headerLogo2b-18pt-myriadpro

Ben Cehenneme Gitmem Gerektiğini Düşünmüyorum. Siz Kimsiniz ki, Bana Sonsuzluktaki Kaderimin İsa Mesih’e Nasıl Karşılık Verdiğime Bağlı Olduğunu Söylüyorsunuz?

04 image8866 god world 45Karşılaşmamış olsak da, dünyaya bakış açılarımızın aynı olduğunu zannetmiyorum.  Müslüman bir ülkeye yetiştiyseniz, büyük olasılıkla İslami bir dünya görüşüne sahipsiniz demektir. Büyürken en azından listedeki ilk iki soru hakkında düşünmüşsünüzdür. Ancak biliyor musunuz, bu soruları yanıtlamaya başlama biçiminiz, listedeki diğer soruları nasıl yanıtlayacağınızı da belirleyecektir? Sorunun doğasını nasıl anladığınız çözümü nasıl oluşturacağınızı belirleyecektir. Sorun sadece cehaletse, çözüm eğitimdir. Sorun yapımızdaki genetik bozukluksa, çözüm genetik düzeltmedir. Sorun günahsa, çözüm bağışlamadır. Peki ama çözüm bağışlamaysa, bu bağışlama nasıl elde edilir? Vs. vs.

Hıristiyan dünya görüşüne göre, dünyayı Tanrı yaratmıştır. İnsanları onlarla paydaşlık etmek, beraber olmak ve onların hayatlarının bir parçası olmak için yarattı.  İnsanlar bu açıdan özeldir çünkü yaratılışın en üst seviyesidirler. Başka yaratıkların sahip olmadığı yetileri vardır: Ahlaki seçim hakkı. Maalesef, iyilik için amaçlanan bu kapasiteyi kötülük için kullanıyorlar ve Tanrı’nın Egemenliğinde asi oldular. Tanrı’nın Egemenliğinde asiler olarak, Tanrı’ya karşı suçlardan dolayı suçlu bulundular ve ceza almayı hak ettiler. İşte sorunumuz bu. 

Kitapçıda karşılaştığım Yahudi adam dedi ki, “Anlamıyorum. Neden İsa’ya iman etmem gerekiyor? Benim Yahudiliğim var. Tanrı’ya inancım var. İyi bir yaşam sürdürmeye çalışıyorum. Beni seven bir ailem var.’ Ona göre bütün bunlar anlamlı. 

Bu nedenle, ilk bakışta bu Yahudi adama benzediğinizi söyledim. Din isimlerini değiştirdiğinizde söylenenler konusunda farklı bir görüş sahibi olduğunuz bir konu var mı? Büyük olasılıkla yok. 

05 image10600xxx jesus equation 45Yahudi adamın kafasında gerçek konusunda belli bir resim var- kendi dünya görüşü. Bunun doğru ya da yanlış olması ayrı bir konu. Gerçeğin bir resmine göre Tanrı var ve insanlardan ahlaklı davranmalarını bekliyor. Bu beyefendi, iyi bir insan olduğunu düşünüyor, yani şu ana kadar her şey yolunda. Tanrı’nın gerekli gördüğü her şeyi yapıyor veya en azından yaptığını düşünüyor. Anlamadığı şey, denkleme İsa hakkında teolojik bir bilgi eklememiz gerektiği. Görüşü kendisine göre yeterli.

O gün birkaç kitap almak için dışarı çıktığıma memnundum, aslında kitaba ihtiyacım yoktu. O gün Tanrı’nın beni o dükkana bu Yahudi avukat için gönderdiğine inanıyorum. Konuşmamız çok anlamlıydı ve kitapçının benim tarafımdaki rafından iki kitap alarak ayrıldı. Hıristiyanlık’ın iddialarını kendi başına hiç incelememişti. Yapacağı sonraki şeyin bu olduğunu söyledi!

Sorduğum iki sorudan sonra ne oldu? İmanın temel ilkelerine dönüp bunları incelememizi önerdim. ‘Eksik’ kelimesini kullanmasam da inanç sisteminde neyin eksik olduğunu görmesine yardımcı olmayı umut ettim. Nitekim, eksik olan bir şey vardı ve farkına vardığında bunu kabul etmekten çekinmedi. Belki de bu sonuca varmak onun için başka biri için olacağından daha kolaydı çünkü- sonradan öğrendim ki- adam bir savcıydı! Sorularıma verdiği ilk yanıtların ortaya çıkardığı sorunu hemen gördü. Temelde iyi bir insan olduğunu düşünmüş olabilir ama peki ya yaptığını kabul ettiği ahlaksızlıklar? Yasayı çiğneyen kişilerin kovuşturmasını yapan savcı olarak, yasayı çiğnemiş ve mahkemeye çıkmış olsa birdenbire yasada kaçamak noktası mı arardı? Olabilir, bilmiyorum. Bu, doğruluğun kendisi için ne kadar önem taşıdığına ve çocukları için nasıl bir örnek bırakmayı istediğine bağlıdır. Buna ve bazı başka etkenlere.

Kötü haberin iyi tarafını paylaşmama izin verin.

06 image10019 fear hide 45Şu ana kadar sadece kötü haberi duydunuz. Her ikimiz de ahlaki suçlar işlediğimizi kabul ettik. Kötü haber. Buyruklarını çiğnediğimiz için Tanrı önünde suçluyduk. Daha fazla kötü haber. Biliyor musunuz? İyi haberi duymadan önce kötü haberi duymak önemlidir. Kötü haber iyi habere anlam kazandırır. Artık her ikimiz de ruhsal bir sorunumuz olduğunu kabul ettikten sonra gerçekten söz edebildim. Sonra Tanrı’nın sorun için belirlediği bir çözüm olduğunu söyledim. Gücendirilen Tanrı olduğu için, kabul edilebilir çözümü sağlayabilecek olan da O’dur.   

Sizi rahatsız ettiğini söylediğiniz hangi Soruydu bilmiyorum ama bir an için onu düşünün. Sorduğumuz soru, ‘Cehenneme gideceğinizi mi düşünüyorsunuz?’ ise nasıl tepki gösterdiniz? Hemen kendinizi mi düşündünüz, ‘Evet, adalete inanıyorum ve oraya gönderilmek adil olur’? Soruyu değerlendirmeye ve sonuca varmaya böyle mi başladınız? Ben Yahudi adamla kitapçıda duruma ben böyle yaklaştım, öyle değil mi? Neyi görmesini sağlamaya çalışıyordum? 

1. Adım – Ahlaki suçlar işledik. Tanrı’nın buyruklarını çiğnedik.
2. Adım – Bu nedenle artık masum ve doğru değiliz. Kendimizi dürüst ve doğru insanlar olarak görebiliriz fakat gerçek şu ki suçluyuz. 
3. Adım – Bu nedenle, bedelini ödememiz gereken suçlarımız var- yani adalet, suçlu insanların suçlarına uygun bir şekilde cezalandırılmaları demektir.

Bu çok basit, öyle değil mi? Bunu anlamak için roket mühendisi olmanız gerekmez. Fakat sorun bunu anlamak değil. Bunu duymak istemiyoruz. Adalet kavramı konusunda farklı düşündüğünüzü sanmıyorum. Ahlaki suçlar işlediysek, yanlış şeyler yaptıysak, bağışlanmadığımız takdirde bunlar nedeniyle cezalandırılacağız. Bağışlama! Şöyle düşünüyor olabilirsiniz, ‘Şu ana kadar söylediği ilk olumlu şey bu oldu!’ Doğru. Şu ana kadar paylaştıklarım sadece kötü haberdi. Gerçeği daha farklı söylemenin bir yolu yok. Fakat söylediğim gibi iyi haberi duymadan önce kötü haberi duymak önemlidir. Kötü haber, iyi habere anlam kazandırıyor.