headerLogo2b-18pt-myriadpro

Kurbanın Üzerindeki Sır Perdelerinin Kaldırılması

07 image11878 thumbs up down 45Neden bir oğlun sunusu kabul edilirken diğerininki kabul edilmedi? Tanrı neden Kayin’in sunusuna hoşnut olarak bakmadı? Kayin, Tanrı’nın kendisine ve ailesine öğrettiği dört dersle ilgilenmek istemiyordu. 

Adem ve Havva şiir yazan insanlar olsalardı ve yüreklerinde hissettikleri duyguları ifade edebilselerdi ne yazarlardı? Kompozisyonları ne derse desin Tanrı’nın onlar adına Bahçe’de sunduğu sunuyu anarak yazılmış olsalardı Kayin yazılana tepeden bakardı. Beste yapılsaydı Kayin şarkıyı alaya alırdı: 

Başka bir Kuzu olmaz;
Başka bir ad olmaz;
Dünyada, göklerde ya da denizde başka umut yok;
Suç ve utançtan, başka saklanacak yer yok;
Senin dışında başka yok…

Bunlar gibi mısraların yazılmasına ilham kaynağı olan nedir? Yaratılış 3:6, 7’de şunları okuyoruz,

“Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi, o da yedi. İkisinin de gözleri açıldı. Çıplak olduklarını anladılar. Bu yüzden incir yaprakları dikip kendilerine önlük yaptılar.”

Adem ve Havva’nın gözleri açıldı. Ne gördüler? Şeytan tarafından aldatıldıklarını gördüler. Yaşayan Tanrı’nın buyruğunu çiğnediklerini gördüler. Yaptıklarının Yaratıcıları’nda büyük bir memnuniyetsizlik yarattığını gördüler. 08 conversation13 wide 45Kendi üzerlerine mahvoluş ve yıkım getirdiklerini gördüler. Masum olmanın ne kadar harika olduğunu artık bilmediklerini gördüler. Kaybettikleri bereket ve ayrıcalıkları gördüler. Tanrı’yla sahip oldukları derin yakın ilişkinin ortadan kaybolduğunu gördüler. Doğalarının paklığını ve kutsallığını gördüler. Kısa bir süre içinde kendilerini ve soylarını içine soktukları sefilliği fark ettiler. İlk olarak ikinci oğullarının ilk oğulları tarafından öldürüldüğünü gördüler, sonra da bunun gibi günahkar eylemlerin bütün insanlık ailesi içinde yayıldığını gördüler. Çiğnedikleri yasanın arkasındaki lanetin gücünü gördüler. Sonra suçları için boğazlanmış masum kuzuyu gördüler. Böylesi bir sahne herkesi şair yapar. Böylece, sevinç ve minnettarlık gözyaşlarıyla bu kurban kuzusunu anmak için bir şiir yazdılar. Suç ve utançtan saklanacakları başka bir yer yok. Senin dışında başka kimse yok.

II.  KUZUNUN SAĞLANMASI

Çalışma yolumuzun ilk durağında kurbanın gerekliliği ya da Kuzu’ya duyulan ihtiyaçtan söz ettik. Tanrı’nın bu konuda bir sonraki açıklaması ya da gizem perdesini  kaldırması, Kuzu’yu sağlayışı sırasında gerçekleşiyor.   

İbrahim’in ruhsal geçmişi dört büyük krizle belirlenmiştir. Bunların her biri, kendisi için doğal olarak değerli olan bir şeyi vermesini gerektiriyordu. 1) Memleketinden ve akrabalarından ayrılmaya çağrıldı. 2) Yeğeni Lut’tan vazgeçmeye çağrıldı. 3) İsmail için yaptığı güzel tasarıları bıraktı. 4) Tanrı’nın antlaşma yapacağı oğul olan İshak’ı vermeye çağrıldı.

Lütfen bu konuda sabırlı olun. Bunun bazılarınızı çok rahatsız ettiğini biliyorum. İsmail’den söz etmem gerekirken İshak’tan söz ettiğime inandığınızı biliyorum. Daha sonra, bu çalışma yolunu tamamladığınızda, ‘tarihsel geçmiş örnek’ (emsal) ilkesini ele alan internet makalelerini okumak isteyebilirsiniz. Bu ilke temel olarak mantıken ve yasalara göre eskinin yeniyi test ettiğini söyler. Musa’nın eski fakat esinle yazılmış yazılarına karşı çıkmak için çok dikkatli olmamız gerektiği anlamına gelir. Bu ilkeyle ilgili çalışmayı ajandanızın daha ileri bir tarihine koyun. Şimdilik çalışma yolumuzda kalalım. 09 abraham and isaac 45Bu noktada üzerinde düşünecek ve sindirilecek çok şey var! Düşünün bir kere. İbrahim’den istenen ne kadar şaşırtıcı bir istekti. Tanrı İbrahim’den dağa bir koyun götürüp kurban etmesini istemedi. Ya da bir kuzu. Oğlunu sunmasını istedi. Oğlunu - ki Mesih onun soyundan gelecektir - alıp kurban olarak sunması isteniyor! Ne korkunç bir şey! Bu, İbrahim’in yüreğinin kaldırabileceğinden çok daha fazlaydı. Yine de dağa çıktıklarını görüyoruz. Zamanınız olduğunda lütfen bölümün tümünü okuyun. Şu an için üç ayete bakmamız yeterli olacak:

“Yakmalık sunu için yardığı odunları oğlu İshak'a yükledi. Ateşi ve bıçağı kendisi aldı. Birlikte giderlerken İshak İbrahim'e, “Baba!” dedi.  İbrahim, “Evet, oğlum!” diye yanıtladı. İshak, “Ateşle odun burada, ama yakmalık sunu kuzusu nerede?” diye sordu.  İbrahim, “Oğlum, yakmalık sunu için kuzuyu Tanrı kendisi sağlayacak” dedi. İkisi birlikte yürümeye devam ettiler.”  (Yaratılış 22:6-8, Eski Antlaşma)

Bu olayda vurgu, kuzuya duyulan ihtiyaçta değil, Tanrı’nın sunuyu sağlamasındadır. Bütün bölümü okuduğumuzda bu konunun altının çizildiğini görüyoruz. Nitekim, o an en önemli soru budur. Tanrı İbrahim’in oğlunun yerine geçecek bir şey sağlayacak mı? Oğlu soruyor, “Baba…kuzu nerede?” Kendisinin sunu olacağı oğlunun aklının ucundan dahi geçmiyordu. Kısa yaşamında pek çok kurban görmüştü, konunun doğasını ve bunları sunmak için neyin gerektiğini biliyordu. Bu dürüst bir soru, kendi yaşamını kaybedeceğinden korktuğu için sormuyor bu soruyu. İbrahim, oğlunu rahatlatıyor, “…kuzuyu Tanrı kendisi sağlayacak.”