
“Beni arayacaksınız, bütün yüreğinizle arayınca beni bulacaksınız. Kendimi size buldurtacağım” diyor RAB.” (Yeremya 29:13-14, Eski Antlaşma)
Atlantik Okyanusu’nun sığ kısımlarında dalış yapan birinin hikayesini anlatayım sizlere. Bu kişi, ruhsal konular üzerinde düşünen, Tanrı’yla doğru bir ilişkiye sahip olmak isteyen biriydi. Okyanusun tabanına bakarken maskesinin önünden yavaş yavaş bir kağıdın geçtiğini gördü. Yavaşça aldı. Kağıt bir Hristiyan dergisinden koparılmış gibi görünüyordu. Sayfada İsa Mesih hakkında birkaç okunabilir satır vardı. Bu satırlar tam zamanında karşısına çıkmıştı. Okudukları, bu adamın o anda ve o yerde İsa’nın içindeki boşluğa yanıt olacağına karar vermesi için yeterliydi. Dua etti. Tanrı’ya, İsa’nın uğruna öldüğü günahkarlardan biri olduğunu itiraf etti. O anda ve o yerde İsa Mesih imanlısı oldu. Bütün bunları yaparken okyanus tabanında yüzüyordu!
Tanrı’yla bu karşılaşması bir tesadüf müydü? Sanmam. Tanrı, insanlara hayal bile edemeyeceğiniz şekillerde ulaşır. Söz konusu ‘yaratıcılıksa’ Tanrı mutlaka yaratıcıdır!!! Bu websitesini bulmuş olmanız ve ‘Cehennem gerçek mi? Cehennem sonsuz mu?’ sorusuna verilen bu kadar uzun bir yanıtı buraya kadar okumanız ‘bir tesadüf’ mü? Hayır, değil. Öte yandan, Tanrı’nın insan ruhunu aydınlatmak için kullanmak istediği ışığın ve gerçeğin tanıklığı istenmediği zaman, Tanrı bu isteğe saygı duyar ve ışık vermeye devam etmez. Tanrı bu seçime saygı duyar.
Bütün bunlar, dünyadaki ruhsal karanlık ve insanların Tanrı’yla birebir bir ilişki içinde olmak, sonsuz yaşama sahip olmak ve cennette Tanrı’yla sonsuza dek birlikte olmak dışında başka şeyleri arzulamaları, başka şeylerle yetinmeleri konusunda ne anlama geliyor? Durumun oldukça karanlık olduğu anlamına geliyor. İçten dışa tamamıyla değişmiş bir yaşam yerine insan, arada sırada yapacağı birkaç dinsel görevi yerine getirmekle yetiniyor. Sürüyü izliyor ve gerektiğinde dindar olmak yeterli geliyor. Evet, bu kişi için bir inanca sahip denebilir ama Tanrı ile kendisi arasındaki ilişkiyi değiştirecek önemli bir şey yok. İçi daha önce olduğu kadar karanlık. Eğer bu kişinin sırtına, düşüncelerini düşündüğü anda gösteren elektronik bir cihaz yerleştirmek mümkün olsaydı, eminim buna izin vermezdi. Çünkü cihaz düşüncelerini tüm çıplaklığıyla açığa çıkaracağı için çok utanç verici olurdu. Bütün dünyaya dinden daha fazlasına ihtiyaç duyduğunu gösterirdi. Yeni bir yaşam, içten dışa yeniden doğuşa ihtiyaç duyduğunu gösterirdi. Ve bu ancak İsa Mesih aracılığıyla olanaklıdır.
İnsan cehenneme gitmesinin nedeni, kendisinin oraya gitmeyi seçiyor olmasıdır. Cehennem insanın hak ettiği değil, onun istediği yerdir aslında, çünkü insan rahat bırakılmak ister. Canı ne istiyorsa onu yapmak ister. Belki içine biraz din karıştırmak iyi, hoş gelir ama temelde yapmak istediği kendi yaşamını kendi yönetmektir. Kendinin efendisi olmak ister insan.
Cehennemin adaletsiz bir karşılık olduğunu söylediğimiz zaman, haksızlık olduğunu söylemek istediğimizi düşünüyorum. Sanki Tanrı insanları rastgele cehenneme göndermektedir. Fakat bu kesinlikle doğru değildir! Cehennem kimse için Tanrı’nın verdiği ilk karşılık değildir. İncil’de, Tanrı’nın, insana duyduğu sevgi hakkında gösterdiklerinden O’nun gerçek arzusunun ne olduğu açıktır. Çarmıh hakkında öğrendiklerinizden, Kurtarıcı İsa Mesih’in oraya sizin yerinize gitmesiyle tüm açıklığıyla görülmüştür. Sizleri bu konuda yanıtlamak istediğim şu iki ayette de anlatılır. İşte Tanrı’nın yüreğinde sizin için yanıp tutuşan sözleri:
“...size karşı sabrediyor. Çünkü kimsenin mahvolmasını istemiyor, herkesin tövbe etmesini istiyor.” (2. Petrus 3:9, İncil)
“O bütün insanların kurtulup gerçeğin bilincine erişmesini ister.” (1. Timoteos 2:4, İncil)