarak tanınacaktı.  “Ama Kutsal Ruh'la dolan Saul, yani Pavlus, gözlerini Elimas'a dikerek...” (Elçilerin İşleri 13:9)

Pavlus, İsa’yı en son gören elçiydi. “Elçi değil miyim? Rabbimiz İsa'yı görmedim mi?” (1.Korintliler 9:1)


04 image5644mmm repent pray god 452)  İkincisi, bir elçinin bu göreve İsa Mesih tarafından çağrılması gerekir. İsa ilk Onikiler’i bu şekilde seçmişti. “Gün doğunca öğrencilerini yanına çağırdı ve onların arasından, elçi diye adlandırdığı şu on iki kişiyi seçti:..” (Luka 6:13). Pavlus’un Şam yolunda İsa’yla karşılaşması elçi olarak çağrılmasıyla sonuçladı. Bu heyecan verici anlatımı okuduğunuzu umarım. “Kurtarıcımız Tanrı'nın ve umudumuz Mesih İsa'nın buyruğuyla Mesih İsa'nın elçisi atanan ben Pavlus'tan imanda öz oğlum Timoteos'a selam!” (1.Timoteos 1:1-2)

3)  Elçilerin yanılmaz bir şekilde esinlenmiş olması vazgeçilmezdi ve bu şekilde, gerek sözlü gerekse yazılı olarak halka öğretişlerinde, her türlü yanılgı veya hataya karşı güvence altında olmaları gerekliydi. Elçilerin yazdıkları nihai olarak İncil’in esinlenmiş yazılarının bir kısmı oldu. İsa dedi ki, “Ama Baba'nın benim adımla göndereceği Yardımcı, Kutsal Ruh, size her şeyi öğretecek, bütün söylediklerimi size hatırlatacak.” (Yuhanna 14:26, İncil). “Ne var ki O, yani Gerçeğin Ruhu gelince, sizi tüm gerçeğe yöneltecek. Çünkü kendiliğinden konuşmayacak, yalnız duyduklarını söyleyecek ve gelecekte olacakları size bildirecek.” (Yuhanna 16:13). “Şimdi size de bildirilen gerçeklerle kendilerine değil, size hizmet ettikleri onlara açıkça gösterildi. Bu gerçekleri gökten gönderilen Kutsal Ruh'un gücüyle size Müjde'yi iletenler bildirdi. Melekler bu gerçekleri yakından görmeye büyük özlem duyarlar.” (1.Petrus 1:12). “Çünkü hiçbir peygamberlik sözü insan isteğinden kaynaklanmadı. Kutsal Ruh tarafından yöneltilen insanlar Tanrı'nın sözlerini ilettiler.” (2.Petrus 1:21)

4)  Son olarak, harikalar yapma gücü, elçilerin niteliklerindendi. “Elçiliğimin kanıtları aranızda büyük bir sabırla, belirtiler, harikalar ve mucizelerle gösterildi.” (2.Korintliler 12:12). 05 image10976 jesus miracle hand light heal 45“Ulusların söz dinlemesi için Mesih'in benim aracılığımla, sözle ve eylemle, mucizeler ve harikalar yaratan güçle, Kutsal Ruh'un gücüyle yaptıklarından başka şeyden söz etmeye cesaret edemem. Yeruşalim'den başlayıp İllirikum bölgesine kadar dolaşarak Mesih'in Müjdesi'ni her yerde duyurdum.” (Romalılar 15:18-19). Bu doğa üstü olaylar elçilerin ilahi bir şekilde görevlendirildiklerinin ve sözlerinin Tanrı’dan olduğunun kanıtlarıydı. Bu doğrulama gerekliydi çünkü İncil henüz derlenmemişti. 

İncil’in içeriği olacak olan vahiyler sona erdiğinde, artık belirti ve harikalara veya Tanrı’nın kendileri aracılığıyla işlemesine gerek yoktu. Artık elçilik görevine ihtiyaç duyulmuyordu.

Daha önce dediğim gibi Petrus ve diğer elçilerin hizmetlerini devralan kişiler vardır ama bu kişilere elçi ya da papa denmiyordu! Bu kişilere ihtiyar deniyordu.

Episkoposlar elçilerin yerlerini aldılar mı? Almadılar. Roma Episkoposu olarak Papa, Petrus’un yerini alan kişi miydi? Hayır, gördüğümüz gibi Petrus’un yerini alan kimse yoktu. Evli ihtiyarlar hariç!

Petrus evli miydi? Evet, evliydi. İsa Petrus'un evine geldiğinde onun kaynanasının ateşler içinde yattığını gördü. Eline dokununca kadının ateşi düştü. Kadın kalkıp İsa'ya hizmet etmeye başladı.” (Matta 8: 14-15). [İtalik ekleme bana aittir.]

Tanrı’nın onayladığı ruhsal önderler

İsa’ya iman eden kişilerin bir araya gelmesine tanık oldunuz mu hiç? İmanlarında büyümelerinin bir yolu gerçek imanlılardan oluşan bir topluluğun bir parçası olmaktır. Burada yerel Hıristiyan kiliselerinin önderlik gözetimi altında kendilerine Kutsal Yazılar öğretilir. Birinci yüzyılda yeni oluşan kiliseler için herhangi bir önderlik biçimi yeterli değildi, böylece Tanrı İncil’de birkaç bölümü onayladığı önderlik biçimini anlatmaya ayırdı. Tanrı, ruhsal önderlerin nitelikleri ve görevleri hakkında da bazı talimatlar verdi. Tanrı’nın kilise önderinde gerekli gördüğü koşullardan biri sizi şaşırtabilir. Kilise önderleri için Kutsal Yazılar’a göre koşulları tanımlayan bölümlerden birinde yer alan bir ayet şöyle diyor:

“Ancak gözetmen ayıplanacak bir yanı olmayan, tek karılı, ölçülü, sağduyulu, saygın, konuksever, öğretmeye yetenekli biri olmalı.” (1.Timoteos 3:2)

05ab image12167 catholic priest priests question mark 45Tanrı, İsa’ya iman edenlerin yerel olarak bir araya gelmelerine ilişkin son derece derin ruhsal ilkeler belirlemiştir. Bunlar zamana bağlı olmayan ilkelerdir. Hıristiyanlar’ın nasıl bir araya gelmesi gerektiği konusunda bu ilahi rehberliği okuduğunuzda Tanrı’nın ayrı bir rahiplik sınıfı oluşturmadığını görüyorsunuz. Tanrı, efendiliğin olduğu, hiyerarşik bir yönetim yapısını yasaklıyor. Bu sizi şaşırtabilir fakat İncil Tanrı’nın kilise önderliği tasarısıyla ilgili olarak yeterli örnekler veriyor. Tanrı, imanlılardan oluşan yerel topluluğun liderliği için kimin uygun olduğunu ve kimin uygun olmadığını belirlemiştir. Tanrı bu talimatlarda halkına önderlik edeceklerin evli olması gerektiğini belirtmiştir.  

“Evini iyi yönetmeli, çocuklarına söz dinletmeli, her yönden saygılı olmalarını sağlamalı. Kendi evini yönetmesini bilmeyen, Tanrı'nın topluluğunu nasıl kayırabilir?” (1.Timoteos 3:4-5)

Kilise önderinin aile yaşamının önemi, kilise önderi için verilen nitelikler listesinde açık bir şekilde ifade edilmiştir. Tanrı yaşamının bu kısmında öndere dört koşul koşar:

Eşine bağlı, sadık bir eş olmalı.
Evini iyi idare etmeli.
Çocuklarının saygısını kazanmış olarak çocuklarını kontrol edebilmeli.
Konuksever olmalı.


05b image12163 church pastor married family 45Tanrı’nın kilise önderinin ev yaşamını bu denli vurgulaması yerel kilise toplantısının önemli bir yönünü açıklığa kavuşturur. Şöyle anlatılıyor: “...gerçeğin direği ve dayanağı olan Tanrı'nın ev halkı arasında, yani yaşayan Tanrı'nın topluluğunda nasıl davranmak gerektiğini bilesin diye sana bunları yazıyorum.” (1.Timoteos 3:15)

İsa’ya iman eden imanlıların yerel olarak biraraya gelmesi Tanrı’nın ev halkı olarak biliniyor. Aileye çok benziyor. Yerel kiliseyle ilgilenmek iş ya da organizasyonu idare etmekten çok bir aileyi idare etmeye benzer. Bu nedenle, insanın Tanrı’nın gerçek kilisesini idare etme becerisi kendi evini idare etme becerisiyle doğrudan ilintilidir. Tanrı’nın ailesinde insanın ailesine liderlik etme becerisi, kişinin kilise önderi olması için yeterli ya da yetersiz kılar.

Bunun Katolik Kilisesi’nin papaları, gözetmenleri ve rahipleri için anlamı nedir? Ruhsal önderlik için gerekli niteliklere sahip değildirler! Nazik, sevgi dolu ve iyi niyetli olabilirler fakat Tanrı onların kendisini temsil etmediğini söyleyecek ilk kişi olurdu!

Temelin Atılması

Tanrı elçileri Hıristiyan inancının temelini atmak için kullandı. Anayasal bir sözleşmenin yapıcıları olan temsilciler gibi, işleri tamamlandığında görevleri sona erdi. Tıpkı anayasaları hazırlayan anayasa komisyonlarının, anayasalar yürürlüğe girdikten sonra görevlerinin tamamlanması ve komisyonların işlevlerinin sona ermesi gibi. Bu nedenle kiliselere verilen talimatların hiçbirinde, İncil’de hiçbir zaman elçilerden söz edilmez. Kilisenin yönetim biçimi, kimler tarafından yönetileceği, kimin rehberlik edeceği ve kimin hizmet edeceği hakkında ilahi talimatlar verilirken ‘elçi’ kelimesi tek bir kez bile geçmez. Nitekim, Elçilerin İşleri Kitabı’nın 15. bölümünden sonra yani, elçilerin bir araya gelmeleri hakkında son anlatımdan sonra, elçilerin dünyanın dört bir yanına dağıldıklarını ve asla bir daha bir araya gelmediklerini görüyoruz.

06 image12113 cornerstone gray 45“Elçilerle peygamberlerden oluşan temel üzerine inşa edildiniz. Köşe taşı Mesih İsa'nın kendisidir.” (Efesliler 2:20). Bu ayet kilisenin; elçilerin ve peygamberlerin temeli üzerine bina edildiğini söylemektedir. Öte yandan, temel oluşturulduktan sonra elçilerin ve peygamberlerin hizmetlerinin yerini müjdecilerin, kilise çobanlarının ve öğretmenlerin aldığını görüyoruz. İkinci bir temele gerek yoktu.

Elçiler, hızlı bir şekilde ortadan kayboldular. Yeruşalim Kurulu Elçilerin İşleri 15. bölümde bir araya geldiğinde Rab İsa’nın üvey kardeşi kurula başkanlık etti. Sözcü Petrus değildi. Ne ilk Onikiler’den biri ne de Pavlus’tu. Neden? Kilise çoktan kurulmuştu. Tanrı’nın elçiler için tasarısı; sağlam doktrini ve kilise kurma işinin örneğini oluşturmalarıydı, sonra da, kendileri devre dışı kalırken kilisenin yönetimi işini elçilere bırakmaktı.

Kendilerine önderlik edilmesi gereken, yerel, İsa’ya inanan kişilerden oluşan topluluklar oluşana kadar ihtiyarlara gerek yoktu. İsa göğe alındığında, kiliseler kurulmamıştı çünkü ölümü, gömülmesi ve dirilişi hakkındaki bildiri henüz yayılmamıştı. Hıristiyanlığın ilk yayılış döneminin tarihi hakkında İncil’in bu kısmından okuyabilirsiniz. Hepsi ikinci bölümden başlıyor. Yeni imanlılar küçük topluluklarda bir araya geldikçe, Tanrı’nın Ruhu’nun, bu kiliselerin her birinde birden fazla ihtiyarın yönetimini oluşturduğunu göreceksiniz. “İmanlılar için her kilisede ihtiyarlar seçtiler. Dua ve oruçla onları, inandıkları Rab'be emanet ettiler.” (Elçilerin İşleri 14:23). Her bir topluluğun ve ihtiyarlarının dışında herhangi bir yetkili yönetim yoktu. Her topluluktaki imanlılar, topluluklarında ki iki, üç ya da daha fazla tanrısal ihtiyarlara karşı sorumluydu. “Önderlerinizin sözünü dinleyin, onlara bağlı kalın. Çünkü onlar canlarınız için hesap verecek kişiler olarak sizi kollarlar.” (İbraniler 13:17). İhtiyarların kendileri ise, kilisenin Başı’na, bir zamanlar çarmıha gerilmiş ama artık dirilmiş olan Rab’be karşı sorumluydular. “Kendinize ve Kutsal Ruh'un sizi gözetmen olarak görevlendirdiği bütün sürüye göz kulak olun. Rab'bin kendi kanı pahasına sahip olduğu kiliseyi gütmek üzere atandınız.” (Elçilerin İşleri 20:28) 


07 image12116 catholic priest pope 45Katolikler’deki episkoposların hiyerarşisi ve Papa’nın bunlar üzerinde başkanlığı kavramı Kutsal Yazılar’a yabancı ve bu nedenle Tanrı’nın düşüncesi ve amaçlarına aykırıdır. Kendi kilise gözetim biçimlerini oluşturmak Katolik önderlerin yaptığı birçok hatadan birisidir. Kutsal Yazılar’daki elçisel görev açıktır. Her bir imanlılar topluluğunu yönetecek, onlara öğretecek ve onlarla ilgilenecek olan bir ihtiyarlar kurulu tarif edilir. Bu çoğul önderlikte kimse başkasından üstün değildir. Daha önce öğrendiğimiz gibi, Petrus diğer elçilerden hiçbirine üstün değildi. Petrus ne dedi?

“Bu nedenle aranızdaki ihtiyarlara, onlar gibi bir ihtiyar, Mesih'in çektiği acıların tanığı, açığa çıkacak olan yüceliğin paydaşı olarak rica ediyorum: Tanrı'nın size verdiği sürüyü güdün.” (1. Petrus 5:1-2) [İtalik ekleme bana aittir.]

Petrus tek bir hizmetliler sınıfından söz ediyor. Episkoposlardan veya rahiplerden söz etmiyor, sadece ihtiyarlardan söz ediyor. Nitekim, Petrus bu konuyu, onlara tavsiye konularından biri olarak ele alıyor. Petrus bir ihtiyardı, ihtiyarların başı değildi. ‘Mesih’in vekili’ olduğu için veya ‘Kilisenin Başı’ olduğu için ya da Katolik Kilisesi’nin insanlara verdiği başka herhangi bir tür ünvana sahip olduğu için onlara tavsiyede bulunmuyor. Petrus’un kullandığı dil, diğerleri üzerinde herhangi bir üstünlüğü olduğuna inanmaya yöneltmiyor bizleri. Petrus yerel topluluklarda liderlikte birbirinden farklı düzenlerden söz etmiyor çünkü farklı düzenler diye bir şey yoktu.

Maalesef, Yeni Antlaşma kiliselerinin kurulmasından sonraki yüzyıllarda, kiliselerin liderlik yapılarında radikal değişiklikler oldu. Zaman zaman Roma imparatorları bile Tanrı’nın kiliselerine bakınca yönlendirici rol üstlendiler. Kutsal Yazılar’dan bu sapma nedeniyle Yeni Antlaşma elçisel kiliseleri ve episkoposların ve papaların ortaya çıkmakta olan kiliseleri arasında devasa bir uçurum oluştu. Kısa bir süre içinde geniş bir görevliler hiyerarşisi -başkalarını dışlayan, rahiplik sınıfıyla- İncil’deki ihtiyarların kardeşlik gözetiminin yerini aldı. Zaman içinde Kutsal Kitap’a uygun liderlik ortadan kalktı.

08 image4834 mercy prayer worship 45Tanrı’nın her bir yerel imanlılar topluluğunda çoğulcu bir liderlik seçmesinin en olası nedeni ilk dönem Hıristiyanları’nın İsa’nın nerede olduğunu çok iyi bilmeleriydi. O’nu her Pazar günü deneyim ediyorlardı! Kutsal Ruh’un gücüyle Kurtarıcıları’nın topluluklarının Başı, Rab’bi, Çobanı ve Gözetmeni olarak, eşsiz bir şekilde aralarında olduğunu biliyorlardı. İsa şöyle dedi, “Nerede iki ya da üç kişi benim adımla toplanırsa, ben de orada, aralarındayım.” (Matta 18:20). Bu, ilk Hıristiyanlar için teorik bir düşünce değildi, gerçeklikti. Tanrı ve birbirleriyle tam bir paydaşlık içinde olmak için ihtiyaç duydukları her şey Mesih’te mevcuttu. İsa Mesih’in kişiliği ve işleri o kadar büyük, kesin ve tamdı ki, hiçbir şey -görünümü bile- onların arasındaki varlığını azaltamazdı. Bu nedenle, birinci yüzyılda, İsa’ya iman eden kimse, ‘Kilisenin Başı’ konumunu veya ünvanını veya başka bir onurlandırıcı ünvanı kabul etmeye cesaret edemezdi. 

Tarih, insanların kilisede başka insanları, ancak Rabbimiz İsa Mesih’e ait olan yere yüceltme eğilimini fazlasıyla göstermektedir. Örneğin, ikinci yüzyılın başında Antakya Episkoposu İgnatyus, yerel kilise episkoposuna şöyle yazmıştır, “O halde açıkça episkoposa Rab’miş gibi davranmalıyız.” (Ignatius, Ephesians 6). Açık olan bir şey varsa o da, İgnatyus’un Kutsal Yazıları anlamadığıdır.

Sorunu görebiliyor musunuz? Tanrı uzun, çok uzun bir süre önce gördü. Tanrı’nın isteği, paylaşılan önderlikti. İncil’de göreceğiniz örnek, nitelikli, adanmış ihtiyarlardan oluşan ve liderlik sorumluluklarını paylaşan bir kurulla yönetilen yerel topluluklardır. Piramitin başında, altında episkoposlar olan kimse (Papa) yoktur.  

Birçok Katolik, Roma hiyerarşisi konusunda Kutsal Kitap’tan kuvvetli bir desteğin var olduğunu, yanlışlıkla varsayarlar. Başka birçok kişi ise hiçbir zaman, neden, diye sormadan Katolik Kilisesi’nin yetkisini kabul etmişlerdir. Papa ve piskoposların güvenilirliklerini sorgulamayı akıllarından geçirmenin bile Tanrı’ya karşı sadakatsizlik olduğuna inanırlar. Ne var ki, dirilmiş İsa Mesih Efes’teki imanlıları özünde aynı şeyi yaptıkları için övdü. “Elçi olmadıkları halde kendilerini elçi diye tanıtanları sınadın ve onları yalancı buldun.” (Vahiy 2:2) 

09 image12117 unity 45Kutsal Yazılar’ı çalıştığınız zaman bilinen liderlik ve konuşma becerilerine karşın Petrus’un diğer on bir elçiden daha üstün bir rütbe ya da ünvana sahip olmadığını görürsünüz. Diğerleri Petrus’a bağlı değildi. Onun çalışanları veya öğrencileri değillerdi. Yeni Antlaşma kilisesinde göreceğiniz budur. Bir ihtiyar Kutsal Yazılar’ı öğretmekte armağanlı olabilir, diğerleri evlilik veya yas konusunda danışmanlık vermekte daha iyi olabilirler. Yine bir başkası hastaları ve yaşlıları düzenli olarak ziyaret etme arzusuna sahip olabilir.

Katolik okuyucular lütfen sözlerimi yanlış anlamayın. Kutsal Yazılar’da Petrus arkadaşları arasında yüceltilmediği halde, rolü açıkça ‘ayırt edilebilir.’ Ama aynı şey Pavlus için de geçerlidir. Petrus Müjde’yi öteki uluslara duyuran ilk kişiydi ve kilisenin ilk işlerinin birçoğunda öncülük etmiştir. Petrus’un hizmetinin özel veya eşsiz olmadığını söylemiyorum. Benim söylediğim, ona birincilik yeri verilmediği, Papa gibi diğer elçilerin üzerinde kesin yargı yetkisine sahip bir pozisyona yükseltilmediğidir.  

Roma Katolik mezhebine bağlı akademisyenler Petrus’un birinciliğinin Yeni Antlaşma boyunca gösterildiğini ileri sürerler. Gösterilmiyor!

Hıristiyanlık’a dönen Yahudi kahinlerinin bile ilk kilisede ayrı bir kahinsel veya din görevliliğine benzer bir rollerinin olmaması da ilginçtir. “Böylece Tanrı'nın sözü yayılıyor, Yeruşalim'de ki öğrencilerin sayısı arttıkça artıyor, kahinlerden birçoğu da iman çağrısına uyuyordu.” (Elçilerin İşleri 6:7, İncil). İsa Mesih’in ölümü, gömülmesi ve dirilişi insanlar arasındaki eski ayrımlarda dünyayı sarsan türde değişimler getirdi: temiz ve kirli, kutsal ve kutsal olmayan; kahin ve halk, Yahudi ve öteki uluslar, erkekler ve kadınlar. Düşünün bir kere. Elçilerden hiçbiri kilisenin ilişkilerini yönetmek amacıyla yeni bir kahinler yapısı oluşturmadı. Katolik Kilise sonunda bunu yaptı ama yapanlar elçiler değildi. Onların böyle bir şey yapmasını beklerdiniz, özellikle de, elçilerin, dinlerine bağlı, Eski Antlaşma kahinlik sistemi altında yetişmiş Yahudiler olduklarını göz önünde bulundurursanız. Dini yetiştirilme biçimlerine karşın Tanrı’nın iradesine itaat ettikleri için övülmeleri gerekir.


10 image12118 catholic priest 45İncil’deki kilise hakkında okuduğumuzda fark ettiğimiz diğer bir şey de, ihtiyarlardan hiçbir yerde ‘rahip’ diye söz edilmemesidir. Katolik Kilise, Grekçe presbyteroi (tam anlamı; ihtiyarlar) kelimesini rahip diye çevirdiğinde Kutsal Kitap’ın orijinal Grekçe metninden uzaklaşıyor. İncil’in yazarları, kilise görevlilerini tarif etmek için rahipler için Grekçe’de kullanılan hiereus kelimesini kullanmamışlardır. Gerçek şu ki, Yeni Antlaşma kilisesi doğa olarak Roma doğasına sahip değildi. Günümüzde Roma’nın Hıristiyanlık adını verdiği şeye benzemiyordu. Günümüzde sözde Hıristiyan liderlerin isimlerinin yanında yer alan kilise ünvanları, İncil’de yoktur ve bunlar elçileri ve ilk imanlıları dehşete düşürürlerdi.

Katolik Kilisesi’nin kendisini yönetenler hakkındaki öğretişleri ne kadar yanlış? İncil, kilisedeki ruhsal önderlerin nitelikleri hakkında ayrıntılı talimalar veriyor. Daha önce anlattığım gibi ihtiyarların evli olması gerekir! Katolik Kilise ne öğretiyor? Tam tersini öğretiyor! Rahiplerin evlenmesini yasaklıyor! “İhtiyar seçilecek kişi eleştirilecek yönü olmayan, tek karılı biri olsun. Çocukları imanlı olmalı, sefahatle suçlanan ya da asi çocuklar olmamalı. Gözetmen, Tanrı evinin kahyası olduğuna göre, eleştirilecek yönü olmamalı. Dikbaşlı, tez öfkelenen, şarap düşkünü, zorba, haksız kazanç peşinde koşan biri olmamalı. Tersine, konuksever, iyiliksever, sağduyulu, adil, pak, kendini denetleyebilen biri olmalı. Hem başkalarını sağlam öğretiyle yüreklendirmek, hem de karşı çıkanları ikna edebilmek için imanlılara öğretilen güvenilir söze sımsıkı sarılmalı.” (Titus 1:6-9)  

11 image12120 pastor family 45Rahiplerin bekarlık yeminlerinin Tanrı’ya olan bağlılıklarını ifade ettiğini düşünenler yeniden düşünsünler. Bu uygulama, Kutsal Yazılar’da kendileri için Tanrı’nın iradesini göz ardı etmelerinin örneğidir sadece. Gerçek şu ki, elçiler tarafından kurulan kiliseler tüm zamanların ve yerlerin kiliselerinin geçerli örnekleri olmaya devam etmektedir. Buna Roma da dahildir.

KUTSAL KİMDİR? Kutsal Kitap İsa’nın kendileri adına sunduğu kurbana güvenen herkesin ‘kutsal’ olduğunu ilan eder. Grekçe kutsal için kullanılan kelime hagios’tur. ‘Ayrılanlar’ veya ‘kutsal olanlar’ anlamındadır. İsa’ya gerçekten iman edenler günah’ın sonuçlarından özgür kılınmış ve Rab’be ayrılmıştır -hem şimdi hem de sonsuzluk için. Gerçek imanlılar kişisel erdemleri sayesinde değil, konumları gereği kutsaldır. Kendilerinin yaptığı bir şeyden ötürü değil, Tanrı’nın kendileri adına İsa aracılığıyla gerçekleştirdiği iş sayesinde kutsal kılınmışlardır. Günahlarımız ancak İsa’nın erdemleri sayesinde bağışlanır, O’nun sayesinde aklandık, doğru sayıldık ve cennete gitmek üzere belirlendik.

“Ama siz Tanrı sayesinde Mesih İsa'dasınız. O bizim için tanrısal bilgelik, doğruluk, kutsallık ve kurtuluş oldu.” (1.Korintliler 1:30)

Tanrı insanı iki biçimde görür. Ya cehenneme gidecek kayıp günahkarlarız veya cennete gidecek kurtarılmış kutsallarız. Günahkarlar kurtuluş için Mesih’e güvendiklerinde kutsal olurlar. O anda Tanrı artık onları günahkar benliklerinde değil, Mesih’te görür. Kutsallar mükemmel midir? Konum olarak evet. 12 image11697 look up 45Tanrı için ayrılmışlardır ve bu sonsuza dek geçerlidir. Pratik açıdan düşünecek olursak, hayır. Eksikleri vardır ve her gün neden bir Kurtarıcı’ya ihtiyaçları olduğunu gösterirler. Kutsallar tüm dünyadaki gerçek kiliselerde bulunabilirler.

Katolik Kilisesi’nin öğrettiklerinin aksine, kutsallar, kendilerine dua edebileceğimiz cennette bulunan özel bir sınıfa ait ölmüş kişiler değildir. Bu dizinin birinci kısmından bu garip öğretiş hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Sözünü ettiğim yazının adı, Katoliklik gerçek Hıristiyanlık’ı temsil ediyor mu? Bunu size kim söyledi?

YA ‘KUTSAL’ NESNELER? Katolik Kilisesi’nin öğretiş yetkisi episkoposlardadır ve buna, Latince efendi kelimesinin karşılığı olan kelimeden gelen Magisterium denir. Kilise’nin episkoposları, vahyin gerçek anlamını değerlendirme ve yetkiyle öğretme hakkına sahiptir. Papa Episkoposların başıdır.

Öğretme yetkisini bir grup adama bırakmanın ve yorumlarını otantik ve yanılmaz olarak saymanın sonucu nedir? Bunun yanıtını bulmak için Katolik Kilisesi’nin, Katolik inanç ve uygulamalarına meydan okuyan Kutsal Yazılar’ı nasıl değerlendirdiğine bakmak gerekir. Örneğin, On Buyruktan birini ele alalım:

“Kendine yukarıda gökyüzünde, aşağıda yeryüzünde ya da yer altındaki sularda yaşayan herhangi bir canlıya benzer put yapmayacaksın. Putların önünde eğilmeyecek, onlara tapmayacaksın.” (Mısır’dan Çıkış 20:4, Eski Antlaşma)

Tanrı’nın buyruğu, dini kullanım için resim yapmayı yasaklar. Bu tip nesnelere tapınmayı da yasaklar. İbranice’de, ‘tapınmak’ sözüyle çevirdiğimiz söz aslında eğilmek anlamındadır. Bu buyruk nedeniyle hem Yahudiler hem de Katolik olmayan Hıristiyanların çoğunluğu imanlarının uygulamasında bu gibi kutsal nesnelerin kullanımından kaçınırlar.  

Roma Katolik Kilisesi Tanrı’nın bu buyruğunu kendine göre yorumluyor. Heykellerin kullanımına ilişkin Katolik Kilisesi Katekizmi 2129-2132 paragraflarında şöyle deniyor. (Katolik Kilisesi Katekizmi, Katolik Kilisesi’nin inanç ve uygulamaları konusunda resmi yayınıdır.) 

“…resimleri yapmak ve onurlandırmak…bu ayetle sadece yasak olmamakla kalmamaktadır. Her zaman kutsal bir uygulama ve en kesin minnettarlık gösterisi olmuştur. Bu pozisyon, Elçisel dönemin heykelleriyle, Kilisenin Genel Konsülleri ve kutsallık ve öğretiş konularında önemli Babalar arasında birçoklarının yazdıklarıyla da doğrulanır…” (John A. McHugh, O.P. ve Charles J Callan, O.P. çevirmenler, Roman Catholicism: The Catechism of the Council of Trent, Tan Books ve Publishers, 1982, s. 375.)


13 catholic52 45Bu açıklamada Kilisenin uygulamasının Kutsal Yazı’nın yorumunu doğrulamak için nasıl kullanıldığına dikkat edin. Aynı yaklaşım II. Vatikan Konseyi’nin heykellerin kullanımına devam edilmesini desteklemesinde de görülmektedir: 

“Kilise’nin ilk günlerinden beri, Rabbimiz, kutsal Annesi ve kutsalların resimlerinin, sadıkların saygılarını göstermeleri için kiliselerde sergilenme geleneği vardır.”

Mısır’dan Çıkış 20:4-5’in Katolik yorumu, Roma Katolikliğinin Kutsal Kitap yorumu konusunda en üstün kuralının ürünüdür: ‘Kutsal Yazılar’daki herhangi bir ayetin gerçek anlamı hakkında Kilise Magisterium’u her zaman ne anlama geldiğini söylediyse, odur.’ (Katolik Kilisesi Katekizmi, paragraf 119). Ya da, başka bir deyişle: Kilisenin inandığı ve uyguladığı, Kutsal Yazı’nın ne öğrettiğini veya ne anlama geldiğini belirlemektedir.

Kutsal Kitap çalışmasına bu yaklaşım boş bir yaklaşımdır. Ancak Kilise’nin kendisini doğrulamasıyla sonuçlanabilir. Düzeltme mümkün değildir çünkü gerçek kuralı, Kutsal Yazı’nın, diğer Kutsal Yazılar’la kıyaslandığında doğrulanan açık anlamı değildir. Aksine gerçek kuralı Kilise’nin inandığı ve uyguladığıdır!

Roma Katolik Kilisesi’nde heykellerin kullanımı Tanrı’nın buyruklarına o kadar açık bir şekilde aykırıdır ki bunları aklamanın bir yolu yoktur. Tapınmamız, hayal gücüyle değil, iman gücüyle yönetilmelidir. Gerçek şu ki, Katolikler heykellerinin önünde eğiliyorlar. Bu heykellere gösterdikleri dışsal saygı ve onurlandırmaları, bunların yapıldığı alçı veya plastikte ilahilik olduğu izlenimini vermektedir. En azından öyle görünür. Her durumda, diz çökerek, heykelleri öperek ve başka saygı hareketleriyle Tanrı’ya itaatsizlik ediyorlar.