headerLogo2b-18pt-myriadpro

Tanrı Var mı? Neden İnanıyorum?

07 image6413 people lonely alone empty 45Dünyadaki en zengin insanların bazılarıyla sahip olduğum kısa temastan öğrendiğim şey, onların da benim kadar boş ve tatminsiz olduklarıydı. İnsanlar, ‘ah bir şuna sahip olsam o zaman daha mutlu olurdum’ diye inanmaya çalışıyorlar. Ya da, ‘bir dahaki sefere daha iyi olacak’ diyorlar. Bu, dünyadaki en büyük kumardır çünkü sürekli ve tutarlı olarak hiçbir zaman kazanç sağlamamıştır! İnanın bana, trilyonlarca hatadan sonra ve %100 hata oranıyla, bu hayatta tekrar etmemeniz gereken bir deneydir.

İnsanın Tanrı arzusuyla yaratıldığına dair ikinci inkar biçimi, ‘Şu anda çok mutluyum. Tanrı’ya ihtiyacım yok’ diyenler tarafından dile getirilir. Kısaydı ama o zengin insanlarla geçirdiğim zaman bana önemli bir ders verdi. Çok mutlu olduklarını söyleyenler ya da çok mutluymuş gibi görünenler aslında mutlu değillerdi. Hayatta gözün görebildiklerinden daha fazlası vardır.

Eğer ateist ya da agnostik iseniz, sizin için güzel sürprizlerden biri Tanrı’dır. Tanrı kendisinden ayrı bir şekilde bizlere mutluluk ya da huzur veremez çünkü böyle bir şey yoktur. O’ndan ayrı olarak huzur ve mutluluk yoktur. Olsun. Tanrı size bu ayetin ilk kısmını bildirdiğinde, anında ikinci kısmı deneyim edeceksiniz: “Yaşam yolunu bana bildirirsin. Bol sevinç vardır senin huzurunda.” (Mezmur 16:11, Eski Antlaşma)

Amaç Sahibi Olmak

İnsanların amaç sahibi olma duygusu güçlü bir duygudur. Varoluşumuzun amacı her ne ise, bunu nasıl yerine getireceğimizi bilmek insan yüreğinin en derin arzularından birisidir. Bu soru, tarihin başından beri insanı düşündürmüştür, ‘Varoluşumun amacı nedir?’ Bu sorunun yanıtı her yüreğin aradığı bir şeydir. Eğer yanıtını bulamazsak, huzursuz oluruz.

08 truth face it 45Bu sorunun çok kişisel bir yanı olsa da, bireysel yazgımızdan çok daha fazlasına işaret ettiğini düşünürüz. Ünlü Rus yazar Leo Tolstoy da benzer bir şeyi fark etti ve soruyu şöyle sordu: “Hayatımda, beni beklemekte olan kaçınılmaz ölümün yok etmediği herhangi bir anlam var mı?” (4)

Belki de, eskiden yaşamış olan Yahudi kral ve şair Davut, evrensel geçerliliği olan bu soruyu Tanrı’ya sorarken en güzel şekilde dillendirmekteydi:

“Seyrederken ellerinin eseri olan gökleri,
Oraya koyduğun ayı ve yıldızları,
Soruyorum kendi kendime:
“İnsan ne ki, onu anasın,
Ya da insanoğlu ne ki, ona ilgi gösteresin?”  (Mezmur 8:3-4, Eski Antlaşma)

Davut’un oğlu ve tahtının varisi Süleyman, babasının sorusu konusunda değerli bir anlayış edindi. Daha önce ondan alıntı yapmıştık. İlahi bir şekilde esinlenen sözleri aradığımız şeye gerçekten ışık tutuyor. Tanrı, geçici zevkler ve zamana ait şeylerden daha fazlasını bilme arzusunu varlığımızın dokusuna yerleştirdi. “İnsanların yüreğine sonsuzluk kavramını koydu.” (Vaiz 3:11, Eski Antlaşma). Süleyman’ın keşfi her zaman doğru olduğunu hissettiğimiz ama dillendirmeye sözcük bulamadığımızı ima ediyor. Tanrı sadece var olmakla kalmıyor, aynı zamanda insan için sonsuz bir amacı var.

(II)  TANRI VAR MI?  Gezegenimizin karmaşıklığı, sadece evrenimizi yaratmakla kalmayan, aynı zamanda bugün sürdüren bilinçli bir Tasarımcıya işaret ediyor. Tanrı’nın tasarımını gösteren pek çok örnek verilebilir, büyük olasılıkla sonu yoktur. Ama yine de birkaç örnek verelim:

DÜNYA.  Dünyanın ebatları mükemmeldir. Dünyanın boyutları ve buna karşılık gelen yer çekimi, çoğunlukla nitrojen ve oksijen gazlarından oluşan ince bir katmanı bir arada tutmaktadır. Bu katman Dünya’nın yüzeyinden sadece 90 km kadar yüksekliğe uzanmaktadır. Eğer Dünya daha küçük olsaydı, Merkür gezegeninde olduğu gibi atmosferin oluşması mümkün olmazdı. Eğer Dünya daha büyük olsaydı, Jüpiter gezegeninde olduğu gibi atmosferinde serbest bir şekilde hidrojen bulunurdu. 09 image10871 sun earth 45Dünya, bitki, hayvan ve insan yaşamını sağlayacak doğru gaz karışımını içeren atmosfere sahip bilinen tek gezegendir. 

Dünya Güneş’ten doğru uzaklıktadır. Karşılaştığımız ısı değişimlerini düşünün; kabaca  söylemek gerekirse 0 derece ve 50 derece (Celcius) arasında değişir. Eğer Dünya Güneş’ten daha uzak olsaydı hepimiz donardık. Daha yakın olsaydı, hepimiz yanardık. Dünya’nın Güneş’e göre konumunda çok küçük bir değişiklik bile olsaydı Dünya üzerinde yaşam olanaksız hale gelirdi. Dünya Güneş’ten mükemmel bir uzaklıktadır ve Güneş çevresinde yaklaşık olarak saatte 120.000 km hızla dönmektedir. Dünya aynı zamanda kendi ekseni etrafında dönerek Dünya’nın yüzeyinin her gün uygun şekilde ısınıp soğumasını sağlamaktadır.

Ayımız mükemmel ebatta ve yerçekimine göre Dünya’dan mükemmel uzaklıktadır. Ay, okyanus sularının durgunlaşmaması için önemli okyanus gelgitleri ve hareket yaratmaktadır. Öte yandan, devasa okyanuslarımızın kıtaların üzerlerine akmasını dizginlemektedir.

SU.  Su renksiz, kokusuz ve tatsızdır ama yaşayan hiçbir şey susuz yaşayamaz. Bitkiler, hayvanlar ve insanlar çoğunlukla sudan oluşur (insan vücudunun yaklaşık olarak üçte ikisi sudan oluşmuştur). Suyun niteliklerinin yaşama nasıl eşsiz bir şekilde uyduğunu göreceksiniz:  

Sıra dışı yükseklikte bir kaynama ve donma noktası vardır. Su, dalgalı ısı değişimlerinin olduğu bir ortamda yaşamamıza olanak verir ve vücut sıcaklığımızı sabit olarak 36,5 derecede (Celcius) tutar. 

Su evrensel bir çözücüdür. Suyun bu özelliği sayesinde binlerce kimyasal, mineral ve besin bedenimizde en küçük kan damarlarına taşınabilir.  

Su aynı zamanda kimyasal olarak nötrdür. Taşıdığı maddelerin yapısını etkilemeden yiyecek, ilaç ve minerallerin vücudumuz tarafından emilmesini ve kullanılmasını sağlar. 

Suyun eşsiz bir yüzey gerilimi vardır. Bu nedenle bitkilerde su yerçekimine ters bir şekilde yukarı doğru akabilir, en uzun ağaçların en üst kısmına kadar su ve besinleri taşıyabilir. 

Su yukarıdan aşağı doğru donar, bu şekilde balıklar kışın yaşamlarını sürdürebilirler.